Derviş: Bizi Özelleştirmeye Zorladılar! |
Eski Devleti Bakanı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı (2005-2009) Kemal Derviş, Yaşar Üniversitesi’nin konuğu oldu. “Ekonomik Büyüme Konusunda Yeni Teorik ve Uygulamaya Dönük Tartışmalar” konulu konferansa katılan Kemal Derviş konuşmasına başlarken Soma faciasında hayatını kaybedenleri andı. Bir toplumun mutluluğunun yalnızca kalkınmaya bağlı olmadığını ifade eden Derviş, “Büyüme ve kalkınmayı kişi başına düşen gelir olarak düşünürüz. Ama bir toplumun topluluğu pek çok şeye bağlıdır, özgürlük gibi. Milli gelirimiz ne olursa olsun, kalkınma konusunda daha çok yol kat etmek gerektiğini düşünüyorum” dedi. KRİZDE ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞIYDIM 2001 yılında Ekonomiden Sorumlu Bakan olduğu tarihte IMF ve G7 ülkelerinden destek almak üzere yola çıktığını belirten Kemal Derviş, dönemin ABD Hazine Bakanı ile yaşadığı diyaloğu ilk kez paylaştı. Özelleştirmeye ılımlı bir perspektiften baktığını belirten Derviş, şunları anlattı: “İlk kez bakan olduktan sonra IMF ve G7 ülkelerinden destek almak için yola çıktım. Berlin ve Fransa’da çok destek gördüm. Daha sonra ABD’ye geldim ve Başkan Bush’un Hazine Bakanı beni çok soğuk karşıladı. Bana, ‘Yine Türkiye olarak para mı istiyorsunuz, 6 ayda bir para istiyorsunuz’ demişti. Ben de ‘Bizim vaziyetimiz kötü sizden para istemiyoruz ama IMF’nin kredilerine ihtiyacımız var’ dedim. Bu konular için müzakere etmeye geldik dedi. Kendisi ‘krediye hiç gerek yok’ dedi. Eğer bilmiyorsanız ‘özelleştirme konusunda size yardımcı olayım’ dedi.
DEVLET MALINI SATMAM Derviş, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Ama özelleştirirken satacaksınız, piyasa ne verirse o fiyata satacaksınız. Biz bu kadar ucuza satmayız diye bir tutum içine girerseniz o zaman hiçbir şeyi başaramazsınız. Ben de ‘siz öyle düşünebilirsiniz ama ben böyle düşünmüyorum’ dedim. Şu andaki kriz anındaki müthiş düşmüş devlet malını kimseye satmam dedi. Ancak Türkiye’deki piyasalara güven döndüğünde, Türkiye’ye iyi teknoloji, iyi bilgi ve yönetim getiren yabancı sermayeye geldiğinde kabul ederiz demiştim. 1 yıl sonra ise bizim programımız uygulanmış ve kısmen başarılı olunca sayın bakan ‘ben galiba haksızmışım’ demişti. Ben özelleştirmeye ılımlı bir perspektiften bakıyorum. Özel sektöre Türkiye’de de elbette şiddetle ihtiyaç var.” CARİ AÇIK VERMEDEN BÜYÜYEMİYORUZ Türkiye’nin gerekli büyümeyi bir türlü gerçekleştiremediğine değinen Derviş, “Ülkemiz, gerekli büyümeyi bir türlü gerçekleştiremedi. Büyüme oranlarına baktığımız zaman Türkiye’nin, Doğu Asya’nın zaman oldukça gerisinde kaldığın görüyoruz. İlk etken iç tasarruf oranının düşük olması. Özlediğimiz refah seviyesine ulaşmak ve istihdam sorununa köklü bir çözüm bulmak için yüzde 6 ile 7 arasında sürdürülebilir büyüme hedefini tutturmamız gerekiyor. Ama tasarruf ve makro ekonomi eksikliğinden dolayı bir türlü büyüyemiyoruz. Türkiye, cari açık vermeden büyüyemiyor” dedi. TASARRUF ARTMALI Türkiye’de tasarrufun 14’lerden yüzde 20’lere çıkması gerektiğinin altını çizen Derviş şöyle devam etti: “Aslında garip bir durum karşısındayız. Çok dinamik, çok çare üreten ve çok büyüme potansiyeli olan bir toplumuz aslında. Fakat nedense tasarruf edemeyen tasarruf edemeyince de aşırı dış sermayeye bağlı bir ülkeyiz. Eskiden cari açık yüksekse krizle büyümeyi indirirdik. Şimdi bilinçli indiriyoruz. Ancak esas sorunu halledemiyoruz. Çünkü büyümeyi indirerek cari açığı düzeltmek mümkün değil.” TEKNOLOJİ KITLIĞIN ÜSTESİNDEN GELİR Her ülke için kriz reçetesinin farklı olacağını belirten Derviş Türkiye’de ve dünyadaki tarım politikasını da değerlendirdi. Derviş şunları söyledi: “Tarım öyle bir şey ki 150 yıl önce bile en gelişmiş ülkelerde nüfusun ancak yüzde 70’i tarım ile ilgilenirdi.. Bugün ABD’de nüfusunun ancak yüzde 3’ü tarımla geçiniyor hem de dünyaya ihracat gerçekleştiriyor. Dolayısıyla teknolojinin bu konuda çok şey elde edebileceğini düşünüyorum. Su, belki topraktan daha kıt bir kaynak ve hiç kuşkusuz dikkatli ve iyi kullanmak gerek. Su elde etmek konusunda önümüzdeki dönemlerde ciddi sorunlar var. Deniz suyundan içme suyu elde etme teknolojisi ilerlerlerse şu anda düşünemeyeceğimiz bir ölçüde yeni bir kaynağa ulaşabiliriz. Yani tarım ve su kıtlığı konusunda kötümser değilim. Teknolojinin bu konuda her şeyi çözebileceğine inanıyorum.” Bakanlık yaptığı dönemde alınan kararların halen Türk ekonomisinde uygulandığını da belirten Derviş, “Sürekli kamu açığı veren bir yapıdan sıkı bir maliye politikasına geçerek Türkiye’nin kamu borcu yüzde 85’lerden yüzde 30’lara indirdik. Enflasyon ise yüzde 40’lardan yüzde 10’lara kadar indi. Bence bu başarılı oldu ve devam etmesi de gerekti. Şu an halen bu politika uygulanıyor” dedi. |