3-4 senedir bir “bahar”dır gidiyor. Daha önce, toplumsal hareketlerde bir renk modası vardı; artık mevsim modası çıktı.
27 Mayıs gecesi başlayıp bir ay kadar süren ve üniversitelerin tatile girmesiyle tavsayan Gezi Parkı eylemlerini yapanlar, halkı tehdit edercesine “Sonbahar sıcak geçecek” demişlerdi.
Mevsim artık sonbahar... (Böyle bir şarkı mı vardı?...)
Güz gülleri sardı her tarafı ve ilk yağmurda güz çimenleri yemyeşil kaplayacak toprağı...
İşte bu mevsim çok sıcak geçecekmiş ve her tarafta eylem curcunası başlayacakmış. Üniversitelerin açılmasına bir hafta falan kaldı... Ana-babalarından uzakta öğrenciler istismar edilerek sokaklara sürülecek... Gençler polisle karşı karşıya getirilecek... Gene TOMA’lar, biber gazları... İnşallah olmaz ama bakalım ne Ethemler, ne Ali İsmailler, ne Abdullahlar, ne Mehmetler ölecek!...
Başta TKP olmak üzere PKK’nın yan kuruluşu YDG-H’liler, DHKP-C’ciler, İP’li TGB’liler ve tüm marjinal sol gruplar ODTÜ’de kazanı kaynatmaya başladılar. Bütün bunların sözde üst kuruluşu da Öğrenci Kolektifleri... Yani DHKP-C kontrolündeki Öğrenci Kolektifleri!...
16 Eylül’den sonra kazan kaynatılmaya başlanacak...
Ve sevgili Bilgin Güngör’ün dediği gibi, bu “sonbahar”, “solbahar” yapılmaya çalışılacak ama artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Yani millet bu numaraları yutmayacak.
Gezi eylemlerinde, kamuoyu şaşkındı... Laf aramızda, iktidar da şaşkındı ama artık kamuoyu da iktidar da uyandı... Kamuoyu sokak eylemlerine karşı şerbetlendi. Masumiyetini kaybetmiş yeni kalkışmalarla bu “sonbahar”, “solbahar” olma şansını kaybetti.
Müzmin muhalefet partimiz, “Sokak köpürsün; köpürsün de biz de hazıra konalım.” diye yangına ODTÜ eylemcilerine destek veren Hüseyin Aygün ve Aylin Nazlıaka ile gidiyor ama, bu defa sökmez.... CHP de nitelikli bir sol çizgi izlemeyip marjinal sol grupların peşine takıldıkça iktidar yüzü göremez.
Bizden hatırlatması abiler, ablalar!...