Bizim istememizle gelir mi?
Gelir!
Hem başka neyimiz var ki istemekten başka?
O makam isteyeni bekliyor.
Başka makamlar çok bekler diyeceğim ama oraların da kapıları dolu şu aralar.
Biz o kapıları geçtik. Makamların makamından selam olsun.
……………………………………………………………..
Sizi bilmiyorum ama epey özledim.
Bu yüzden gelmeli diyorum.
Şöyle şanına uygun şekilde salına salına, bütün bekleyenlerini selamlayıp sevindirerek gelmeli diyorum.
Çocuklar bayramlıklarını girerek karşılamalı. Yaşlılar, yaşlı gözler ama gülen yüzleriyle.
Yer gök o gün bayramlık olmalı, bayram solunmalı ciğerler.
Ne Paris’in arkalarındaki gettolar, ne San Francisko’nun arka sokakları ne Arakan toprakları kayıtsız kalmamalı onun gelişine.
Filistin, acılarından sıyrılarak gelmeli karşılamaya. Doğu Türkistan artık uzakta değilim diyerek yetişmeli. Bosna’lılar Ayvaz Baba’nın selamını getirmeliler; Çeçen’lerin Dudayev, Azerilerin Elçibey selamını getirdikleri gibi.
Çok beklemedik mi, özlemedik mi böyle bir bayramı?
Bayramı tatille eşleştirip adına,’ Bayram Tatili’ deyip kaçanları kovalamaya gerek yok!
Hem bayram, inananların bayramı değil mi?
Varsın ona inanmayanların, onun maksadını bilmeyenlerin, ondan kaçarak uzaklaşanların da tatilleri keyifli geçsin!
Bayram dediğin arifesiyle gelmeli. Bir gün öncesinden onu çarşıya, pazara bırakmalı. Hatta evdeki hanımlarla oturup sohbet etmeli ve onları hazırlamalı. Beylerin işyerlerine uğramalı ve onlara son hazırlıklarını hatırlatmalı. İşyerlerindekiler üç-beş günlüğüne de olsa, arifeden helalleşerek ayrılmalı birbirlerinden.
Hani, helalleşmek, mahkeme kazanmaktan üstündü?
Vitirler; hani o cebimizde birilerine ait olan emanetler, arifeden sahiplerine gitmeli.
Kirden, pasaktan, telaşelerden, kaygılardan uzaklaştığımız gün olmalı arife!
Ve başımızı en rahat şekilde yatağa koyduğumuz gece olmalı arife gecesi.
………………………………………………………………..
Bayram sabahı; hayatın resetlendiği, eşyanın yeniden dizayn edildiği, hücrelerimize dek yeniden silkelendiğimiz sabahın adı olsa gerek.
O ana kadar sabaha kalkamayanların, ezana yetişemeyenlerin kendini toparlayabilmesi için sabahtan az sonra kılınan Bayram Namazı, yeni uyanışlara hazırlayarak bembeyaz sayfalar açmalı tövbekârlara.
İlk gün önce aileler toparlanmalı sonra komşular ve akrabalar.
Sokaklar daralarak birbirine girmeli evler….
Hani arifeden hazırlanmış, tertiplenmiş, toparlanmış evler!
Atladıklarımız, ıskaladıklarımızdan ötürü helalleşmemize vesile olacağı için gelmeli bu bayram.
Unuttuklarımızı, unutabilme ihtimali olanları unutmama adına gelmeli.
Geri dönüşüm kutusuna atılanları, üzeri çizilenleri, miatları dolanları, yitirdiklerimizi, elde tutamadıklarımızı kısa da olsa hatırlamamız için bu bayram gelmeli diyorum.
Geleceğe bakacaksak, yeni şeyler söylemek istiyorsak da bu bayram gününün paklığı ile bakmalı, bu bayram gününün netliği ile söylemeliyiz.
Zalimler, kan dökücüler, arabozucular kendilerini yeniden hesaba çekmeli bu bayram gördükleri karşısında. Ellerindeki dünyalık güçleriyle bizler üzerine hesap yapmaya kalkanlar, hesaplarını yeniden gözden geçirmeliler bu bayram.
Ötelere ulaşmalı bizdeki bu sinerji. Ötelerden ses getirmeli bu bayram nidaları.
Ve öteler; ötelerin ötesi, sahiplerin sahibinin razı olacağı bir bayram olmalı.
Bu bayram ille de gelmeli diyorum!
Bayramınız kutlu olsun.