Yeni bakan ile birlikte eğitim camiasında oluşan olumlu havanın kısa zamanda önemli yapısal değişiklikler getireceği sinyallerini alıyoruz. Bu değişimin de son yıllarda özellikle eğitimde sıkça yapılan ve neredeyse sistemi yap-boz tahtasına çeviren değişikliklere pek benzemeyeceğini de peşinen söyleyebiliriz.
Şimdi tatil zamanı! Okullar kapalı; öğretmen, öğrenci tatilde.
Ama yukarısı tam gaz çalışıyor!
Okulların açılmasıyla birlikte eğitimde köklü değişikliklere gidileceği, tatillerin bile formatının değişeceği, yıllardır derin bir atalete bürünmüş, kısır gel-gitlerin merkezi olmuş yapının artık tarihe karışacağı günlerin beklentisi içindeyiz.
Yüzde yetmişi tarım toplumu olan, nüfusunun büyük bölümü köylerde yaşayan bir toplum olma özelliğini terk edeli onlarca yıl oldu.
Ama –sağolsunlar- eğitimdeki bürokratik taassup yüzünden sistemimiz halen, tarım toplumu formatında.
Tarlaya-takkaya çalışacak eleman lazım olduğu yaz sezonunda, okullar açık olursa tarlada kimler çalışırdı ki?
Yeni bakan, neyin ne olduğunun farkında!
Özel sektör deneyimi de cabası. Haydi, hayırlısı diyelim de biz elimizdekilere bakalım elden çıkmadan.
Bu yazımın muhatabı, çocukları henüz milli eğitimden hizmet alanlar. Özellikle ortaokul ve liselerde çocukları okuyanlar. Müfredatlar değişiyor, sistem değişiyor, sınavları değişiyor ama hiç değişmeyen bir gerçek var! Elden gitmek üzereler.
Şimdi vakit geçmeden, hiç evirip çevirmeden, yan yattı bahanelerine sığınmadan onları daha bir fark edebilme vakti!
Yarın, inanın çok geç olabilir!
Bir anda büyüyüverdiler gibi geliyorlarsa gözünüze, yandınız demektir. Hiçbir canlı gibi bir anda değil, her canlı gibi doğal seyrinde büyüdü halbuki sizin de yavrunuz. Gürültüsü, şımarıklığı, haylazlığından dolayı ilgi alanınızdan çıktıysa o da sizin sorununuz. Boyunun uzunluğunu, yüzündeki değişikliği, gözlerindeki pırıltıyı kaçırdıysanız gözünüzden, bir fırsattır size bu günler.
Yaz tatilindeler, evlerdeler ya da bir yerlerde oyalanıyorlardır da peki kuzum siz nerelerindesiniz onların? Ne zaman düşünüyorsunuz yakınlarına girmeyi, yakınlarında yer alabilmeyi?
Bizim zamanlarımızda sokağa salmamak veya sokakta çok vakit geçirtmemek bir yöntemdi ama şimdi?
Maazallah şimdi evimizin tam ortasından geçen sokaklarla dolu evlerimiz! Hem de ne sokaklar!
Beyoğlu’nun arka sokakları halt etmiş yanlarında. Üstelik sadece bir -tıkla- erişim kolaylığı da var buraların. Kendinize yaklaşmasına fırsat vermediğiniz çocuğunuz akşamlara; sabahlara kadar oraların müdavimleri olmuş durumdalar.
Ya da; o kadar da değil henüz diyorsanız, fırsat bu fırsat! Tez davranın ve dünyanın en önemli maçına çıkar gibi hazırlanan bir futbol takımının hazırlığı ve heyecanıyla hazırlanarak, tez zamanda bitirin bu işi. Gün onları kazanma, onları farketme, onlarla paylaşma vakti.
Her şey; geleceğimiz bile onların diyoruz ama kendimizi saklıyoruz onlardan. Sanki kıskanıyoruz gibi, sanki yaşlanmamızın sorumlusu onlarmış gibi, sanki biz onlar yüzünden mutsuzmuşuz gibi.
Öyle değilse haydi! Mahalle baskısına rağmen, gururunuza rağmen, her türlü psikolojik kuşatmalara, yazılı ve görsel işgal araçlarına rağmen; sağlığınız henüz yerindeyken, gözünüz görüyor ve sesiniz halen çıkıyorken. Ellerinden tutun, gözlerinin ta içine girin.
Naz da yapsalar özür dileyin! “Ben geldim, artık hep buradayım, yanındayım “ deyin!
Hem onların kaybettiklerini kazanma adına daha geçirecekleri çok günler, çok fırsatlar olabilir ama sizin? Sahi siz bu sefer de ıskalarsanız bir daha telafisi olacak mı sanıyorsunuz?
Sözü Cahit ZARİFOĞLU bitirsin.
ÇALIŞAN BABA
Baba!
Yine mi büroya?
Ne olur;
Eve getir,
Bir akşam
Şu büroyu.
Bakalım,
Neresi bizden güzel?