SÖYLEMEDİ DEMEYİN

Yıl 2010…

Ülkemizde bir ilk olarak Mobbing ile Mücadele Derneğini kurduk.

Amacımız; Kamu ve özel sektör işyerlerinde gerçekleşen, çalışanların itibarını ve onurunu zedeleyen, verimliliği azaltan, çalışanların sağlığını kaybetmesine neden olan, çalışma hayatını olumsuz etkileyen mobbing ile mücadele etmektir.

Kurulduğumuz günden bugüne; çalışma barışının geliştirilmesi, onurlu çalışma hakkının korunması, pozitif işyeri ortamlarının çoğalması, toplumda mobbing farkındalığının artırılması ve mobbing ile mücadele bilincinin geliştirilmesi için çalışmalar yaptık.

Bu günlerde çalışanların gündemi toplu sözleşme görüşmeleri. 2021 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmeleri, memur ve memur emeklilerini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri süreci önümüzdeki günlerde tamamlanacak.

Toplu sözleşme görüşmeleri, kamu görevlilerinin genelini ilgilendiren toplu sözleşme teklifleri ile her bir hizmet kolunu ilgilendiren toplu sözleşme tekliflerinin topluca görüşülmesi suretiyle yürütülüyor. Belirlenen gündeme göre, kamu görevlilerinin geneline ilişkin mali ve sosyal hakların görüşüldüğü bölümde Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetinin konfederasyon temsilcisi Başkan ve üyeleri, her bir hizmet koluna ilişkin mali ve sosyal hakların görüşüldüğü bölümde ise o hizmet kolu itibarıyla en çok üyeye sahip sendikanın temsilcisi müzakereleri yürütmeye yetkilidir ve her bir temsilci sadece kendi teklifiyle ilgili görüş belirtebiliyor. Önceki yıllardan farklı olarak bu yıl birlikte hareket etme kararı alan Memur-Sen ve Türkiye Kamu-Sen görüşmeler öncesi taleplerini ortaklaşa belirledi.

Konfederasyonların ortak talepleri arasında; maaş ve aylıklara oransal zammın yanında, seyyanen zam ve refah payı verilmesi, 3600 ek gösterge, sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi ile derece kademe ilerlemesinin önündeki engellerin kaldırılması gibi maddeler yer alıyor.

Pekiyi Mobbing ile Mücadele konusunda bu toplu sözleşmelerde talepler yer alıyor mu?

Nitekim dernek olarak bizim de katkı sağladığımız, 2011/2 sayılı Başbakanlık Genelgesinin 3. maddesinde “Toplu iş sözleşmelerine işyerinde psikolojik taciz vakalarının yaşanmaması için önleyici nitelikte hükümler konulmasına özen gösterilecektir” hükmü yer almıştı.

Bu Toplu Sözleşme döneminde bizim dernek olarak talebimiz ve taraflara çağrımız; 2011/2 sayılı Başbakanlık Genelgesinde de yer aldığı gibi, onurlu çalışma hakkının korunması, çalışma barışının geliştirilmesi, pozitif çalışma ortamlarının artırılması adına işyerlerinde psikolojik taciz vakalarının yaşanmaması için Toplu İş Sözleşmesine mobbingi önleyici nitelikte hükümler konulmasının sağlanmasıdır.

Sözleşmelerde bu hükümlerin yer alması tek başına yeterli mi?

Elbette değil.

Her zaman dile getirdiğimiz gibi; öncelikle ülkemizde acil olarak müstakil bir Mobbing ile Mücadele Kanunu’na ihtiyaç var.

Bu coğrafyada, bir tek kişiyi bile kaybetme lüksümüzün olmadığı aşikar.

Deneyimli, birikimli, kalifiye insan gücümüzü korumak ve kollamak zorundayız. Çalışma yaşamında gördüğümüz, işyeri kaynaklı cinayet ve intiharları yaşamak istemiyorsak, mutlaka mobbing ile mücadele etmek zorundayız.

Peki neler yapılması gerekir?

Ülkemizde öncelikle müstakil bir Mobbing ile Mücadele Kanunu çıkarılması gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz. Bunun için mecliste grubu bulunan siyasi partileri göreve çağırıyoruz. Kanunun çıkarılması zaman alacağı için, hiç değilse acilen Başbakanlık Mobbing Genelgesi, günün gelişen şartlarına ve Başkanlık Yönetim Sistemine göre bir an önce güncellenmelidir.

İşyerlerinde şiddet ve tacizin önlenmesi için çıkarılan İLO 190 sayılı uluslararası sözleşme ülkemiz tarafından da imzalanmalıdır.

Pozitif bir çalışma ortamı için, kurum kültürü geliştirilmelidir.

Statüsü ne olursa olsun her çalışana Mobbing farkındalık eğitimleri verilmelidir.

Özellikle İnsan Kaynaklarında çalışan meslek profesyonellerine Mobbing Uzmanlığı formasyonu kazandırılmalıdır.

Ayrımcılıkla etkin bir şekilde mücadele edilmelidir.

İşyerlerinde Etik farkındalığı geliştirilmelidir.

Kamu özel sektör ayrımı olmaksızın iş sağlığı ve güvenliğine önem verilmelidir.

İşyerlerinde İletişim kanalları açık tutulmalı, etkin dinleme sağlanmalıdır.

Özellikle psiko-sosyal risk faktörleri tanımlanmalı ve riskleri en aza indirecek gerekli önlemler alınmalıdır.

Yöneticiler mobbing ile mücadele konusunda bilinçlendirilmelidir.

Psiko sosyal risk faktörlerini ortadan kaldıracak şekilde, işyerlerinde Psiko-sosyal destek programları hayata geçirilmelidir.

Çalışanların farkındalığı artırılmalıdır.

İnsan odaklı yönetim anlayışıyla, sektörel araştırmalar yaygınlaştırılmalıdır.

Mesleklere yönelik rehberler hazırlanmalıdır. “

Mobbing Uzmanlığı” meslek olarak tanımlanmalıdır.

Bu alanda hizmet veren bir STK olarak, sosyal sorumluluğumuzun gereği, pozitif bir yaklaşımla, başta kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör kuruluşları olmak üzere, ortak akılla her türlü işbirliği ve desteğe hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.

Pandemi sürecini yaşadığımız, ekonominin daraldığı, işsizliğin arttığı bu olağanüstü günlerde güçlü bir Türkiye için, ortak akılla birlikte hareket etmek, ülkemiz ve insanımız için çalışma barışını sağlayacak, hak, hukuk, adalet ve hakkaniyeti sağlayacak işbirlikleri kurgulamak zorundayız.

Hatırlatmakta payda var.

Türkiye Mobbing ile Mücadele Platformu da bu amaçla kurulmuştur.

Her zaman söylediğimiz gibi “İnsanı Yaşat ki devlet yaşasın” diyebilmek için önceliğimiz özde İnsan olmalıdır.

İlhan İŞMAN