Türkiye-AB tamam mı devam mı? |
EGİAD Ege Genç İşadamları Derneği, Türkiye ile AB arasında ortaklık koşullarını belirleyen ve 12 Eylül 1963’de imzalanan Ankara Anlaşması’nın 50. Yıldönümünde, Türkiye –AB ilişkilerini, iş dünyasının da katılımıyla masaya yatırdı.Türkiye Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı toplantıda, AB ile ilişkilerde siyasi irade zayıflığının ortaya çıktığı belirtilerek, tam üyelik ile ilgili ilişkilerde “Tamam mı?” “Devam mı?” noktasına gelindiği uyarısı yapıldı. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu’nun konuşmacı olduğu “Ankara Antlaşması’nın 50. Yılında Türkiye-AB İlişkileri” başlıklı toplantıya, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canan Balkır, EGİAD iş dünyası, öğretim üyeleri ve konuyla ilgili uzman kadrolar katıldı. Açılış konuşmasını yapan Ege Genç İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Seda Kaya, EGİAD olarak Türkiye’nin AB serüveninin her aşamasını yakından takip ettiklerini belirterek, bu süreç boyunca Brüksel’de, Strasburg’da çeşitli ziyaretlerde bulunduklarını, AB’nin çeşitli organlarında sivil toplum kuruluşu olarak ekonomik ve politik karar mekanizmalarında lobi çalışmaları gerçekleştirdiklerine dikkat çekti. AB ile ilişkilerde siyasi irade zayıflığı Bütün bu çalışmaların amacının EGİAD olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği ile bütünleşme ve tam üyelik sürecine olan inançtan kaynaklandığını ifade eden Kaya, “Ancak, Türk toplumunda AB konusunda eski heyecanın, ilginin ve umudun kalmadığını üzülerek gözlemliyoruz. 50 yılı geride bırakan ilişkilerimiz zaman zaman umutların yeşerdiği, zaman zaman soğuk rüzgarların estiği dönemlerle doludur. Avrupa’nın ideallerini ve değerlerini benimsemeyi, çağdaş demokrasilerle bütünleşmeyi hedef alan Türkiye iyi niyetli adımlar attıkça karşısında kendisine çeşitli engeller çıkaran, çifte standartlar uygulayan bir anlayış bulmuştur. Son yıllarda AB ile ilişkilerde bir siyasi irade zayıflığı olduğunu kabul etmek gerekir. Müzakere fasıllarının bir türlü açılamaması, istenilen ölçüde hızlı mesafe alınamaması, Türkiye’nin karşılaştığı haksız vetolar, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin başkanlık döneminde ilişkilerin neredeyse donması kabul edilemez gerçeklerdir. Müzakerelere Türkiye ile birlikte başlayan Hırvatistan üç ay önce 28. Üye olarak tam üyelik hakkına kavuşurken Türkiye’nin kısır döngü içinde belirsiz bir geleceğe sürüklenmesi çok acıdır” dedi.
Türkiye 50 Yıldır Bekleme Odasında Türkiye’nin 50 yıldır bekleme odasında tutulduğunu vurgulayan EGİAD Başkanı Seda Kaya, bu olumsuz süreçten ötürü, toplumun birçok kesiminde ciddi kaygıların, ön yargıların, üyelik karşıtı görüşlerin, komplo teorilerinin hakim olduğunu belirterek, “Hatta bu umutsuzluk Başmüzakerecimiz Sayın Egemen Bağış’a da yansımış olmalı ki tam üyeliğin olamayabileceğini telaffuz edebilmiştir. Doğrusu siyasi irade ve kararlılık koyması gereken bir makamda olanların gerçekçi olmak adına bile siyaseten bu tür söylemleri dile getirmemesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu ise, Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kuruluşundan bu yana Türk hükümetinin bu sürece büyük bir ilgi gösterdiğini belirterek, Türkiye’nin Temmuz 1959’da ortaklık için başvurduğunu, 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması’nın sadece ekonomik bir anlaşma olmakla kalmayıp, tam üyeliği hedefleyen bir katılım öncesi anlaşma olduğunu ve Türkiye’yi Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası haline getirdiğini söyledi. Kabaalioğlu, 1 Ocak 1996 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Gümrük Birliği'nin de tam üyeliğe hazırlık aşaması olarak değerlendirildiğini vurgulayarak, Türkiye’nin Gümrük Birliği sürecinde AB’den herhangi bir mali destek görmediğinin de altını çizdi. Vize Uygulaması Kabaalioğlu, Gümrük Birliği'nde eşit rekabet şartlarının mevcut olmadığını ortaya koyarken, Türkiye’nin AB bütçesinden ve yapısal fonlardan yararlanamamasına da değindi. Vize uygulamasının, hizmet sunumu ile ilgili olarak kişilerin serbest dolaşımı önünde engel oluşturduğuna da vurgu yapan Kabaalioğlu, Avrupa Adalet Divanı kararlarına aykırı olarak Türk vatandaşlarına vize uygulamasına devam edildiğini söyledi. Vize prosedürlerinin gayri insani süreçler içermesini, iş adamlarının ticari sırlarını dahi ihlal eden banka hesaplarının incelenmesini, tapu kayıtları gibi belgelerin istenmesini eleştiren Kabaalioğlu, “İşadamları mallarını AB’ye gönderebilirken, kendilerinin AB’ye girmesinde vize engeli ile karşı karşıya olmaları garip. Gümrük Birliği'ne tabi olan malların taşınmasında sınırlamalar olmakta. Türkiye’nin müzakere sürecindeki belirsizlik ve süreci engelleme çabaları Türkiye’de hayal kırıklığı yaratmakta. Türkiye’nin bu aşamadan sonra AB’den çeşitli nedenlerle dışlanması halinde, Türkiye de AB ile işbirliği içinde olmak konusunda isteksiz olacaktır” dedi. |