Bakan yaparken iyiydi de...

 BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti'den istifa eden millitvekillerini eleştirerek, "Bakan yaptığımız zaman iyiydi de şimdi mi kötü oldu? Özel hayatımızda bazı eksiklikler olabilir ama aynı kaderi paylaştığımız insanlara, 'Güle güle oh ne iyi oldu, bilmem nereye kadar yolunuz var' diyemem" dedi. Cemaatle bir kavgalarının olmadığını söyleyen Arınç, "Başında bulunan zattan, en uçta bulunanların iyi insanlar olduğunu, çok güzel hizmetler yaptığını, onların hareketine destek verdiğimizi söylerim. Ama birileri cemaatçi kesilip onların sırtından bir siyasi hedefi bombalamaya kalkarsa, biz, hükümetimizin, başbakanımızın yanındayız" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, MÜSİAD Manisa şubesinin açılış töreninin ardından Anemon Otel’de düzenlenen yemeğine katıldı. Yemekte, Manisa Valisi Abdurrahman Savaş, AK Parti Manisa Milletvekili Recai Berber, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, Manisalı işadamları, MÜSİAD şubesinin yerli ve yabancı temsilcileri ile davetliler de yer aldı.

AYETLE MESAJ

Yemek, Kuran-ı Kerim okunmasıyla başladı. Bu sırasında sinevizyona yansıtılan ayet dikkat çekti. Sinevizyonda, "Hucurat Ayeti'nin 9’uncu suresi; 'Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddini aşarsa Allah’ın buyruğunu duyuncaya kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (Onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah adaletli davrananları sever.' Hucurat Ayeti'nin 9’uncu suresi"nin yer alması dikkat çekti.

ARINÇ: BU PARTİYİ SOKAKTA BULMADIM

Burada uzun bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Arınç, AK Parti’nin kurucuları arasında yer aldığını hatırlatıp, "Ben bu partiyi sokakta bulmadım. Bu parti milyonlarca insanın duasıyla kuruldu. 40 yıldır siyasi hayatın içinde bugüne gelmiş bir insan olarak söyleyeyim. Bu partiyi millet kurdu. Dualarla ve geleceğe olan ümitlerimizle kurdu. Mayasında iyi niyet ihlas ve samimiyet olduğu için de bugünlere geldik. Alnımız açık başımız dik bugünlere geldik. Allah’ın izniyle bu sıkıntılardan alnı apaçık bembeyaz da çıkacaktır, hiç kimsenin endişesi olmasın" diye konuştu.

İSTİFA EDEN VEKİLLER

AK Parti’den istifa eden milletvekillerine de değinen Arınç, şunları söyledi: 

"İstifa eden yani aramızdan ayrılan hiçbir arkadaşımız için 'Kötü' diyemem. Onlar bizim değerli arkadaşlarımızdır. Çünkü bizden aday oldu veya gösterildiler. Seçildiler, bir kısmı bakan, bir kısmı başka görevlerde bulundu. Şimdi 'Oh olsun iyi ki gittiler' dersem kendime saygısızlık etmiş olurum. 'Bakan yaptığımız zaman iyiydi de şimdi mi kötü oldu' diyebilirsiniz. Onlar bizim zenginliğimizdi. Belki cürümleri kadar onlardan mahrum kalmış olduk. Üzülmemek elde değil. Kalsalardı çalışsalardı, emaneti en azından önümüzdeki seçimlere kadar götürselerdi."

SÜLEYMAN DEMİREL’İN SÖZLERİNİ HATIRLATTI

Başbakan Yardımcısı Arınç, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in siyasetle ilgili sözlerini aktarıp, "Hepimizin eksiği ve kusuru var. Ben onlardan çok daha iyi bir noktada. Özel hayatımızda bazı eksiklikler olabilir ama nihayet aynı kaderi paylaştığımız insanlara 'Güle güle oh ne iyi oldu, bilmem nereye kadar yolunuz var' diyemem, demem, böyle bir düşüncem de yok. Süleyman Demirel’in güzel bir tabirini duymuştum 'Siyaset tren gibidir. Bazen inenler de binenler de olur ama tren yoluna devam eder'. Biz yolumuza devam edeceğiz" dedi.

