Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin ilçe başkanları ve ilçe belediye başkanları ile yaptığı toplantıda "Çok enterasan bugün bir pankart gördüm. Bir şehir hastenesinin temel atma törenine gidiyordum. Pankart şu ; 'yol istemiyoruz, orman istiyoruz.' Böyle bir pankart olur mu ? Üniversite gençliği bu pankartı asıyor. Orman isteyenler için ormanlar bol. Yolu suyu olmayanın medeniyetten konuşması mümkün mü? Yol olmazsa üniversiteye bile gidemez. Ormansa siziz ormanlara gönderelim. Gidin ormanlarda yaşayın. Ama hiç olmazsa şehirdeki halkı rahatsız etmeyin. Onlar öyle diyor diye biz yolları yapmaktan vaz mı geçeceğiz. Çünkü insanın insana ulaşması için buna ihtiyacımız var. Bunlar malaesef nasibi olmayan bir zihniyetin mensupları. 11 yıl boyunca olduğu gibi, bir yandan millet içiğn hizmet üretmeye, diğer taraftan bizi bu yoldan alıkoymaya çalışanlara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
TAKSİM'DEKİ YAYALAŞTIRMA PROJESİ
Başbakan Erdoğan, "Teşkilatımızı bu yönde özellikle uyarmak istiyorum. Çok ama çok dikkatli ve uyanık olmak zorundayız. Tarihte nice büyük medeniyetler görürsünüz. Barbarlar gelmiş o medeniyetleri, kökünden kazımıştır. Vandallar tarafından itilacılar tarafından yok edilmiştir. İşte bunu da son olaylarda gördük. Şurada bakıyorsunuz nefis bir alt geçit yapılmış. Seramiklerle döşenmiş. O canım canım seramikleri, bu vandallar ne yaptı ? Kırdılar. Şimdi bunun anında yenisi yapılabilir ama bunu bir müddet görmesi ibret olması gerekir ve bu çok önemli. Şunu merak ediyorum. Acaba vatandaşımız soruyor mu? Bunu acaba hangi vandallar yaptı?
İstanbul Taksim'de yayalaştırma projesinin bir etabı bitti. Araçlar bir etapta yerin altına alındılar. Çıkmışlar şimdi şey diyorlar 'ama üstte yeşillik yok.' Yav daha önce orada yeşillik var mıydı? Daha önce orada arabaların egsozları vardı. Şimdi sizi o egsozlardan kurtarıyoruz. Tamamen yayalaştırma bittiği zaman da inşallah çevresi güzel peyzaj çalışması ile bu da halledilecek.
"27 MAYIS RUHUNU YAŞATMAK SANDIĞI YOK SAYMAK İÇİN YAZILAN SENARYOYU KURULAN TUZAĞI HAMD OLSUN BOZDUK"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
"Sokakları yangın yerine çevirmek, ünivesiteleri sokağa dökmek, huzuru bozmak gençleri birbirine düşürmek, 27 Mayıs öncesi bir metodtur. İşe yaramıştır. Sonrasında da malesef 12 Eylül'de de başarıyla sahneye konulmuştur. 27 Mayıs'ı devrimci darbe olarak tanımlayan, 27 Mayıs'a çanak tutan, alkışlayan hatta bayram olarak kutlayan Cumhuriyet Halk Partisi de bu tür sokak gösterilerinin içinde her zaman yer almış, her zaman tahrikçisi olmuştur. Şu anda 27 Mayıs ruhunu yaşatmak sandığı ve milli iradeyi yok saymak için yazılan senaryoyu kurulan tuzağı da hamd olsun bozduk" dedi.
"Eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, bakanı eşini Çankaya'ya çıkartamıyorsa, Çankaya'ya götüremiyorsa, burada bir su kaçığı var demektir. Demokrasi burada yara almış demektir. Temel hak ve özgürlükler burada yara almış demektir. Şimdi böyle bir şey yok. Üniversite kapılarında baş örtülüleri çekilen öğrencilerimiz vardı. hüngür hüngür ağlıyorlardı. Ama biz baldıran zehiri içtik. Taşı böğrümüze bastık. İktidarda olmamıza rağmen, ülkemizde gerginlik olmasın diye hep sabrettik, sabrettik" dedi.
