Başbakanlığı bırakırım... |
Başbakan Erdoğan, “Suriye kaynaklı saldırıları, Türkiye’nin Suriye politikasına bir tepki olarak görmek ve göstermek sadece sorumsuzluktur” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul Kadın Kolları Başkanlığı tarafından Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen “Analar Ağlamasın” temalı Anneler Günü programına katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki bombalı saldırılara değindi. Başbakan Erdoğan, “Maalesef bugün bir Anneler Günü’nü daha burukluk içerisinde idrak ediyoruz. Dün Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde belediye ve PTT binalarının önünde iki bomba yüklü aracın patlaması sonucu 46 kardeşimizi kaybettik. 19’u ağır olmak üzere 55 kardeşimiz de halen hastanede tedavi altında. Hayatını kaybeden kardeşlerime Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. İlk andan itibaren gerek Başbakan Yardımcım, Adalet Bakanım, İçişleri Bakanım, Sağlık Bakanım, milletvekili arkadaşlarımla beraber orada bulundular. Sürekli irtibat halinde olduk. Bütün imkanlarımızla sağlık ekiplerimizle, Kızılayımızla, güvenlik ve istihbarat ekiplerimizle bölgedeki çalışmaları yoğunlaştırdık. Sağlık Bakanlığının tüm birimleri teyakkuza geçti. Güvenlik ve istihbarat birimlerimiz, hadisenin aydınlatılması için çalışmalarını anında başlattı. İçişleri ve Adalet Bakanlıklarımız hem ihtiyaçların karşılanması hem de hadisenin aydınlatılması için olan anından itibaren çalışıyorlar. Biz de olayı haber aldıktan itibaren gelişmeleri izliyoruz. Çalışmaları koordine ettik” diye konuştu.
EBRU GÜNDEŞ’E TEŞEKKÜR ETTİ
Tekirdağ programını iptal ettiğini belirten Erdoğan, “Anneler Günü vesilesi ile düzenlenen bu programı da sadece anma programı olarak gerçekleştirmek istedik” dedi. Ebru Gündeş’in program kapsamındaki konserini Reyhanlı’daki saldırı sebebiyle iptal ettiğini belirten Başbakan, “Ben huzurlarınızda Ebru Gündeş hanımefendiye gösterdiği bu anlayış nedeniyle şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
“ADETA TÜRKİYE’NİN SABRI TEST EDİLİYOR”
“Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yakınlarını kaybeden annelerin acısını, en az onlar kadar yüreğimizde hissediyor, acılarını paylaşıyoruz” diye devam eden Başbakan Erdoğan, şu ifadeleri kaydetti:
“Milletçe gerçekten büyük bir hüznün içindeyiz. Allah’ın izni ile dirayetle sabır ile soğuk kanlılıkla, birlik ve beraberlikle tek yürek olarak bu acıyı aşacak, böyle acıların yaşanmasının da önüne geçeceğiz. Gerek Reyhanlı saldırıları, gerek Suriye meselesi konusunda burada bazı hususları paylaşmak arzusundayım. Bizi, Türkiye’ye Suriye’deki kanlı bataklığın içine çekme yönündeki her provokasyon, her tahrik eylemi karşısında son derece dikkatli, hassas ve son derece soğuk kanlı olmak zorundayız. Büyük devlet; hadiseler karşısında soğuk kanlılığını muhafaza edebilen, aklı selim ile düşünebilen devlettir. Suriye’de bu kanlı sürecin başladığı andan itibaren uçak hadisesi ile sınır ilkelerimize yönelik ihlallerle, Cilvegözü Sınır Kapısı saldırısı ile Türkiye’nin sabrı, soğukkanlılığı adeta test ediliyor. Türkiye bu tür provokasyonlarla adeta kirli bir senaryonun içinde çekilmek isteniyor. Özellikle Hatay’da bir takım hassasiyetleri tahrik ederek kaos oluşturmak isteniyor. Bu tür girişimler karşısında serin kanlı olduk, bundan sonra da soğukkanlılığımızı muhafaza edeceğiz. Soğukkanlılığımızı yitirerek, bizi çekmek istedikleri tuzağa düşmeyeceğiz. Suriye’deki mesele AK Parti’nin meselesi değil, Türkiye’nin meselesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin meselesidir. Düşürülen uçak; AK Partinin uçağı değil, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin uçağıdır. Şehit edilen memurlar; AK Partinin memurları değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin polisleri, memurlarıdır. Askerlerimiz; TSK’nın askerleridir, bu milletin askerleridir. Alçakça katledilen masum insanlar; AK Parti teşkilatının mensupları değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır.”
