Bilmiyorum ama o günden sonra ve o güne kadar, o gara hiç alkışlarla girmiş miydi o trenler? Sanmıyorum… Ama o günlerde görmeliydiniz o coşkuyu Turgutlu Tren Garı’nda. Umarım halen esiyordur rüzgâr ve çınarın gölgesi halen arıyordur o sedayı.
………………………………… Metinbilim Enstitüsü Derneği’nin 12-14 Mayıs 2017 tarihlerinde Turgutlu Tren İstasyonu merkezli düzenlediği: “Uluslararası Trende Edebiyat, Edebiyatta Tren Sempozyumu” kültürel dünyamız için gerçekten önemli bir kazanımdı.
Bilimi, kültürü, sanatı sadece anfilere, salonlara, sinemalara taşıyıp oralara hapseden bir duruşa karşı da önemli bir mesaj veriyordu adeta dernek yöneticileri. Bilim, sanat ve kültür asildir ve sadece beklerler! Ayağa gitmezler, ayağa düşmezler. Biraz olsun seçkinlerin işidir bunlar ve bu yüzden bunların sergilenecekleri yerler de özel olmalıdır düşüncesinin sınırlarını ve sağlığını oldukça tartışılır hale getirmişe benziyor Metinbilim Enstitüsü Derneği.
Dernek Başkanı Yard. Doç.Dr. Ümral Deveci sık sık: “izden giden değil, iz açan” düşüncesiyle hareket ettiklerini söylüyor. Bu yüzden uluslararası çeşitli üniversitelerin yanısıra ülkemizin de birçok üniversitesinden gelen onlarca bilim insanı, sanatçı ve kültür insanını izlemeye yüzlerce kasabalı akın etti adeta.
Üç gün boyunca hiçbir oturumu kaçırmayan insanlar gördüm sempozyum boyunca. Bunların başında da Turgutlu Belediye Başkanı Sayın Turgay Şirin geliyordu.
İzlemiyor adeta yaşıyordu ve içindeydi sanki bütün sunumların. Onu katılmak zorunda olduğu bir toplantıdan dolayı son gün Antalya’ya gitmek zorunda olan; kültür insanı, dava ve aşk insanı Turgutlu Kaymakamı Uğur Turan izledi.
Yine Ahmetli Kaymakamı M. Emre Canpolat uzaklıkları yakın edercesine yalnız bırakmadı katılımcıları.
Manisa’nın kültür hayatına çok önemli eserler kazandırmış olan Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ da yoğun programına rağmen Ulaştırma Bakan Yardımcısı Yüksel Coşkunyürek ile birlikte açılışın onur konuklarıydılar.
Trenle ilgili, konusu demiryolları olan hemen bütün romanlar, hikayeler, şiirler ele alınıp tek tek incelendi. Genel bilginin yerine Anadolu’da ilk hizmete giren demiryolunun İzmir-Denizli değil İzmir-Kasaba (Turgutlu) demiryolu olduğu ve bunun basına yansımaları, trenlerin türkülerdeki yansımaları, Makedon göçlerinde trenler, edebiyatımızda tren fıkraları, Orhan Kemal’in Gurbet Kuşları, Mustafa Kutlu’nun filme de çekilen Uzun Hikayesi, Oğuz Atay’ın Demiryolu Hikayecileri, Behçet Necatigil’in Son Treni ve şiirlerindeki trenler, Paula Hawkins’in Trendeki Kız’ı, Ali Akbaş’ın meşhur Sirkeci’den Tren gider ismiyle anılan Göç Şiiri üzerine okuma, Türk Dünyası Edebiyatlarında Trenin sembol değeri, İçinden Tren Geçen Metinler, Memduh Şevket Esendal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Orhan Veli eserlerindeki trenler ve hafızalarımızdan silinmeyen olimpiyat şampiyonumuz Naim Süleymanoğlu’nun kaçış öyküsü izleyenlerce keyifle izlendi.
Edebiyatçılar ağırlıkta olmasına rağmen tarihçilerin de katkıları olmuştu sempozyuma ama mimari açıdan da Dokuz Eylül Üniversitesinden Prof Dr. Eti Akyüz Levi’nin Demiryolu Mimarisi ve CBÜ’ nden Yard. Doç Dr.Özlem Nemutlu’nun Demiryolu Hikayelerinde Yapı isimli sunumları da bir o kadar keyifli ve ilgi çekiciydi.
“Onlar gelemiyorsa biz onlara gideriz” düşüncesiyle toplanmışlardı.
Çok önemli bilgiler paylaşıldı, mesajlar çıktı sempozyum süresince. Üniversitelerin sadece kendilerinden talep eden talebelere değil, içinde yaşadıkları topluma da değer katmalarının bilinciyle hareket etmekteydi Metinbilimciler.
Onların en büyük destekçisi ve yol arkadaşları da Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları olmuş, Metinbilimcileri bu yolculukları sırasınca hiç yalnız bırakmamıştı.
Velhasıl hayatı trenlerle geçen biri olarak trende çok şey görmüştüm. Ama bu kadar edebiyatçıyı, sanatçıyı, bilim insanını bir arada hiç görmemiştim.
Yine bu kadar ilçe gezmiş ve görmüş biri olarak da sanatı, sanatçıyı bu kadar bağırlarına basan bir ilçeyi; Turgutlu gibisini de görmek ancak yine bu sempozyum vesilesiyle nasip oldu. Umarım örnek olur diğer kurumlara ve diğer ilçelere.
Sanatın sadece şehrin, edebiyatın sadece kentlinin ve kültürün sadece adıyla anılan bakanlığın üretmek zorunda olduğu bir ürün olmadığını anlatması açısından
Sevgili Metinbilimciler aslında ne kadar büyük bir iş yaptıklarının acaba farkındalar mı? Günlük siyasi naraların arasında Kasaba’ dan (Turgutlu) yükselen seda ne hoş bir seda idi! Trenlerin ardından hoş sedası kalmıştı.