"YAPMAK ZOR YIKMAK KOLAYDIR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti ilçe başkanları ve ilçe belediye başkanları toplantısında konuştu.
Yapmak kadar yapılanları korumanın zorluğuna dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "Yapmak zor, yıkmak kolaydır. Yapmak kadar yapılanı muhafaza etmek de zordur. Niye? Vandalların karşısında bu yapılanları da koruyacaksın. Burada da işte güvenlik güçlerimize büyük işler düşüyor. Çünkü medeni olmak medinelerden geçiyor. Yani şehirlerden. İşte bunu halletmemiz lazım" dedi.
"BİR KAÇ VANDAL SÜTÜN TEMİZLİĞİNİ KİRLETMEYE ÇALIŞIR"
Partisine uyanık ve dikkatli olunması konusunda uyarılarda bulunan Başbakan Erdoğan, "Süt bembeyazdır. Ama zerre kadar bir pislik, nokta olarak sütün içine düşerse o süt temziliğini, beyazlığını kaybeder. Siz aylarca, yıllarca süt gibi temiz, süt kadar beyaz eserler üretirsiniz, ama bir kaç vandal, barbar çıkar, o sütün saflığını temizliğini, güzelliğini kirletmeye çalışır. Onun için uyanık ve dikkatli olacağız. Bir anlık dikkatsizlik yılların alın terini, emeğini alıp götürür. Buna izin vermeyeceğiz. Bizim için menzil, önce Allah'ın sonra milletin takdirindedir. Allah ömür verdikçe aralıksız hizmet edeceğiz. Rabbim ve millet bize dur deyinciye kadar, durmak yok yola devam diyececeğiz" şeklinde konuştu.
"BİZE MİLLET, BİZ DE MAKAMLARA HÜKMEDECEĞİZ"
Hataların normal olduğunu ancak tekrarlanmaması gerektiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Hepimizin hataları var. Bütün mesele hatalarımızı gördüğümüz zaman, onun tekrarından kaçınmaktır. Seçildiğiniz ilçelerde her biriniz hamd olsun büyük oranda yüzümüzü ak ettiniz. Bir görev değişiminde Yunus Emre gibi hiç yüksünmeden bunun bir bayrak yarışı olduğu bilinciyle devam edeceğinize ben yürekten inanıyorum. Hep birlikte devir teslim anına kadar, inşallah alınımızın akıyla tamamlayacak, sonrasında ya devam edeceğiz. Ya da bayrağı diğer kardeşimize emanet edeceğiz. Makamlar bizi değil, biz makamları idare eedeceğiz. Bize makamlar hüküm etmeyecek. Bize millet, biz de makamlara hüküm edeceğiz. Mart ayında da bir kez daha inşallah tarih yapacak, tarih yazacağız. 2014 Mart seçimleri bütün bu seçimlerden çok daha farklı ve büyük bir öneme sahip" ifadelerine yer verdi.
"BUGÜN KARŞILAŞTIKLARIMIZIN TEMELİNDE 27 MAYIS VAR"
Yassıada ile ilgili olarak Başbakan Erdoğan, "11 yıl boyunca yaşadığımız bir çok sıkıntının bugün karşılaştığımız sorunun özellikle temelinde 27 Mayıs müdahalesi vardır. Yassıada süreci vardır. işte dün 52. yılını dolduran o insanlık dışı idamlar vardır. Şimdi Yassıada ile ilgili bir proje hazırlıyoruz. Proje hemen hemen bitti. Yassıada'nın adını da demokrasi ve özgürlükler adası koyduk. Bir grup da gidip adamıza el dokundurtmayız demiş. Yassıada bizimdir demiş. Sen kimsin ya? Neye dayanarak bizimdir diyorsun. Yassıada bu ülkede özgürlük ve demokrasiye karşı olanların değil. Yanında olanların adasıdır" dedi.
