ATATÜRKÇÜ REYİ İLE CUMHURİYETİ DEĞİŞTİRMEK!

 “Belirli yaşa ulaşan zihinleri aydınlatmıyoruz. Bu tehlikeli! Zira beyinler eski gerçeğe takılı kalıyor.” 

  Matrix filminden bu repliği aklıma getiriyor memlekette son günlerde ortaya çıkan tuhaf tablo.

  Kültürel iktidarı halen ellerinde bulunduran beyaz Türklerin, başka mevzularda değilse bile Türkiye Cumhuriyeti ve onun kurucusu Atatürk’e sahip çıkma hususunda samimi olduklarını sanırdım ben.

  Bu zannımda yanılmışım belli ki. Zira şimdilik“tuhaf, acayip” demekle yetineceğim şeyler oluyor peş peşe. 

Araştırmayı, sorgulamayı, zihinlerini dogmalara esir etmemeyi, pozitif bilimin ışığında düşünüp hareket etmeyi hayatlarının merkezine koyduklarını vehmeden, kendileri gibi olmayanı “koyun sürüsü” olarak tavsif eden bu seçkin sınıf, hemen her diskurlarında yücelttikleri Cumhuriyeti bile “kumar masası”na koyacak kadar gözü dönmüş vaziyette.

Mustafa Kemal Paşa’nın şanlı Sakarya Zaferinin, sahi sahi Adapazarı’nda kazanıldığını zanneden, kürsüye çıkıp Atatürk’ün 1939’da çıkardığı kanunlardan bahseden bir adayın Cumhurbaşkanı seçilmesi için çırpınıyorlar...

Allah var, diğer tarafta terör örgütünün Kandil’deki elebaşları da şehirdeki vekilleri de sözü dolandırmıyor.

Açık açık Cumhuriyetin kanına ekmek doğrayacaklarını ikrar ediyorlar. Buyrun Sırrı Sakık’ın beyanı: "...Biz bu sistemi değiştireceğiz. Bizim küçük hesaplarımız yok. Biz masada oturup vekillik, cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık değil... Biz 100 yıllık Cumhuriyeti değiştireceğiz. Siz HDP'nin oyu ile Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaksınız, bakan olacaksınız, size oy verceğiz, 'Aman şunu yapmayın, etmeyin.', herkes haddini bilecek. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz.”

Bu da Pervin Buldan’ın kardeşim dediği Cemil Bayık:

“Lozan’ı yırtıp atacağız...”

İzmir’de meydanlardan Apo’ya selam yollayan Sırrı Süreyya, İktisat Kongresinde kürsüye çıkıp kendisini davet eden Atatürkçülere baka baka Lozan’la kafa buluyor.

Gazeteci Fatih Altaylı, “örgüt seçime kadar bir eylem yapmasa bari” diyor mealen. Yani terör saldırısı yapılması değil de “şu sıralarda” yapılması sorun.

Katıksız milliyetçi gazete! Yeniçağ’ın bir yazarı (adı Yavuz Selim), ülkenin üniter yapısına kan doğramak manası taşıyan açıklamalar peş peşe gelirken, “onlar da bizim kadar vatansever” buyuruyor.

Avrupa’nın bilmem hangi memleketlerinde saklandıkları deliklerinden klavye başında sürekli yalan üretmeye memur edilmiş yüzsüzler, 15 Mayısa dönüş bileti almaktan bahsediyor.

“Yahu her şey gözünüzün önünde, daha ne olmasını bekliyorsunuz?” sorusunun cevabı da hakikaten sorgulayan akıl sahiplerine yakışır cinsten:

“Şunlar gitsin de... Sonrasına bakarız!”

Nesin’in “Dur bakalım ne olacak?” hikayesinden de haberleri yok belli ki!