2014-2015 Eğitim ve öğretim yılının sona ermesine çok az bir süre kaldı. Özel okullar tanıtım çalışmalarına son hızla devam ederken, bir yandan da kimi okul "bursluluk", kimi okul da "kayıt hakkı kazanma" sınavlarını tamamladı. Bu süreçlerin tamamlanıp veli ve öğrencilerin tercihte bulunduğu şu dönemde, kimileri hedeflerine ulaşabildi, kimileri gerek maddi gerekse sosyal şartlar ve alışkanlıkları nedeni ile kaldığı yerden devam etmeyi tercih etti. Her yıl değişen eğitim politikaları nedeni ile öğrenci ve veliler hedeflerinde sapmalar yaşarken, özel okullar da yeni sisteme göre öğretmen seçimlerinde kaos yaşamaktan bir türlü kurtulamadı. Bu dönemde öğrenciler arkadaşlarından, okulların fiziksel yapısından ve başarı durumlarından etkilenerek tercihlerini yapmaya çalışırken, veliler ise öncelikle çocuklarına yeni ufuklar açabilecek, vizyonu daha güçlü okulları ilk etapta göz önünde bulundurdu. Ancak burs sınavları sonucu ortaya çıkan ekonomik tablo, velilerin hedeflerini indirmelerine neden oldu. Eğitim bedellerinin en az 20 binlerden başladığı özel okul rakamlarına yemek, servis, okul kitapları, kıyafetlerinin de eklenmesi ile 30 binlere dayandığını gören veliler, gizli bir ekonomik kriz içinde olan Türkiye'de kimi zaman tercihlerini en uygun fiyatlı okuldan yana kullanmak zorunda kaldı. Hedeflerini net koyanlar ve ekonomik anlamda önlerini görebilen aileler, özel okulların da kayıt süresi konusunda sıkıştırması yüzünden kayıtlarını acilen yaptırırken, ekonomik anlamda zorlanan ve burs sınavlarından arzu ettikleri sonucu alamayan veliler ise, önümüzdeki 2 ay boyunca çocuklarına yeni bir vizyon çizebilecek okula karar vermeye çalışacaklar.
Peki okul seçiminde neler bizi etkiler? Neler gerçekten etkilemesi gereken, neler sunni etkileşim yaratan başlıklardır? Öğrenci okuldan temel olarak ne gibi değerler kazanmalıdır? Sürekli değişen eğitim sistemi, dershanelerin kapatılması nedeni ile her köşe başında açılan butik okullar, büyükşehirlerden gelen isimli okulların cazibesi, köklü okulların yıllardır kısır döngü içinde kaldığının düşünülmesi, her yıl değişen eğitim kadroları nedeni ile veli şaşkın...Hangi okulu neden seçmesi gerektiği konusunda aklı karışık. Ekonomik dar boğazda başka bir stres konusu...
Başarılı öğrencinin bayrağı zirveye dikmemesi için hiçbir sebep yok. Yeter ki okulu yoluna ışık tutsun! Devlet ya da özel okul hiç fark etmez, yönetici profesyonel ve kaynakları doğru mantıkla tamamen öğrenci odaklı değerlendiriyor ise , bence başarı kaçınılmaz. Bunu son yıllarda devlet okullarının daha başarılı olmasından da anlıyoruz!...
Bence; Okulun öğrenciye vereceği en önemli donanım, akademik başarının yanı sıra çocukları hayata hazırlamaktır. Ama gerçek hayata!...Cam bir fanus içinde çocuk yetiştiren okullar, ilk etapta çok elit ve başarılı gibi gözükse de, hayatın gerçekleri ile karşılaşınca o çocukların sudan çıkmış balığa döndükleri, hem başarısız, hem de mutsuz oldukları gözlenen bir gerçek.
Okul dediğin eğitimin yanısıra çocuklarımıza hayatın her yönünü ve ayakta kalmanın, dik durmanın yollarını öğretecek. Okul dediğin bir yandan fiziksel ve teknolojik mataryeller ile öğrencinin ufkunu açarken, bir yandan da elinde avucunda hiç bir şey yokken neler yapabileceğini gösterecek. Okul dediğin tabi ki fiziksel ve teknolojik yanı güçlü olacak ama, bu olmazsa olmaz bir değer olarak veli tarafından algılanmayacak. Görsel yönü değil, içeriği dolu olacak. Okul dediğin demokratik, laik, Atatürkçü, dürüst, milli değerlerine ve kültürüne sahip çıkan, sevgi,saygı, vefa, kadir şinaslık , etik değerlerini bilip uygulayan öğrenciler yetiştirecek. Okul dediğin yurtdışı vizyonunu geliştirip, dünya vatandaşı yetiştirirken, gecekonduda yaşayan öğrencilere yazın bir hafta okuma - yazma öğretmek için öğrencisine imkan yaratıp, ona ülkesinin gerçekliğini yaşatacak. Okul dediğin arkadaşındaki son model telefondan isteyen çocuk değil, köşe başındaki berberde çıraklık yapan çocukla arkadaşlık kurma yeteneğine sahip, empati yapabilme, iletişim yönü güçlü öğrenci yetiştirecek. Okul dediğin iletişimi güçlü, insan ilişkilerini doğru, dürüst ve net yönetebilen çocukları hayata kazandıracak. Okul dediğin öğrencinin içindeki değerleri ortaya çıkarmasını sağlayacak. Bu değerleri ve öğrencinin koyduğu hedefleri dantel gibi işleme sabrını ve erdemini gösterecek.
Okul dediğin öğretmen azlığından öğrencisini hobilerinden uzaklaştırmayacak. Okul dediğin yöneticisinin kişisel egoları nedeni ile gündelik çıkarlarının peşine düşüp, öğrenci psikolojisini hiçe saymayacak. Kurumsallaşmayı kağıt üzerindeki şemalarla sınırlı zannedip, veli, çalışan ve öğrencisini değersizleştirmeyecek. Okul dediğin ÇAGDAŞ BİR NESİL YETİŞTİRMEK İÇİN KOYDUĞU HEDEFLERE ULAŞMAYA KARARLI, HER TÜRLÜ İLETİŞİME AÇIK olacak... Yetiştirdiği öğrencisine sahip çıkacak. Veliyi peşinden koşturmayacak, kendi öğrencisini tutmak için kovalayacak. Okul dediğin tribünlere oynamayacak; eğitimi içselleştirecek ve daha iyi bir nesil için tüm imkanlarını seferber edecek.
OKUL DEDİĞİN KİŞİSEL EGOLARDAN ARINMIŞ, SADECE ÖĞRENCİ ODAKLI, DÜRÜST VE VEFALI OLACAK!...
Tüm velilere ve öğrencilere hedeflerine ulaşabilecekleri, insanlara değer veren, gelecek odaklı okullarda okuyabilme şansı dilerim....