27 MAYIS METODLARI
CHP'yi yaşananlardan sorumlu tutarak sert bir dille eleştiren Başbakan Erdoğan,"12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Mayıs, tüm bunları pekiştirmek adına, onun gölgesini Türkiye üzerinde daha fazla tutmak adına yapılmış darbelerdir. Bunun devamını isteyen var mı? Şu anda var. Onun da kim ve kimler olduğunu biliyorsunuz. 27 Mayıs'ın nasıl geldiğini ülkeyi adeta nasıl bir silindir gibi ezip geçtiğini, Türkiye'ye nasıl ağır bedeller ödettiğini eğer hatırlamaz ve hatırlatmazsak özellikle bunları genç nesilere aktarmazsak aynı tuzaklara yeniden düşer. Aynı acıları yeniden yaşarız. Unutmayın her darbe, bizi en az 10 yıl geriye götürmüştür. 20 de diyebilirsiniz. En az 10 yıl. Toplamda 40 yıl demek. Bunu yapanlar bunun bedelini ödeyemezler. Onun için de millet, bunu yapanlar veya onun arkasında duranlara bu ülkede hiç tek başına iktidar verdi mi? Vermedi, vermiyor. Allah'ın iziniyle de vermeyecek. Sokakları yangın yerine çevirmek, üniversiteleri sokağa dökmek, huzuru bozmak gençleri birbirine düşürmek, 27 Mayıs öncesi bir metodtur. İşe yaramıştır. Sonrasında da malesef 12 Eylül'de de başarıyla sahneye konulmuştur. 27 Mayıs'ı devrimci darbe olarak tanımlayan, 27 Mayıs'a çanak tutan, alkışlayan hatta bayram olarak kutlayan Cumhuriyet Halk Partisi de bu tür sokak gösterilerinin içinde her zaman yer almış, her zaman tahrikçisi olmuştur. Bugün de yine yanındadır, arkasındadır, içindedir. Şu anda 27 Mayıs ruhunu yaşatmak sandığı ve milli iradeyi yok saymak için yazılan senaryoyu kurulan tuzağı da hamd olsun bozduk. Mart ayındaki seçimlerle artık sandığın tartışılmaz olduğunu, demokrasinin artık tartışılmaz olduğunu inşallah milli iradenin tam ve mutlak zaferini tüm Türkiye'ye müjdelemiş olacağız. Ama 6 buçuk ay çok çalışacağız. Kapı kapı dolaşacağız. Sıkıntı varsa demek ki bu görevleri yapmadık" diye konuştu.
"AZINLIĞIN ÇOĞUNLUĞA ZULÜM EDEMEYECEĞİNİ TÜRKİYE'YE İLAN EDECEĞİZ"
Başbakan Erdoğan, "Türkiye, manşetlerin, sokakların, elitlerin ve sermayenin değil sadece ve sadece milletin rota çizebileceğini mart ayında tekrar ilan edeceğiz. Buradan çıkar çıkmaz seferberlik ilan edeceğiz. ve 6 buçuk ay, gece gündüz demeden inşallah çalışmaya devam edeceğiz. Çoğunluğun azınlığa zulüm edemeyeceğini ifade eden bir iktidarız. Ama azınlığın da çoğunluğa hüküm etme, zulüm etme günlerinin artık geride kaldığını en güçlü şekilde Türkiye'ye ilan edeceğiz" dedi.
"HAKKARİ'DE BELEDİYENİN HİZMETİ YOK"
Hakkari'de, azınlığın çoğunluğa hüküm etmeye çalıştığını söyleyen Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: "Bu aralar bir moda haline geldi, köşe yazarları çıkıyor diyor ki çoğunluk ellerinde diye istedikleri gibi hüküm etmeye çalışıyorlar. Şu anda milletin verdiği yetki nedir? Ben sana Türkiye'yi idare etme yetkisi veriyorum. Yasa çıkaracaksak tüm partilerle, hizmet edeceksek de tüm Türkiye'ye hizmet götürüyoruz. Hakkari'ye hizmeti biz götürüyoruz. Hakkari'de belediyenin hizmeti felan yok. Havalimanı yapıyoruz. Havalimanı, yolları barajları yaptırtmıyorlar. Yaptırtmayan kim işte muhalefet. Biz hizmet götüreceğiz. Onlar hayır diyor. Kim kime burada hüküm etmeye çalışıyor. Azınlık çoğunluğa hüküm etmeye çalışıyor. Hakkari çerçevesinde ele alırsak o zaman da oranın çoğunluğu, oradaki azınlığa zulüm ediyor. Niye havaalanını, yolunu yaptırtmıyor. İki tane hastane yaptık. Hastanelerin çalışmasını engellemeye çalışıyorlar. Doktorlar tehdit altında. Bunu neyle izah edeceğiz. Her şey çok net ortada."
