Yemişim Ağacını, Parkını! |
Gezi olaylarına ilişkin iddianame hazırlandı. Savcı Adem Meral’in hazırladığı iddianamede, olaylar sırasında Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisinin ele geçilmeye çalışıldığı, şüphelilerden Atay Kesik’in bir telefon görüşmesinde ‘Cem Yakışkan’ın Ankaralı Ayhan isimli bir şahıstan 24 bin TL para aldığını, paranın veriliş sebebinin ise gösterileri organize etmek olduğu’ ifadelerine yer verildi. Zanlılardan bazıları Çarşı Grubu’nun kurucularından ‘Sarı Cem’ lakaplı Cem Yakışkan ile Çarşı’nın pankartlarını hazırlayan ‘Deve Erol’ lakaplı Erol Özdil ile Halil İbrahim Erol, Numan Bülent Ergenç, Hakan Tezel, Atay Kesik ve Ayhan Güner gibi isimler. İddianamede yer verilen görüşmeler arasında “Park mark benim umurumda değil, bana ne yemişim AVM’sini de, Gezi Parkı’nı da ağacını da, ihtilal başladı,‘bu hükümeti düşüreceğiz, Başbakanlık konutuna saldırı olacak bugün,‘bu bir iç savaşa dönüşebilir, polise güçlü saldıralım, gösterilerde ölen kişi olursa toplumsal refleks daha çok artar” biçimindeki ifader dikkati çekti. İddianamede, Gezi Parkı eylemlerinin ilk başlarda demokratik tavır koymaya yönelik iyi niyetli gösteriler olarak başladığı vurgulandı. Eylemlerin bir süre sonra amacından saptığı ve marjinal grupların katıldığı belirtildi. Marjinal grupların “Taksim’de toplanan insanları hükümete karşı kışkırtarak, demokratik olmayan yöntemlerle hükümeti düşürmeyi amaçladığı” ifade edildi. Eylemlere katılan Çarşı Grubu kitlesini, Cem Yakışkan ve Numan Bülent Ergenç’in örgütlediği iddianamede yer aldı. Çarşı Grubu liderlerinden olan Yakışkan ve Ergenç’in “Taraftar grubunu Taksim Gezi Parkı’na yönlendirdiği ve kitlenin eyleme katılmasını sağlamaya çalıştıkları” iddia edildi. İddianamede bu şüphelilerin, Gezi Parkı eylemleri sırasında Beşiktaş’ta bulunan Başbakanlık Çalışma Ofisi’nin de işgal etmeye çalıştığı iddia edildi. İddianamede, “Özellikle ülkede otorite zaafı oluştuğu görünümü yaratmak için Beşiktaş semtinde bulunan Başbakanlık Çalışma Ofisi’ni işgal etmeye çalıştıkları, eş zamanlı olarak Ankara’da gerçekleştirilen gösterileri organize edenlerle irtibat kurarak Ankara’daki Başbakanlık Çalışma Ofisi’ni ele geçirmeleri için teşvik ettikleri belirlenmiştir” ifadeleri yer aldı. ‘Arap Baharı’ çabası İddianamede, şüphelilerin oluşacak zaafiyeti dünya kamuoyuna duyurmak için özellikle yabancı basının olay yerlerine girmesinin sağlandığı belirtildi. Arap Baharı hatırlatılarak; “Yabancı basın mensupları tarafından olay yerlerinde elde edilecek görüntüleri dünya medya kuruluşlarına servis yaparak kamuoyunda ‘Arap Baharı’ diye adlandırılan bir kısım Ortadoğu ülkelerindeki yönetim değişikliklerini çağrıştırır şekilde imaj oluşturup Türkiye Cumhuriyeti’nin yasal olarak kurulan hükümetini yasal olmayan yöntemlerle ortadan kaldırmayı amaçladıkları belirlenmiştir” suçlaması yer aldı. ÖLEN OLSUN Kİ! Şüphelilerin hükümeti devirmeye yönelik amaçlarının olduğu yönündeki iddialar için telefon görüşmeleri örnek gösterildi. İddianamede şüpheliler arasında yapılan görüşmelerde ‘Park mark benim umurumda değil’, ‘bana ne yemişim AVM’sini de, Gezi Parkı’nı da ağacını da, ihtilal başladı’, ‘bu hükümeti düşüreceğiz’, ‘Başbakanlık konutuna saldırı olacak bugün’, ‘bu bir iç savaşa dönüşebilir’, ‘polise güçlü saldıralım, gösterilerde ölen kişi olursa toplumsal refleks daha çok artar’ şeklinde konuşmalar olduğu anlatıldı. |