İzmir'de yeni Güzel Sanatlar Fakültesi heyecanı |
İlk öğrencilerine 2013-2014 akademik yılında eğitim vermeye başlayacak olan İzmir Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Türkiye’nin en çok sevilen dizilerinden “Çocukları Duymasın”ın oyuncuları Tamer Karadağlı, Volkan Severcan ve Furkan Kızılay’ı “Artiz mi, Aktör mü?” başlıklı söyleşide ağırladı. Öğrencilerine Sinema Televizyon ve Görsel İletişim Tasarımı bölümlerinde eğitim vermeye hazırlanan İzmir Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, ilk etkinliğinde Türkiye’nin en çok sevilen ve izlenen dizilerinden “Çocukları Duymasın”ın oyuncuları Tamer Karadağlı, Volkan Severcan ve Furkan Kızılay’ı ağırladı. “Taş fırın erkeği” Tamer Karadağlı, “Tuna” Volkan Severcan ve “Havuç” Furkan Kızılay’lı “Artiz mi, Aktör mü?” başlıklı söyleşiye ilgi yoğun olurken, tiyatro oyuncuları öğrencilerin sorularını yanıtladı, “Sanatçı alaylı mı, okullu mu olmalı?” sorusunu masaya yatırdı. Esprilerin izleyenleri kahkaha boğduğu söyleşide Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ulufer Teker ve Yrd. Doç. Günseli Pişkin ise konuya akademik açıdan katkıda bulundu. İzmir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Rıza Doğanata, üniversite yönetimi, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı söyleşi, Rektör Prof. Dr. Kayhan Erciyeş’in konuşması ile başladı. Erciyeş, söyleşi sonunda konuklara teşekkür plaketi takdim etti. İzmir Üniversitesi kurucusu merhum Necdet Doğanata’nın sanata büyük önem verdiğini belirterek sözlerine başlayan Rektör Erciyeş, “Güzel Sanatlar Fakültemiz ile Görsel İletişim Tasarımı ve Sinema-Televizyon bölümlerimizin 2013-2014 akademik yılından itibaren eğitim vereceğini sizlere duyurmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 120 öğrencisi ile eğitime başlayacak fakültemiz ile İzmir Üniversitesi’nin bilim dünyasına olduğu kadar sanat dünyasına da değerli katkılar sağlaması en büyük dileğimiz” dedi. Bu ülkenin en büyük ihtiyacı sanattır Söyleşinin Moderatörlüğünü üstlenen Volkan Severcan, ne kadar yetenekli olunursa olunsun, yeteneğin doğru şekilde yönlendirilebilmesi için eğitimin gerekli olduğunu, bu noktada da İzmir Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin açılışının büyük bir önem taşıdığını vurgulayarak sözlerine başladı. Gelecek yıllarda Tiyatro bölümünün açılması dileğinde de bulunan Severcan, “Sanat bu ülkenin en çok ihtiyacı olan şeydir. Sanat güzeli arar, güzeli yaratmanın peşinden gider. Güzeli arayan ağaç kesmez. Ortaya çıkan sanat eserini beğenmeyebilirsiniz, ucube olarak değerlendirebilirsiniz ancak takdir etmek ve saygı göstermek zorundasınız” dedi. “Yayında mıyız?” Konuşmasına “Yayında mıyız?” diyerek başlayan Tamer Karadağlı salonda kahkaha tufanına neden olurken, kendisinin “sanatçı” olarak değerlendirmesine henüz hazır olmadığını söyledi. “Oynadığımız roller nedeni ile popüler oluyoruz. Ancak önemli olan başarılı olmaktır. Sanat bölümünde eğitim alanların hedefi popüler olmak değil, sanatları ile başarılı olmaktır” dedi ve kendisinin televizyon performansını sadece oyunculuk olarak değerlendirdiğini, ancak er meydanı olarak nitelendirdiği tiyatro sahnesi üzerindeki aktörlüğünün sanatçılık unvanına gelecek yıllar içinde layık olabileceğini söyledi. Gerek konservatuar gerek sahne sanatları bölümlerinde alınan eğitim ile olsun gerekse de usta-çıkar ilişkisi içinde alınan eğitim ile olsun, bir aktörün mutlaka ve mutlaka eğitim alması gerektiğini savunan Karadağlı, “Atatürk’ün (Hepiniz milletvekili olabilirsiniz... Bakan olabilirsiniz... Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz... Fakat sanatçı olamazsınız) sözleri çok doğru bir noktayı vurgulamaktadır” diye konuştu. Babama sesleniyorum, araba istiyorum! 9 yaşından beri setlerde olduğunu, 11 yıl içinde gerek ailesi, gerekse “setteki ailem” dediği Çocuklar Duymasın ekibi tarafından özveri ile yetiştirildiğini belirten Furkan Kızılay, Türkiye’de dizi setlerinde çalışma saatlerinin çok uzun olduğunu söyledi. 14 yaşındayken teniste Türkiye 3’üncüsü olduğunu belirten Havuç, “Babam, (Senden oyuncu olmaz) demişti, hep sporcu olmamı istedi. Ben sette kendimi oynadım, hala da oynuyorum. Düz duvara tırmanırdım, telefonum oldu sonunda ama şimdi de babama sesleniyorum, araba istiyorum” dedi. Türkiye’de sanat konusuna akademik bakış açısı ile yaklaşan Yrd. Doç. Günseli Pişkin, “Sanat, bir insan aracılığı ile duyguyu aktarabilmektir. Bunu yapabilmek için bedeni ve sesi nasıl kullanmak gerektiğini öğreten de eğitimdir” dedi. Tasarımdan her türlü görselliğe, teknolojiyi kullanabilen herkesin piyasada iş yapabildiği günlerin yaşandığını hatırlatan Prof. Dr. Ulufer Teker ise eğitim ile yönlendirilmeyen yeteneğin başarıya ulaşamayacağını söyledi. |