"DEMOKRASİ YARA ALMIŞ DEMEKETİR"
Demokratikleşmenin sınırının olmadığını belirten Başbakan Erdoğan, "Herkesin yaşam tarzının teminat altında olduğunu bir kez daha gösterdik, göstereceğiz. Ama özellikle de bu ülkede zulüme uğrayan varsa, yaşam tarzı noktasında benim baş örtülü bacılarım olmuştur. En büyük zulümü onlar görmüştür. Onların eğitim öğretim özgürlüğünü, kamusal alanda engelleyenler kimlerdi? Onlar bu ülkenin azınlığı mıydı?, Çoğunluğu muydu? Eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, bakanı eşini Çankaya'ya çıkartamıyorsa, Çankaya'ya götüremiyorsa, burada bir su kaçığı var demektir. Demokrasi burada yara almış demektir. Temel hak ve özgürlükler burada yara almış demektir. Şimdi böyle bir şey yok. Üniversite kapılarında baş örtülüleri çekilen öğrencilerimiz vardı. hüngür hüngür ağlıyorlardı. Ama biz baldıran zehiri içtik. Taşı böğrümüze bastık. İktidarda olmamıza rağmen, ülkemizde gerginlik olmasın diye hep sabrettik, sabrettik. Ama biz bugüne kadar başı açık bir kardeşimize niye böyle geziyorsun demedik. Hepsinin güvencesi biziz" ifadelerine yer verdi.
"İNÖNÜ ÇAPULCULARI DERDEST ETTİK DİYOR"
Gezi eylemlerine ve çapulcu yakıştırmasına ilişkin Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: "Taksim'deki olaylarda ben hani çapulcular dedim ya. Gücendiler. En sonunda arkadaşlara dedim ki bir çalışma yapın. Türk Dil Kurmun'da çapulcunun ne olduğunun yazdığı açık. Arkadaşlar kütüphaneleri karıştırdılar. Çok enterasan Dersim olaylarında o zamanın başbakanı sene 1937 İnönü'nün açıklamaları var. Çapulcuları derdest ettik diyor. Kim o ? Bir tarafdan öldürüyorlar, bir tarafdan da alıp götürüyorlar. Tan Gazetesi'nde yazıyor. Yani CHP'nin yarı resmi yayın organı. Vakti zamanı geldiğinde hepsini belgeleriyle göstereceğim. Bunu İnönü söylemiş onlar bilmiyor tabi. Kamu düzenini bozan kim bozuyorsa bunlar çapulcudur. Kaldı ki Dersim'de normal vatandaşa çapulcu demek suretiyle o insanlar öldürüldü. Ve CHP o günden bugüne özür dilemedi. Bugünki genel başkanları da hala özür dilemiyor Dersimli olduğu halde. Fakat ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak bizim bu işte taksiratımız olmadığı halde biz özür diledik."
BÜYÜKŞEHİR YASASI
Başbakan Erdoğan, "Yeni büyük şehir yasasının neler getirdiği zaten arkadaşlarımız tarafından sizlere anlatıldı. Vatandaşlara anlatarak teredütleri ortadan kadıracağız. CHP filan bunların altında ezilecekleri için, işlerine gelmediği için, hamd olsun bilmezler. Anayasa mahkemesi de kararını verdi. bundan sonra yapmamız gereken işin doğrusunu vatandaşa anlatmak. Yeniden aday olmayacak arkadaşlarımızla elbette birlikte olmaya, yol yürümeye devam edeceğiz. Onlara şimdiden teşekkür ediyorum" diye konuştu.
|