MUHALEFETE “FIRSATÇILIK” SUÇLAMASI
Muhalefeti eleştiren Erdoğan, “Bu tür hadiselerin ardından adeta suçluyu korurcasına, adeta suçlunun üzerini örtercesine hükümeti, AK Parti dış politikasını hedef almak tam anlamıyla fırsatçılıktır, Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürmektir. Bugün bir olmak zorundayız. Bugün beraber olmak zorundayız. Bugün 76 milyon acıyı paylaşmak, saldırılara birlikte göğüs germek, tüm dünyaya birlik fotoğrafı sunmak zorundayız. Bugün ‘ben demiştim’ diye ortalıkta böbürlenme günü değildir, içeriden suçu arama günü değildir. Saldırı olduğu andan itibaren daha yaralar sarılmadan saldırganları unutturup meseleyi siyasi bir çıkar meselesine dönüştürme günü hiç değildir. Bir milletin acısın siyasi bir rant meselsi haline getirmek en hafif tabiri ile ahlaksızlıktır” dedi.
“SALDIRILARIN AMACI FİTNE SOKMAK”
Saldırıların amacının milletin içine nifak ve fitne sokmak olduğunu söyleyen Başbakan, “Bu saldırıların amacı en başta milletimin fertleri arasında nifak oluşturmak, fitne sokmak, soru işaretleri oluşturmaktır. Buna izin vermeyeceğiz. Terörün de Türkiye düşmanlarının da Türkiye’nin birlik fotoğrafını kirletmelerine müsaade etmeyeceğiz. Hassasiyetlerin kaşınmasına, farklılıkları bir husumete çevrilmesine göz yummayacağız. Herkes ama herkes soğukkanlı olmak, aklı selim ile hareket etmek zorundadır. Birilerinin Şam’daki canilerle, gayri meşru yönetimle gönül bağı olabilir. Birilerinin eli kanlı terör örgütleri ile muhabbeti olabilir. Birilerinin bir mezhep çatışmasına ellerinde körükle gitme niyeti de olabilir ama biz buna izin vermeyeceğiz” ifadelerini kaydetti.
76 MİLYONA ÇAĞRI
Tüm Türkiye’ye seslendiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Buradan Hatay ve Reyhanlı’daki kardeşlerime, 76 milyon vatandaşıma sesleniyorum; lütfen tahriklere karşı dikkatli olun. Lütfen aramıza nifak sokmaya, bizi birbirimize düşürmeye çalışanlara karşı uyanık olun. Kışkırtıcı, ayrımcı, fırsatçı tavırlara lütfen prim vermeyin. Benim Reyhanlı’daki kardeşlerim, bu Anneler Günü’nü hüzün içinde kutladı. Birileri de ‘bu cenaze merasimlerini geciktiremez misiniz’ diye haberler gönderdi. Onlar bu oyuna gelmediler, çünkü onlar şov peşindeydiler. Geciktirmediler ve insani ve İslami görevlerini birlikte yaptılar. Biz bu saldırganları, bu Türkiye düşmanlarını sevindirmeyeceğiz. Türkiye üzerine kirli hesapları olan bu alçakları asla sevindirmeyeceğiz. Bunların Türkiye içindeki ellerini ovuşturarak fırsat kollayan uzantılarını da sevindirmeyerek, onlara da fırsat tanımayacağız. Düşmana inat, birbirimize daha fazla kenetlenecek bir olacak, diri olacağız. Suriye kaynaklı saldırıları, Türkiye’nin Suriye politikasına bir tepki olarak görmek ve göstermek sadece sorumsuzluktur. Şunu herkes bilsin ki Türkiye, en başından beri yanı başındaki bu insanlık dışı hadiselere sessiz kalsaydı bile bu tahrikler yapılacak, Türkiye’yi tuzağa çekmek yönünde bu saldırılar yine gerçekleşecekti. Bu saldırılar; Suriye politikamıza yönelik saldırılar değil, bölgede güçlenen, gücünü hissettiren, büyüyen bir Türkiye’ye yönelik saldırılardır” dedi.
