28 Şubat'taki fişlemeleri unutmadık!

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen İzmir Şube Başkanı Abdurrahim Şenocak son günlerde bazı siyasilerin ve sendikaların yönetici atama süreciyle ilgili sendikalarını hedef alan önyargılı, gerçek dışı ve mesnetsiz suçlamalarına şahit olduklarını belirtti.

Yönetici atamalarının ilgili mevzuat çerçevesinde ve mevcut personel içerisinden yapıldığını kaydeden Şenocak, şöyle devam etti:

"Eğitim-Bir-Sen, yönetici atamalarının adalet, liyakat ve ehliyet esaslarına göre yapılması gerektiğini pek çok platformda dile getirmiştir. Sendikamıza yönelik üretilen iddiaları, mülakatlarda üyelerimize düşük not verilmesi için yapılmış bir kamuoyu baskısı olarak değerlendiriyoruz. Eğitim çalışanları bilmektedir ki, sendika olarak gerek görevde yükselme, gerek kariyer basamakları ve gerekse yöneticiliğin her kademesindeki sınavlara yönelik kurs, seminer ve dokümanlarla da desteklediğimiz eğitim faaliyetleri tüm çalışanların takdirini toplamıştır. Malum sendikalar, Bakanlığın yaptığı hangi düzenlemeye rıza göstermiştir? Yeni çıkan bütün yönetmeliklere kadrolaşma fobisiyle yaklaşmış ve sendikacılıklarını olumsuzluk üzerine inşa etmişlerdir. Sorunlar üzerinden sendikacılık yapmayı gelenek haline getirmişlerdir.

Oysa Eğitim-Bir-Sen, “çözüm odaklı ve sorumlu sendikacılık” yapmaktadır. İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, sendikamızı hedef alan bir beyanat vermiştir. Kendisi bilmelidir ki, Eğitim-Bir-Sen sivil itaatsizliğin, sivil duruşun öncüsü; milli iradenin yanında, her türlü vesayete ve darbe girişimine karşıdır. Eğitim hizmet kolunda verdiği emek mücadelesi sonucu elde ettiği kazanımlar, çalışanların yüzünü güldürmüştür. Sendikamız, kendi hedef kitlesinin gerek özlük, gerek sosyal, gerekse ekonomik sorunlarını bir bir çözüme kavuşturmaktadır. Ancak şunu ifade etmeliyiz ki, eğitim söz konusu olunca “ağzı olan konuşuyor.”

Sayın Susam, acaba İzmir’in en yakıcı sorunu olan ulaşım sorunuyla hiç ilgilendi mi? Biz duymadık! Yoksa Başkan Kocaoğlu’ndan çekindiği için mi konuşamıyor? Sayın Susam’ın okul müdürlerinin görevden alınmasını, “Milli Eğitim’in hafızasının silinmesi” olarak değerlendirmesi son derece yanlıştır. Milli Eğitimin hafızası, kişilerle değil kurumsallaşma ile muhafaza edilebilir. Ayrıca, İzmir’de yapılan müdür değerlendirmelerinde Eğitim-Bir-Sen’den 136, Eğitim-Sen’den 114 ve Türk Eğitim-Sen’den 104 müdür 75 puanın altında kalmıştır. Bu tablo, “müdür olmak ya da müdür kalmak için Eğitim-Bir-Sen’e üye olmak gerekir” iddiasında bulunan Sayın Susam’ı ve onu gibi düşünenleri çürüten apaçık bir kanıttır. Yönetimleri tehdit ederek var olmaya çalışan sendikacılık dönemi sona ermiştir. Bazı eğitim sendikaları, Kobani saldırılarını bahane ederek binlerce masum insanın kanına giren terör odaklarının çağrısına uyup öğretmenleri sokağa dökmeye çalışmıştır. Ancak sağduyuyla davranan sendika mensupları, bu eyleme destek vermemiştir. Kamu kurumlarının, okulların ve diğer kültür merkezlerinin yakıldığı bir yerde eğitim sendikasına düşen rol şiddeti, sokak olaylarını, vandallığı ve terörizmi destelemek olmamalıdır.

Bugün Eğitim-Bir-Sen’i fütursuzca eleştiren ve iftira atan bazı sendikalara geçmişi hatırlatmak isteriz. 28 Şubat dönemindeki uygulamaları, insan hakları ihlallerini, muhafazakâr kamu çalışanlarına, öğretmenlere ve idarecilere yönelik fişlemeleri ve kıyımları henüz unutmadık. Dinsel, etnik ve kültürel her türlü ayrımcılığın yapıldığı bu dönemlerde onlar, başörtüsü takanların meslekten ihraç edilmesini, üniversiteli kızların ikna odalarına alınmalarını normal karşıladılar, hakarete uğramalarına ve aşağılanmalarına ses çıkarmadılar. Her türlü anti-demokratik uygulamayı alkışlayan ya da sessizlikleriyle destek veren bu sözde sivil sendikaların bugün Eğitim-Bir-Sen’i eleştirmeye hakları yoktur."