Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) Türkiye’nin 81 iline yönelik hazırladığı yeni raporda İzmir ekonomik gücünü bir kez daha ortaya koydu.
Raporda, 60 milyar doları aşan ekonomik büyüklüğü ile Türkiye’nin en gelişmiş üçüncü ili olan İzmir’in geleceğine katkı sağlayacak yeni stratejiler belirlendi. Ancak tüm Türkiye’nin tehlikeli atık miktarının yüzde 25’ine sahip kentte çevre kirliğinde gelinen son nokta ürküttü.
İZMİR BACASIZ SANAYİYE YÖNELMELİ
TÜRKONFED tarafından ilki geçen yıl hazırlanan “Orta Gelir Tuzağı’ndan Çıkış: Hangi Türkiye” raporunun bölgesel kalkınmayı konu alan ikinci cildi tamamlandı. Yaşar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erinç Yeldan’ın moderatörlüğünde hazırlanan rapora göre geçtiğimiz yıl Ege Bölgesi’nin ‘orta gelir tuzağı olmayan’ tek kenti konumuna geçen İzmir yeni raporda tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin pek çok farklı dalında üretim yapma kabiliyetine sahip bir il olarak tanımlandı. Ancak İzmir’in konum avantajı ve sanayinin çevre kirliliğine neden olması gibi etkenlerle yeni stratejik tercihler geliştirmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Erinç Yeldan, “ İzmir’in sanayiden elde ettiği gelir yüksek katma değere sahip olmadığı gibi yüksek oranda çevre kirliliğine neden olmaktadır. Bunun yanı sıra İzmir’in konum avantajını da göz önüne alırsak, kentin başta turizm olmak üzere lojistik ve ticarete odaklanması uygun bir strateji olacaktır.”
HEM DOĞAYA HEM EKONOMİYE KATKI
İzmir’de son yıllarda gastronomi turizmi, ekolojik turizm gibi yenilikçi turizm, lojistik, yaratıcı endüstriler, tıbbi aletler gibi sektörlerin ön plana çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Yeldan kent ekonomisinin yapısal bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu söyledi. Yeldan, “2002 yılında 2,7 milyar dolar ihracat yapan İzmir, 2012 yılında 8,7 milyar dolar ihracat yapan bir şehir haline geldi. Ancak yapılan analizler İzmir ihracatında ülke çeşitliğinin artmakta olduğunu göstermekte iken sektörel çeşitliliğin kısıtlı olması ve orta-ileri ve ileri teknoloji sınıfında ihracat gerçekleştirilememesi dikkat çekici. Yapılan araştırmalar İzmir’in tarım, imalat sanayi, turizm, yenilenebilir enerji ve lojistik sektörlerinde daha rekabetçi olabileceğini gösteriyor. İzmir’in önemli bir ticaret merkezi ve önde gelen bir turizm merkezi olması nedeniyle çevre dostu bir kalkınma modeli İzmir için daha uygun olacaktır. Kimya sanayi, motorlu kara taşıtı üretimi gibi çevre kirliliğine neden olabilecek sektörler yerine yüksek katma değer üretecek hizmet sektörü odaklı bir kalkınma anlayışının gelişmesi gerekmekte” uyarısında bulundu.
Araştırmada İzmir’in ihracat rakamları ve teknoloji faaliyet oranlarına ilişkin tespitler şöyle:
-İzmir’in en fazla ihracat gerçekleştirdiği ülkeler; yüzde 12,5 oranla Almanya, yüzde 6,2 oranla İngiltere ve yüzde 5,2 oranla İspanya. -İhracatın sektörel olarak dağılımı incelendiğinde en yüksek yüzde 12,6 ile giyim eşyası, en düşük ise yüzde 8,1 ile makine teçhizat imalatı gerçekleşmekte -Kentte teknoloji alanlarında faaliyet gösteren firmaların oranları; düşük teknoloji yüzde 50, orta-düşük teknoloji yüzde 30, orta-ileri teknoloji yüzde 18 civarında. -Çalışan sayısı bakımından istihdamın yüzde 41 gibi bir oranla düşük teknoloji sektörde yoğunlaştığı görülmekte. -İzmir, antrepo (gümrük binalarına yakın bir tür depo) sayısı açısından Türkiye’deki tüm iller arasında İstanbul ve Kocaeli’nden sonra 3’üncü sırada bulunmakta. İzmir’in ilçelerinin avantajlı ve dezavantajlı yönlerinin de değerlendirmeye alındığı araştırmada şu detaylara yer verildi:
ALİAĞA HAVA KİRLİLİĞİNDE, ÇEŞME TURİZMDE LİDER
-5 demir çelik tesisi, 2 petrokimya tesisi ve 1 gemi söküm bölgesine sahip Aliağa’da üretilen tehlikeli atık miktarı tüm Türkiye’deki tehlikeli atık miktarının yüzde 25‘ini oluşturmakta. Dolayısıyla İzmir, ülkede en fazla endüstriyel ve tehlikeli atık üreten kent konumunda. -Karşıyaka ilçesinde tıbbi aletler ve hassas optik aletler sektörünün sanayi istihdamı yoğun. Gıda ürünleri ve içecek imalatı sektöründe de ilçenin kümelenme potansiyeli yüksek. -Buca ilçesinde mobilya, giyim eşyası ile motorlu kara taşıtları imalatı sektöründe yoğunlaşma bulunmakta. -Çeşme, Dikili, Urla ve Foça ilçeleri turizm sektörüyle ön plana çıkmakta. Foça’da mevcut sanayi alanlarının ilçe dışına çıkarılması durumunda ilçenin turizm potansiyeli daha iyi değerlendirilecektir. -Konak’ta düzensiz ve izinsiz konut alanları önemli bir sorun teşkil etmekte. Bu amaçla kentsel dönüşüm çalışmaları yapılmakta. -Bornova ilçesinde fabrikasyon metal ürünleri, tıbbi aletler ve hassas optik aletler, gıda ürünleri ve içecek imalatı, giyim eşyası ve kürk imalatı, kimyasal madde ve ürünlerin imalatı, genel makine ve teçhizat imalatı sektöründe yoğunlaşma artmakta. -Aliağa, Bergama, Çeşme, Dikili, Foça, Karaburun, Seferihisar ve Urla rüzgar enerjisi potansiyeli açısından oldukça iyi durumda. İzmir’de rüzgar enerjisine ilişkin altyapı yatırım alanları arasında Bergama, Dikili, Aliağa, Çeşme ve Karaburun ile birlikte Urla öne çıkmakta.
ORTA GELİR TUZAĞI NEDİR Orta Gelir Tuzağı, iktisatçılar tarafından kişi başına düşen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) bakımından 17 bin ABD dolarına tekabül eden orta gelir seviyesine gelmiş ülkelerin veya bölgelerin belirli bir gelir bandında sıkışıp kalma, bir diğer deyişle üst gelir seviyesine geçememe durumu olarak tanımlanıyor. Buna göre Türkiye’de ‘orta-gelir tuzağı riski olmayan’ 14 şehir arasında yer alan İzmir’de de kişi başına düşen gelirin giderek 17 bin doların üstünde seyretmesi bekleniyor.
|