Başbakan Erdoğan, Suriye’de yaşanan bebek ölümlerine dikkat çekerek, “O bebeklerin, o çocukların içler acısı manzarası karşısında susmaktansa, ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı kimliğini şu kürsüye bırakır, çeker giderim” dedi.
Bombalı saldırıların Türkiye’nin güçlenmesine ve büyümesine yönelik olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bu saldırılar ateş içindeki bir ülkenin bu ateşe Türkiye’yi de çekmeye aday saldılar. Bu saldırılar kanlı Baas rejiminin işbirlikçilerine fırsat verme saldırılarıdır. Bu saldırılar, Türkiye’deki eli kanlı terör örgütlerine tam ikmal yapma niyetli saldırılardır. Bu saldılar başta Hatay olmak üzere barış içinde huzur içinde bir arada yaşayanları tahrik etme niyetli saldırılardır. Bu saldırılar terör meselesini çözen, kardeşliğini pekiştiren, annelerin gözyaşlarını dindiren bir Türkiye’ye yönelik saldırılardır. Türkiye Suriye’deki trajediye sessiz de kalsa bu tuzaklar kurulacak, Türkiye yine hedef alınacaktı. Büyük bir pişkinlik içinde tam bir fırsatçılık içinde bu saldırıların ardından Türkiye’nin Suriye politikasını eleştirenler, cahillik içindedir” dedi.
Anneler gününde yakın zamanda Suriye’nin Banyas şehrinde yaşanan ölümleri hatırlatan Erdoğan, “Eşimle o akşam ekran başında görüntüleri izliyorduk. O şehit edilmiş yavruların annelerin kucağındaki haline bakarak biz de ağlıyorduk. Bu dayanılır bir şey değildi. Bu aktörlere sahip çıkanlar, bunu insanlığa, Türk milletine anlatamazlar. Buradan anneler gününde en çok annelere vicdanlara sesleniyorum. Yakın zamanda Banyas’ta tarihin en acımasız katliamlarından biri gerçekleşti bine yakın insan katledildi. Fotoğraflarla tüm dünyaya yayılan o görüntüleri tarif etmek mümkün değil. Bir ördeğin katran içinde çırpınarak ölümüne dünya feryat ederken bu yavruların öldürülmesi karışsında nasıl sessiz durur diye feryat ediyorum. Çocuğuna sarılmış anneler var. Yan yana 2 bebek 1 yaşında bile değiller. Minicik bedeninin bir kısmı yanmış öylece yatıyorlar. O bebeklerin görüntüsü ömrümün geri kalanında benim gözlerimden gitmeyecek. Eğer ben minicik cansız bedenler için sesimi yükseltmeyeceksem olmaz olsun böyle siyaset. Olmaz olsun öyle bir dış politika. O bebeklerin, o çocukların içler acısı manzarası karşısında susmaktansa ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı kimliğimi şu kürsüye bırakır çeker giderim” diye konuştu.
"O ÇOCUKLARI GÖRMEZDEN Mİ GELELİM"
Hükümetin Suriye politikası konusunda eleştirildiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ne yapalım, o çocukları görmezden mi gelelim. Evini barkını terk eden, yurdunu toprağını terk eden, çaresizlik içinde kapınızı çalan Suriyelilerin yüzünü kapıyı mı kapatalım. Gidip Şam’da bebek katilleri ile fotoğraf mı çektirelim. ‘Bize ne Suriye’den’ diyenlere sesleniyorum. Çocuklarınızın, annelerinizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Bu millet tarihi boyunca masumlar ölürken ‘bize ne’ diyen millet olmamıştır. Bizim ecdadımız yeri gelmiş 1 kişi için Hint yarımadasına donanma göndermiştir. Biz öyle bir ecdadın torunlarıyız. Yeri gelmiş mağdur manzum Açe’ye buradan donanma göndermiştir.
