SARI YANAKLIM BENİM

Günümüz dünyasında pek çok tür, yok oldu.

Kanatlılardan, yüzgeçlilerden, sürüngenlerden, böceklerden, dört ayaklılardan yüzlerce tür yok oldu. Bazısı yok olmak üzere, kimisi de o sürece girmek üzere...

Sadece hayvanlar değil elbete...

Bitkilerden de aynı durumda olan yüzlerce tür var...

Bu şu demek:

Milyonlarca ziynetle süslenmiş dünyamız, bitkisiyle hayvanıyla sayısız renginden artık yoksun...

Onlardan bir teki bile yok artık ve gelmeyecek...

Her birinin kıyameti kopmuş durumda...

Bunlardan olan Gibbongilleri duymuş muydunuz?

Açık söyleyeyim ben duymamıştım.

Haberlerde adı geçince dikkatimi çekti ve biraz araştırdım.

Bir maymun alt türü...

Dedesinin maymun olduğunu zannedenlerin "İnsanımsı maymunlar grubu"ndan saydıkları, pek çok türü bulunan bir hayvan.

Hülasa-i kelam maymun...

Varlığının tehlikeye girmesi üzerine Avusturya'da bir çalışma başlatılmış...

"Ahh benim sarı yanaklım" benzeri sözlerle sahip çıkılan iki maymun koruma altına alınmış..

Yanlış mı duydum diye bir kaç kez dinledim.

Yanlış değildi.

Zannedersiniz ki, ırkçılık belasının en başında gelenlerden bir ülke değil de kendisini ilahi nizamı koruma vakfetmiş bir memleket.

Benzerini sadece Irak'ta 2 milyon insan öldüren (Vietnam vs. hariç) ABD de yapmıştı.

Birkaç balina kurtarmak için seferber olan ABD, dünyanın dört bir yanında insanlığa kan kusturmakla meşhur halbuki...

Rusya bu rekabette geri kalacak değil ya... Buzullara sıkışan balinalar için o da imkanlarını seferber etti kaç kez...

Varsın Suriye'yi kan gölü yapsınlar, varsın Afganistan'da taş üstünde taş bırakmasınlar, ne gam değil mi? Afrika'da bilmem ne cinsi timsahı, bilmem ne renkli yılanı, bilmem kaç ayaklı ciyanı, bilmem kaçıncı göbekten filanca canlının akrabası kabul edilen akrebi kurtarmak için organizasyonlar kuran vakıflar açan Avrupa devletlerinin maksatlarının Afrika'yı iliğine kadar emmek olduğunu da biliriz.

Dünyanın gözü önünde Avrupa'da müslüman bırakmamaya yeminli Sırp nişancıların sırtlanlarla ilgilendiklerini hayal etsenize...

İngilizi, Belçikalısı, İtalyanı, İspanyolu, Portekizlisi, Almanı, Fransızı; Kongo'da, Somali'de, Tanzanya'da, Ruanda'da ve daha bilmem kaç memlekette soykırıma varan adımlar atmamış gibi iki zebranın peşinden koşarken görmek acı acı güldürüyor insanları...

O zaman Kurtlar Vadisi'ndeki Hüsrev Ağa'nın Testere Necmi'ye söylediği sözleri geliyor akla:

Benim tozum kadar beyazsın Necmi...

Elbette her hayvan aslında her canlı çok önemli ve onlar için yapılanlar kıymetli. Ancak lütfen bu işi hafızalarımızı yok, aklımızı kıt, muhakememizi irfandan ve bilgiden yoksun saymadan yapın.

Önce dönün tarihe ve yaptıklarınız, hatta yapmaya devam etme olduklarınız için özür dileyerek af dileyin.

Türklerin uğradıkları katliamlar, kırımlar, sürgünler bahis bile edilmemiştir bu satırlarda.

Rus bilim insanlarının bile kabul ettiği "tarihteki en büyük kıyım Ahıska Türklerine yapılmıştır" hükmü ile Çin'in Türkistan'da yaptıklarından bahis de edilmemiştir.

Sadece kendimizden bahsetmemiş olmak için... Allahaşkına... Güldürmeyin... Yeter!..

Ya mezalimlerinizin her adımınızda yüzünüze vurulacağını bilin artık ya da diz vurup insanlıktan özür dileyin, tevbe edin...

Ona da bir inanan bulursanız tabii..

Murat DERELİ