ARINÇ: SADAKAT OLSUN DİYE KÖTÜLÜKLERE GÖZ MÜ YUMACAĞIZ

"Fırıldak Kubi gibi olmadıktan sonra siyasete giren de ayrılan da olacaktır" diyen Arınç, "Neden niçin ayrıldıklarını kendilerine sorarsınız. Kamu vicdanı da bunu tartar. AK Parti’ye canını malını verenler değil de, sağdan soldan gelen düşüncesi, fikri farklı olan insanlar baş köşeye getiriliyor. Bu bir sır. Ben de henüz farkına varamadım. Benim bildiğim bir söz var. Peki 'Sadakat olsun' diye kötülüklere göz mü yumacağız? Yanlışlara 'Evet' mi diyeceğiz? Bunu kast etmiyorum. Her zaman doğrudan yana olacağız. Siyaset afedersiniz bilmem ne değildir, siyasi bir kurumdur" diye konuştu.

PARTİYE ZARAR VERİLMEMELİ

Başbakan Yardımcısı Arınç, bir parti içinde yaşanan olayların parti içerisinde kalması gerektiğini dile getirip, "Bizim tüzüğümüze göre, her milletvekili güvensizlik önergesi bile verebilir. Bunu grupta savunabilir. Söyleyeceği varsa grup toplantısından sonra konuşabilir. Grup yöneticilerine söyleyebilir. Genelbaşkan yardımcıları var, genelbaşkan var ona söyleyebilir. On tane yer vardır bunları konuşabileceği, bunun dışında konuşma mekanları vardır. Bunları yaptıktan sonra da hala rahatsızlığı devam ediyorsa, bunu kendi ilkeleri açısından, yoksa nefsani sebeplerle karşı çıkmak doğru değil. Bu bir prensip meselesi haline gelmişse, o partide kalması mümkün olmuyorsa, yapacağı tek şey var. Partisine, hükümetine başbakanına zarar vermemelidir" dedi.

ARINÇ: OLMASAYDIM KENDİMDEN ŞÜPHE EDERDİM

AK Parti’nin kapatılmasının gündeme geldiği dönemle ilgili Arınç şunları kaydetti: 

"Ben öyle bir şey yapacağım ama bundan partim zarar görür mü? 'Zarar görür' derse yerinde kalacak. Benim mensup olduğum dört parti kapatıldı. 'AK Parti'ye dava açılmış' dediler. 'Ben var mıyım?' dedim. Kimse bir şey demedi, sonra araştırdılar 'Varsınız' dediler. Olmasaydım kendimden şüphe ederdim. Refah gecesinde 1.5 saatlik konuşma yapmışım. Devlet Güvenlik Mahkemesi vardı. Birinci mahkemede annenin, babanın adı, ikinci mahkemede 5 yıl ağır hapis cezası. Utandılar, 59’uncu maddesini uyguladılar. Adam iyiyse, namuslu adama benziyorsa cezasının altıda birini affederler. Acıdılar 5 seneyi 4 sene 2 aya çevirdiler. Ama sürgün cezası vardı. Eskişehir’e sürgüne göndereceklerdi. Yargıtay bozdu, mahkeme direndi."