Bu millet Endülüs’ün acısını yüreğinde hissetmiştir. Kovulan 500 bin Yahudi’ye kapılarını açmıştır. Osmanlı böyle bir milletti biz de onların torunlarıyız. Çünkü adaletinin gereği buydu. İnsanlık anlayışının gereği buydu. Bu millet acıyı hiçbir zaman unutmadı. Benim yemenden Viyana’ya kadar, Japonya’ya kadar her yerde şehitliklerimiz var. Hep oralara gittiğimizde bu şehitliklerimizi ziyaret ediyoruz. Suriye’ye yüzümü dönersem şehitlerimin yüzüne bakamam. Yarın mahşer gününde Rabbim soracak ‘o bebekleri gördün de ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ne yaptın’ diyecek. Ne diyeceğim siyaset mi yaptım, srateji mi, konjektür mü diyeceğim. Benim ümmeti olmaktan gurur duyduğum peygamberim ‘bir elime ayı verseler bir ayıma güneşi, yine de bu davadan vazgeçmem’ derken ben dengeler adına susmayı mı tercih edeceğim.”
Büyük devletlerin kendilerine yapılanların cezasını zamanı geldiğinde misli ile verdiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Hiç kimsenin endişesi olmasın. Reyhanlı’da şehit edilen kardeşimin de kanı asla yerde kalmayacaktır. Bize kurulan tuzağa düşmeyecek, çekmek istedikleri bataklığa düşmeyeceğiz. Bunları da yapanlarını yanına bırakmayacağız. Biz milletçe bu saldırganlara istediklerini vermeyeceğiz. Sorumsuz siyasetçiler gibi, fırsatçı genel başkanlar gibi olmayacağız. Terörün, saldırıların arkasına saklanıp, sorumsuz açıklamalar yapanlardan olmayacağız. Allah’ın izni ile bu acıyı aşacak, büyük devlet refleksi ile hareket edecek geleceğe büyük adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz”
Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda annelerden de çözüm sürecine destek ve dualarını istedi.
EBRU GÜNDEŞ’E TEŞEKKÜR ETTİ Tekirdağ programını iptal ettiğini belirten Erdoğan, “Anneler Günü vesilesi ile düzenlenen bu programı da sadece anma programı olarak gerçekleştirmek istedik” dedi. Ebru Gündeş’in program kapsamındaki konserini Reyhanlı’daki saldırı sebebiyle iptal ettiğini belirten Başbakan, “Ben huzurlarınızda Ebru Gündeş hanımefendiye gösterdiği bu anlayış nedeniyle şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu. “ADETA TÜRKİYE’NİN SABRI TEST EDİLİYOR” “Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yakınlarını kaybeden annelerin acısını, en az onlar kadar yüreğimizde hissediyor, acılarını paylaşıyoruz” diye devam eden Başbakan Erdoğan, şu ifadeleri kaydetti: “Milletçe gerçekten büyük bir hüznün içindeyiz. Allah’ın izni ile dirayetle sabır ile soğuk kanlılıkla, birlik ve beraberlikle tek yürek olarak bu acıyı aşacak, böyle acıların yaşanmasının da önüne geçeceğiz. Gerek Reyhanlı saldırıları, gerek Suriye meselesi konusunda burada bazı hususları paylaşmak arzusundayım. Bizi, Türkiye’ye Suriye’deki kanlı bataklığın içine çekme yönündeki her provokasyon, her tahrik eylemi karşısında son derece dikkatli, hassas ve son derece soğuk kanlı olmak zorundayız. Büyük devlet; hadiseler karşısında soğuk kanlılığını muhafaza edebilen, aklı selim ile düşünebilen devlettir. Suriye’de bu kanlı sürecin başladığı andan itibaren uçak hadisesi ile sınır ilkelerimize yönelik ihlallerle, Cilvegözü Sınır Kapısı saldırısı ile Türkiye’nin sabrı, soğukkanlılığı adeta test ediliyor. Türkiye bu tür provokasyonlarla adeta kirli bir senaryonun içinde çekilmek isteniyor. Özellikle Hatay’da bir takım hassasiyetleri tahrik ederek kaos oluşturmak isteniyor. Bu tür girişimler karşısında serin kanlı olduk, bundan sonra da soğukkanlılığımızı muhafaza edeceğiz. Soğukkanlılığımızı yitirerek, bizi çekmek istedikleri tuzağa düşmeyeceğiz. Suriye’deki mesele AK Parti’nin meselesi değil, Türkiye’nin meselesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin meselesidir. Düşürülen uçak; AK Partinin uçağı değil, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin uçağıdır. Şehit edilen memurlar; AK Partinin memurları değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin polisleri, memurlarıdır. Askerlerimiz; TSK’nın askerleridir, bu milletin askerleridir. Alçakça katledilen masum insanlar; AK Parti teşkilatının mensupları değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır.” MUHALEFETE “FIRSATÇILIK” SUÇLAMASI Muhalefeti eleştiren Erdoğan, “Bu tür hadiselerin ardından adeta suçluyu korurcasına, adeta suçlunun üzerini örtercesine hükümeti, AK Parti dış politikasını hedef almak tam anlamıyla fırsatçılıktır, Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürmektir. Bugün bir olmak zorundayız. Bugün beraber olmak zorundayız. Bugün 76 milyon acıyı paylaşmak, saldırılara birlikte göğüs germek, tüm dünyaya birlik fotoğrafı sunmak zorundayız. Bugün ‘ben demiştim’ diye ortalıkta böbürlenme günü değildir, içeriden suçu arama günü değildir. Saldırı olduğu andan itibaren daha yaralar sarılmadan saldırganları unutturup meseleyi siyasi bir çıkar meselesine dönüştürme günü hiç değildir. Bir milletin acısın siyasi bir rant meselsi haline getirmek en hafif tabiri ile ahlaksızlıktır” dedi. “SALDIRILARIN AMACI FİTNE SOKMAK” Saldırıların amacının milletin içine nifak ve fitne sokmak olduğunu söyleyen Başbakan, “Bu saldırıların amacı en başta milletimin fertleri arasında nifak oluşturmak, fitne sokmak, soru işaretleri oluşturmaktır. Buna izin vermeyeceğiz. Terörün de Türkiye düşmanlarının da Türkiye’nin birlik fotoğrafını kirletmelerine müsaade etmeyeceğiz. Hassasiyetlerin kaşınmasına, farklılıkları bir husumete çevrilmesine göz yummayacağız. Herkes ama herkes soğukkanlı olmak, aklı selim ile hareket etmek zorundadır. Birilerinin Şam’daki canilerle, gayri meşru yönetimle gönül bağı olabilir. Birilerinin eli kanlı terör örgütleri ile muhabbeti olabilir. Birilerinin bir mezhep çatışmasına ellerinde körükle gitme niyeti de olabilir ama biz buna izin vermeyeceğiz” ifadelerini kaydetti. 76 MİLYONA ÇAĞRI Tüm Türkiye’ye seslendiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Buradan Hatay ve Reyhanlı’daki kardeşlerime, 76 milyon vatandaşıma sesleniyorum; lütfen tahriklere karşı dikkatli olun. Lütfen aramıza nifak sokmaya, bizi birbirimize düşürmeye çalışanlara karşı uyanık olun. Kışkırtıcı, ayrımcı, fırsatçı tavırlara lütfen prim vermeyin. Benim Reyhanlı’daki kardeşlerim, bu Anneler Günü’nü hüzün içinde kutladı. Birileri de ‘bu cenaze merasimlerini geciktiremez misiniz’ diye haberler gönderdi. Onlar bu oyuna gelmediler, çünkü onlar şov peşindeydiler. Geciktirmediler ve insani ve İslami görevlerini birlikte yaptılar. Biz bu saldırganları, bu Türkiye düşmanlarını sevindirmeyeceğiz. Türkiye üzerine kirli hesapları olan bu alçakları asla sevindirmeyeceğiz. Bunların Türkiye içindeki ellerini ovuşturarak fırsat kollayan uzantılarını da sevindirmeyerek, onlara da fırsat tanımayacağız. Düşmana inat, birbirimize daha fazla kenetlenecek bir olacak, diri olacağız. Suriye kaynaklı saldırıları, Türkiye’nin Suriye politikasına bir tepki olarak görmek ve göstermek sadece sorumsuzluktur. Şunu herkes bilsin ki Türkiye, en başından beri yanı başındaki bu insanlık dışı hadiselere sessiz kalsaydı bile bu tahrikler yapılacak, Türkiye’yi tuzağa çekmek yönünde bu saldırılar yine gerçekleşecekti. Bu saldırılar; Suriye politikamıza yönelik saldırılar değil, bölgede güçlenen, gücünü hissettiren, büyüyen bir Türkiye’ye yönelik saldırılardır” dedi. Anneler gününde yakın zamanda