Ülke olarak acıya tutunduk gidiyoruz bugünlerde. Deprem afeti, dağa kaçırılan çocuklar, Gezi Parkı Olayları'nda hayatını kaybeden masum canlar, hapiste iken yaşamını kaybedenler ve tabi ki Soma katliamı...Her acı bir öncekinin üzerini örter oldu... Her yeni günle beraber bambaşka gündemler ve bambaşka acılarla hayata başlar olduk. Balık hafızalı bir toplum olmamızın avantajlarını kullananlar da yok değil. Politikacılar toplumun silik hafızasını biliyor ve gündemi arzu ettikleri noktalara taşımayı çok iyi başarıyor. Hayat mücadelesindeki kesim bu döngüye kapılıp giderken, iş dünyası da menfaatleri çerçevesinde davranmak zorunda kalıyor. İş yine öğrenciye,sendikacıya ve balık hafızalı olmayan küçük entel kesime düşüyor. Ülke sevdalıları ve aydın kesim direniyor, ama zaman geçtikçe umutları zayıflayanlarda yok değil. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kanalize olmak isteyen iktidar partisi, Soma faciasının açtığı yaraları kendi cephesinden sarmaya çalışırken, Soma da yuhalanan başbakanın, Kınık'ta alkışlanması farklı spekülasyonlar yaratıyor.., CHP ve MHP nin halen daha tek isim üzerinde anlaşamamış olması 30 Mart seçimlerindeki sürprizleri toplumun bir kez daha yaşayıp yaşamayacağı düşünceleri akılları kurcalıyor.
Peki ülkemizin her gün yeni yalanlara, yeni spekülasyonlara , yeni hukuksuzluklara, pervasızlıklara, lakaytlıklara merhaba diyerek başlamasının mesuli kim?
Kömür madeninde kara elmas çıkartırken ölenler mi? Birinci yılı dolan Gezi Parkı Olayları'nda kim vurduya gidenler mi? Yaratılan sahte verilerle yıllardır hapiste çürüyenler mi? Eline bayrak alıp Mustafa Kemal Atatürk'e ve ülkesine sahip çıkanlar mı? Satılan medya patronlarına rağmen halkın desteği ile ayakta durmaya çalışan ve kalemini satmadığı için işsiz kalan gerçek gazeteciler mi?
Bu sorunun cevabını Soma faciasında ölen kişi sayısı ile ilgili röportaj yapan bir TV'ye konuşan vatandaştan dinledik dün akşam. Sosyal medyada da izlenme rekoru kıran bu anlamlı Nazım Hikmet şiirini bir kez de ben paylaşmak istedim sizlerle...
DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKU
Akrep gibisin kardeşim,
Korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
Serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
Midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
Gocuklu celep kaldırınca sopasını
Sürüye katılıverirsin hemen
Ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
Hani şu derya içre olup
Deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
Ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatin çoğu senin, CANIM KARDEŞİM!
Genco Erkal'ın sesinden daha bir anlamlı olan bu şiiri sizler dinlerken bende sizlere;
'Menfaatlerinden arınmış, sadece geleceğini düşünen bir Türk Halkı özlemi ile' esenlikler diliyorum..
http://www.izlesene.com/video/genco-erkal-akrep-gibisin-kardesim-nazim-hikmet/6118083