'SON YAPTIKLARI YANLIŞ OLDU'

Başbakan Yardımcısı Arınç, bir milletvekilinin yapacağı her türlü hareketin önce partisine zarar verip-vermediğine bakması gerektiğinin altını çizip, şöyle devam etti:

"Biz cezaevlerinin kapılarında sıramızı beklerken, Cihat Akay ve arkadaşları 22 ay cezaevinde kaldılar. O gün yaptığım konuşmanın içinde tek cümleyi, bugün saatlerce konuşsa insan hakkında dava bile açılmıyor. Türkiye o noktadan bu noktalara geldi. Bir milletvekili yapacağı her hareketin hükümetimize partimize zarar verip vermeyeceğini düşünmek zorunda. Zarar verecekse kendini feda edecek. Yıllarca en yakınında bulunup, 'Başbakan da yargılanmalı' demenin, ya da 45 senelik okul arkadaşlığından sonra 'Başka sebeplerle istifa ettim' demenin, veya kendi partilerinden vekil olma imkanını bırakın yüzüne bile bakılmadıkları halde milletvekili olma imkanına kavuşanların yaptıklarına teşekkür ederiz. Ama son yaptıkları yanlış olmuştur. Bunlar olacak, malzememiz insan. Nefis taşıdığımız, yani sürekli insana kötülüğe yanlışlığa sevk eden nefsi taşıdığımıza göre, hepimiz kusurlu olabiliriz. İnsan malzemesinin olduğu yerde her şey olur."

YAŞANANLARIN İMTİHAN OLDUĞUNU BELİRTTİ

Başbakan Yardımcısı Arınç, Türkiye’de yaşanan olayların bir imtihan olduğunu dile getirip, "Bu bir imtihandır. Yanlış yapanlara ben 'Yanlış yaptınız' diyorum. Ben çok bunaldığım anlarda bile 'Yapacağım hareket partime zarar verir mi?' diye düşündüm. 'O başarılı insanın, inançlı insanın, edepli insanın, Türkiye’yi dünyada bir numara yapan insanın, acaba zarar görmesi mümkün olur mu?' diye düşünmüşümdür. Partiyi sokakta bulmadık, sokakta kaybetmeye niyetimiz yok. O siyasetin Allah rızası için yapılması gerektiğine, çıkar amaçlı siyaset değil millete endeksli siyaset yapılmasına inanan bir insandı. Refah Yol hükümetine gelinceye kadar iktidar yıpranmıştı, milletvekilliği yıpranmıştı. Rozetini takamıyordu. Çıkar, yolsuzluk ilişkileri o günlerde de çok rağbet görüyordu. Öyle bir zamanda Allah kısmet etti, sayın Çiller de 'Bunlar PKK’dan daha beter' demişti, Refah Partisi için ama çıkarları gerektirdi ki Refah Partisi’yle koalisyon kurdular" dedi.

Arınç, "Adam 'Eğer Refah Partisi başarılı olursa, bugüne kadar Türkiye’yi yönetenlerin başarısız olduğu ortaya çıkar' diyordu. Bugün de bir işadamı, bizi desteklen bir işadamına 'Servetimin yarısı gitsin. Yeter ki bu hükümet gitsin' diyor" diye konuştu.

'BU PARTİDE İKİNCİ ÜÇÜNCÜ ADAMLAR DA ÇOK GÜÇLÜ'

Konuşmasında AK Parti’nin ikinci, üçüncü ve dördüncü adamlarının da güçlü olduğuna dikkat çeken Arınç, şunları:

"Bir gün kafam kızdı. Televizyonlarda dedim ki 'Diyelim ki Çiller seçilemedi de partiniz iktidar oldu, sizin başkan adayınız kim? Diyelim ki Mesut Yılmaz seçilemedi, ama partiniz iktidar oldu. Diyelim ki Baykal seçilemedi, ama partiniz iktidar oldu. Sizin başkan adayınız kim' Bakın sizin ikinci başbakan adayınız yok ama benim 10 tane başbakan adayım var. Ağzıma gelen isimleri saydım. Bizim zenginliğimiz de bu. Bu partide ikinci adamlar da üçüncü adamlar da çok güçlü. Birisi yüzde 9.5’la barajın altında kaldı, öbürü barajı zar zor aştı. Biz seçime Tayyip Bey olmadan gittik, iktidar olduk. Abdullah Bey Başbakanımız oldu. Çok şükür 2007’ye kadar çok sıkıntılarımız oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız bizi sevmedi, sevemedi. Sağ olsun hükümetin 'Evet' dediğine her zaman 'Hayır' demek suretiyle hükümete adım attırmadı. Ama biz çalıştık başardık."