Suriye’nin Banyas şehrinde yaşanan ölümleri hatırlatan Erdoğan, “Eşimle o akşam ekran başında görüntüleri izliyorduk. O şehit edilmiş yavruların annelerin kucağındaki haline bakarak biz de ağlıyorduk. Bu dayanılır bir şey değildi. Bu aktörlere sahip çıkanlar, bunu insanlığa, Türk milletine anlatamazlar. Buradan anneler gününde en çok annelere vicdanlara sesleniyorum. Yakın zamanda Banyas’ta tarihin en acımasız katliamlarından biri gerçekleşti bine yakın insan katledildi. Fotoğraflarla tüm dünyaya yayılan o görüntüleri tarif etmek mümkün değil. Bir ördeğin katran içinde çırpınarak ölümüne dünya feryat ederken bu yavruların öldürülmesi karışsında nasıl sessiz durur diye feryat ediyorum. Çocuğuna sarılmış anneler var. Yan yana 2 bebek 1 yaşında bile değiller. Minicik bedeninin bir kısmı yanmış öylece yatıyorlar. O bebeklerin görüntüsü ömrümün geri kalanında benim gözlerimden gitmeyecek. Eğer ben minicik cansız bedenler için sesimi yükseltmeyeceksem olmaz olsun böyle siyaset. Olmaz olsun öyle bir dış politika. O bebeklerin, o çocukların içler acısı manzarası karşısında susmaktansa ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı kimliğimi şu kürsüye bırakır çeker giderim” diye konuştu.
Hükümetin Suriye politikası konusunda eleştirildiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti: “Ne yapalım, o çocukları görmezden mi gelelim. Evini barkını terk eden, yurdunu toprağını terk eden, çaresizlik içinde kapınızı çalan Suriyelilerin yüzünü kapıyı mı kapatalım. Gidip Şam’da bebek katilleri ile fotoğraf mı çektirelim. ‘Bize ne Suriye’den’ diyenlere sesleniyorum. Çocuklarınızın, annelerinizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Bu millet tarihi boyunca masumlar ölürken ‘bize ne’ diyen millet olmamıştır. Bizim ecdadımız yeri gelmiş 1 kişi için Hint yarımadasına donanma göndermiştir. Biz öyle bir ecdadın torunlarıyız. Yeri gelmiş mağdur manzum Açe’ye buradan donanma göndermiştir. Bu millet Endülüs’ün acısını yüreğinde hissetmiştir. Kovulan 500 bin Yahudi’ye kapılarını açmıştır. Osmanlı böyle bir milletti biz de onların torunlarıyız. Çünkü adaletinin gereği buydu. İnsanlık anlayışının gereği buydu. Bu millet acıyı hiçbir zaman unutmadı. Benim yemenden Viyana’ya kadar, Japonya’ya kadar her yerde şehitliklerimiz var. Hep oralara gittiğimizde bu şehitliklerimizi ziyaret ediyoruz. Suriye’ye yüzümü dönersem şehitlerimin yüzüne bakamam. Yarın mahşer gününde Rabbim soracak ‘o bebekleri gördün de ey Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ne yaptın’ diyecek. Ne diyeceğim siyaset mi yaptım, srateji mi, konjektür mü diyeceğim. Benim ümmeti olmaktan gurur duyduğum peygamberim ‘bir elime ayı verseler bir ayıma güneşi, yine de bu davadan vazgeçmem’ derken ben dengeler adına susmayı mı tercih edeceğim.” Büyük devletlerin kendilerine yapılanların cezasını zamanı geldiğinde misli ile verdiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: “Hiç kimsenin endişesi olmasın. Reyhanlı’da şehit edilen kardeşimin de kanı asla yerde kalmayacaktır. Bize kurulan tuzağa düşmeyecek, çekmek istedikleri bataklığa düşmeyeceğiz. Bunları da yapanlarını yanına bırakmayacağız. Biz milletçe bu saldırganlara istediklerini vermeyeceğiz. Sorumsuz siyasetçiler gibi, fırsatçı genel başkanlar gibi olmayacağız. Terörün, saldırıların arkasına saklanıp, sorumsuz açıklamalar yapanlardan olmayacağız. Allah’ın izni ile bu acıyı aşacak, büyük devlet refleksi ile hareket edecek geleceğe büyük adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz.” Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda annelerden de çözüm sürecine destek ve dualarını istedi.
|