DTO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, Aliağa Ticaret Odası ve İMEAK DTO İzmir Şubesi tarafından düzenlenen “2.Aliağa Uluslararası Liman Yönetimi ve Lojistik Zirvesi”nin sona ermesinin ardından bir değerlendirme yaparak, “Türkiye’nin jeopolitik avantajlarının sözde kalmaması ve eyleme dönüştürülmesi yönünde ortak görüş bildirildi” dedi.
Zirveye katılan panelistlerin özellikle Türkiye’nin her alanda olduğu gibi özellikle denizcilik sektöründe de atılımlar yapması gerektiği konusunda hemfikir olduklarının altını çizen Öztürk, “Herkes artık zamanıdır diye düşünüyor. İki geri bir ileri yürümek bizleri Dünya ölçeğindeki diğer ülkeler arasında her geçen gün listenin sonuna itiyor. Biz bunu hakediyor muyuz? Zirvenin ilk günü çok değerli akademisyenler neler yapılması gerektiği konusunda bilgi verdiler. Ancak, ışığı görüp bırakın yürümeyi, koşamadığımızı görmek bu ülkenin bir denizcisi olarak canımı acıtıyor. Her kurumun, şirketin, kişinin kendi penceresi var ama küçük. Neden büyük pencereden bakamıyoruz? Gelecek bizi bekliyor, bunu neden görmezden geliyoruz anlamak mümkün değil. Hala, A limanı kapatılsın, B limanı yaşasın tartışmaları devam ediyor. Ekonomik ömrünü yitirmiş tüm kuruluşların sonu kapanmaktır. Biz insanlar da öyle değil miyiz? Doğarız, büyürüz, sorgulamaya başlarız, haykırırız, çabalarız ve ölüp gideriz. Ama başka yerlerde de aynı anda yeni bir başlangıç olur. Bu tartışmaları bırakalım” dedi.
ALİAĞA LİMANLARI CAN SİMİDİ OLDU
Aliağa Limanları’nın, İzmir Alsancak Limanı’na göre özellikle güney İzmir hinterlandı için daha maliyetli olmasına rağmen haklı başarılarının ayakta alkışlanması gerektiğini vurgulayan Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ege Gübre Konteyner İşletmecisi, TCE Ege ve Nemport limanlarının 4-5 yıl gibi çok kısa sürede bölgeyi ne noktaya getirdikleri ortada. Hiç kimse onları konuşmuyor, ne derdiniz var diye sormuyor? Bu limanlar, İzmir ‘in en zor anlarında can simidi gibi imdada yetiştiler. Neden şimdi İzmir Limanı’nda onlarca gemi demirde bekliyor diye sorulmuyor? Bu yatırımcılar gece-gündüz çalıştılar, el verdiler, omuz verdiler. Eğer bu yatırımlar yapılmasaydı ihracat kapısı olan İzmir bloke olacaktı. Bu yatırımcılar İzmir Limanı’na rağmen yatırım yaptılar ve risk aldılar. Bu yatırımcılar, dünyanın en gelişmiş software’lerini kullandılar, teknolojilerini kullandılar, denizcilikte bir saniyenin ne kadar önemli olduğu bilinci ile eğitimli denizciler ile çalıştılar. Ancak, yapılanlar çabuk unutuluyor, buna izin verilmemesi gerekir. Bu yatırımcılar, tansiyon yerine teknolojiyi yükselttiler. Tansiyonu yükseltmek kimin işine yarayabilir?
HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ
Öztürk, İMEAK DTO İzmir Şubesi olarak çeşitli platformlarda sürekli olarak herkesin aynı denizde ve aynı gemide olduğunu dile getirdiklerini belirterek, limanların birbirleriyle değil yakın coğrafyadaki diğer limanlarla rekabet etmesi gerektiğini kaydetti.
Öztürk, “Rekabet yerine birlik olalım. Lojistik imkanlarımızı geliştirelim. Maliyetleri düşürelim. Su yolunu bulur. Verimli olmayan liman biter, kendini yenilemeyen, çağdaş olamayan öngörüsü olmayan yok olur. İzmir Alsancak Limanı için yatırım yavaşladı, durdu, hareket etmiyor. Tekrar ivme vermek yetkililerin elinde. Hepimiz aynı vatanın insanlarıyız, yatırım yapmayı doğru bulmuyorlarsa, zaten yatırım sonsuza dek duracaktır. Aksi takdirde özelleştirilmesi gerekir. Limanı almak isteyen olursa verin diye her sefer söyledik. Liman çağdaş bir yapıya kavuşsun, ya da yönetim yapısının değişmesi gerekir. Amaç para kazanmak değil mi? İzmir Alsancak Limanı’nın, Dünya ölçeğinde üst sıralarda yer alması kötü mü olur?” diye konuştu.
BIRAKIN HER LİMAN YAŞASIN
Limanlarla ilgili yapılan yatırımların gözardı edilmemesi gerektiğini ifade eden Öztürk, her limanın yaşaması gerektiğini, kendini geliştiren, çalışan ve hak edenlerin ipi göğüsleyeceğini ifade etti. Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Petkim bu şekilde bir yatırıma girdi ise hata mı etti? Bu ülkeye yatırım yapılıyor, istihdam sağlanıyor. Bu durum beraberinde teknoloji ve profesyonelliği getiriyor. Bunun neresi hatalı? Farklılık, işletme profesyonelliği ile kazanılabilir. Nemport ve TCE Ege de aynısını yaptı ve tarihinde hiçbir zaman 900 bin TEU’yu geçmeyen bölge, bu iki limanla 1.300.000 seviyelerine ulaştı. Çeşitli, karşı düşünceler olması son derece normal, lakin tartışılacak bir şey yok. Bırakın her liman yasasın. İpi göğüsleyecek olan kendini geliştiren, çalışan ve hak eden olacaktır. Büyük Türkiye’de, Izmir’de her limana ihtiyaç vardır.”
DENİZLERİMİZ DOĞAL OTOBAN
Başkan Öztürk ayrıca, günümüzde milli yüklerin % 92’sinin kara yolu ile taşındığını belirterek, “Bu yükleri deniz yoluyla nasıl taşıyabiliriz ona bakalım. Limanlarımıza bu potansiyeli kazandıralım. Denizlerimiz, doğal otobandır para istemez. Katma değer hizmetleri katan limanlarımız ile küçük ihracatçının üzerindeki yükü hafifletelim” dedi.