ÜÇ 'Y' İLE MÜCADELE

AK Parti’nin kurulduğu günden bu zamana kadar yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele ettiğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Arınç, "Tarihin her döneminde siyasetçilerin adının karıştığı yolsuzluk iddiaları olmuştur. Biz esasen yolsuzlukların ayyuka çıktıkları dönemde iktidara gelmiş bir partiyiz. Daha ilk günden “Üç “Y' ile mücadele edeceğiz' dedik. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar. Eğer yolsuzlukların içine batmış hükümetler olmuş olsaydık, birkaç arkadaşımızla sınırlı kaldığı için söylüyorum, biz bu atılımları yapamazdık" diye konuştu.

ARINÇ: YANLIŞ DA YAPABİLİRİZ

Başbakan Yardımcısı Arınç, yolsuzlukların hükümetlerine ithaf edilecek en büyük alçaklık olduğunu belirtip, şöyle konuştu:

"Yolsuzluk bizim hükümetimize ithaf edilecek en büyük alçaklıktır. Ama başta da söyledim hepimiz insanız. Yanlış da yapabiliriz. Bu yanlışlıklar yargı önünde hesap verecek olabilir. Kendi en yakınımızda birisi olsa dahi, böyle bir iddia varsa, bunun yargılamasını yapın, soruşturmasını yapın. Evet masum olduklarını düşünürüz, ama öyle iddialar olur ki bunların gün yüzüne çıkması gerekir. Yolsuzluk denen şey her yerde yapılır. Eskiden bunun adı suiistimaldi. 'Kötüye kullanmak' demektir. Rüşvet alıyorsanız, zimmet suçunu işliyorsanız, bunun karşılığı suiistimaldir. Küçüğü büyüğü olmaz. Hepsinin karşılığını yargı önünde vermek gerekir. Partimizin adı adalet. Biz de adalet ismninin tecelli etmesini elbette bekler ve destekleriz. Sanki yıllarca önce yaşadıklarımızın bir farklı versiyonunu görüyoruz. Kişiler üzerinde yoğunlaşacakları yerde, şu bakan şu müsteşar, kimi söylerseniz söyleyin. Adı adalet olan bir partinin mutlaka bunu ispatlaması gerekir. Bunu yutamaz, görmezden gelemez. İyi ama bundan bahisle bir hükümeti yıpratmaya kalkmanın, başbakanıyla beraber tarihte ismi geçemeyen varlık haline getirmenin, meşhur işadamının söylediği gibi 'Şunlar gitsinler de ben şunlara da razıyım' diyenlerin. 'Siz' dedi, 'AK Parti gitsin diye siz Türkiye’nin ABD tarafından işgaline bile razı olursunuz' dedi. Böylesi bir düşmanlığı hayal etmek bile kolay değil. Sen kişilere yönel. Yaşadığımız şu kadar bin yıllar içinde insanlar nasıl yanılabilmiş, günah işlemişse ve bundan sonra da olacaksa bu iş bunu genelleştirmenin bugüne kadar 11 yıllık başarılı bir iktidarı mezara gömmek düpedüz yanlıştır."

'KİMİN İDDİASI NE KADAR DOĞRU ORTAYA ÇIKACAKTIR'

Başbakan Yardımcısı Arınç, AK Parti hükümetinin her zaman hak ve hukuktan yana olduğunu dile getirip, şöyle devam etti:

"Sizin amacınız bu ama Allah’ın dediği olacak. Her zaman şuna inanmalıyız. Haktan hukuktan yanayız. Bu işler ortaya çıktığı zaman da kimin iddiası ne kadar doğru olduğu ortaya çıkacaktır. Ben yıllarca avukatlık yaptım. Öyle iddialar olur ki dosyanın içinde bulamazsınız, öyle fotoğraflar olur ki bunların montaj olduğu ortaya çıkar. Türkiye bunları yaşadı. Dolayısıyla sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yemesi lazım. Sizin delil kabul ettikleriniz, mahkeme tarafından reddedilebilir. Peki o zaman bunun yargı sürecini görmemiz gerekmez mi? İnsanları yargısız infazla linç haline getirirseniz siyasetçilerin itibarını geriletmez mi? “Sen zaten şunu şunu bile yapmış olabilirsin' diye şüphe karşısında insanlar nasıl eziklik duyarlar. Fitne yaşıyoruz, fitneyi fırsat bilerek birilerini yok etmek için kullananlar var. Ben bunu Bakanlar Kurulu’nda söylediğimde, bir takım dindar arkadaşlarımız üzüntü duydular. Sözüm onlara değildi ki. Fitne öyle bir şey ki her zaman olmuştur. Kardeş olanlar kavga etmeye başlamışlardır. Peygamberimiz hemen işe vaziyet etmiştir, 'Kardeşliğinizi hatırlayın' demiştir. Ateşe bezin dökenler varsa orada fitne vardır demektir. Bir insana 'Hangi dine mensupsun' dendiğinde 'Müslümanım' demesi yeterlidir. Başka dine mensupsa onu demesi yeterlidir."

'TAYYİBİ SEVİN, AMA TAYYİPÇİ OLMAYIN'

Başbakan Yardımcısı Arınç konuşmasının devamında, "Sonuna cı ve cu ekleri getirilen herşey yanlıştır. Biri hakkında iyi olduğunu düşünürsünüz, ama hiçbir zaman kötü olduğunu esas almazsınız. 'Komşularınla iyi geçin ama aradaki duvarları kaldırma' diyor bir söz. 'Ben filancıyım' demek, bunları konuşmak doğru değil. Tayyip Erdoğan’ı sevebilirsiniz. Tavsiye ederim Tayyipçi olmayınız. Sonu cici, cucu olmayınız" dedi.

'CEMAATLE KAVGAMIZ YOK'

Cemaatla bir kavgalarının olmadığını savunan Arınç, "Başında bulunan zattan, en uçta bulunanların iyi insanlar olduğunu, çok güzel hizmetler yaptığını, onların hareketine destek verdiğimizi söylerim. Ama birileri cemaatçi kesilip onların sırtından bir siyasi hedefi bombalamaya kalkarsa, biz hükümetimizin başbakanımızın yanındayız" diye konuştu.

OLPAK: ZOR GÜNLERDEN GEÇİYORUZ

MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ise "Zor günlerden geçiyoruz. Uzun mücadelelerle inşa edilen huzur güven istikar ortamını korumalıyız. İşadamları olarak ülkemizin geleceğine daha fazla yatırım yapmak için beklentimiz huzur ve istikrar ortamımızın devamı, daha hızlı ilerleyen bir yargı sistemi ve bireysel özgürlüklerin artmasıdır. 17 Aralık’ta başlatılan soruşturma ile ülke ekonomisine vereceği zararları endişe ile takip ediyoruz. Nerede ve kim tarafından gündeme getirilirse getirilsin yolsuzluk ve rüşvetin araştırılması ortak arzumuzdur. Masumiyet karinesinin önemine de işaret etmek istiyorum. Kendi mecrasında yürüyen adli sürecin ekonomiye yansımasını doğru bulmuyoruz" diye konuştu.

Konuşmaların ardından MÜSİAD’ın yeni şube binasının açılışında desteği olanlara Başbakan Yardımcısı Arınç plaket verdi.