“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” sadece hamasi bir söz olarak kalmamalı…
Maalesef ülkemizde bir ışık daha söndü.
Üzgünüz hem de çok üzgünüz…
Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görevli asistan doktor Mustafa Yalçın, ardında bir mektup bırakarak hayatına son verdi. Dr. Mustafa Yalçın'ın intiharına ilişkin soruşturma sürerken kendisine mobbing uygulandığı iddiaları da gündeme geldi.
Dr. Mustafa YALÇIN geleceğe umutla bakan bir çift gözdü. Hayata gülümseyen sevecen bir bakıştı. Bin bir emekle kazanılan bir meslek çalışanıydı. Başarılı bir asistan doktordu. Yüzlerce, hayat kurtaran bir hekimdi. Ülkemiz için de deneyimli, birikimli kalifiye insan gücüydü. Gencecik bir fidandı. Hayalleri, geleceğe dönük planları, umutları olan pırıl pırıl genç bir doktordu. Hepsi Birlikte Yok Oldu…
Genç doktor ağaca taktığı serumla kendisini uyutarak intihar etti ve ardında 6 sayfalık da bir mektup bıraktı.
Basında yer alan İddialara göre Dr. Yalçın'ın hayatını kaybetmesi yaşadığı Mobbing nedeniyle oldu. Mobbing kamuoyu gündemine yeniden oturdu. Konuşuldu tartışıldı. Hekimlerin ağır çalışma şartları gündeme geldi.
Öncelikle kendisine Allahtan rahmet, kederli ailesi, sevenleri ve sağlık camiasına başsaglığı ve sabır diliyoruz.
Gücümüzün yettiğince, dilimizin döndüğünce, her fırsatta dile getiriyoruz. Mobbing beşeri sermayemiz olan deneyimli, birikimli kalifiye insan gücümüzü kemiren, yok eden bir işyeri kanseridir. Onurlu çalışma hakkını gözetmez, pozitif çalışma ortamlarını oluşturmaz, mobbingi önleyecek gerekli tedbirleri bir an önce almazsak, Allah korusun daha çok can kaybederiz.
Bu feryada sessiz kalan, umursamayan, görmezden gelen, yok sayan, yokmuş gibi davranan herkes; üzülerek belirtmeliyim ki bu insan hakkı ihlalinin sorumlusudur aynı zamanda. Konu ciddiyetle ele alınmalı, soruşturmalar hak, hukuk ve hakkaniyet ilkeleri doğrultusunda titizlikle yapılmalı, kamu vicdanı rahatlatılmalıdır.
Bu intiharın nedenleri kamuoyunun gözü önünde seffaflıkla, tüm yönleriyle aydınlatılmalı, objektif bir biçimde sonuçlandırılmalıdır. İntihara sebep olan kök nedenler ortaya çıkarılmalıdır. İntiharda kusuru olan, ihmali olan varsa kişi veya kişiler, TCK’ya göre hak ettikleri cezayı almalıdır. Başta sağlık, eğitim, üniversiteler, finans ve bankacılık sektörü olmak üzere mobbing; kamu olsun özel olsun, tüm sektörlerdeki işyerlerinde kanayan bir yara olarak önümüzde duruyor.
Her şeyden önce belirtmekte fayda var; işyerlerinde psikolojik taciz olgusu durağan değil, sürekli değişen bir süreçtir. Psikolojik taciz sürecinin aşamaları da, ülkelerin kültürel farklılıklarına ve zamanla değişen sosyal ortama göre değişiklikler gösterir. Mobbing, insanın mesleki bütünlük ve benlik duygusunu zedeler, paranoyaya ve kafa karışıklığına neden olur. Maruz kalan kişi yalnızlaştırılır, iletişim kesilir, kendine güven duygusunu yitirir, toplumdan soyutlanabilir. Huzursuzluk, korku, utanç, öfke ve endişe duygularını yoğun bir şekilde yaşar. Mobbing, ağlama, uyku bozuklukları, depresyon, yüksek tansiyon, panik atak, kalp krizine kadar giden sağlık sorunları ve travma sonrası stres bozukluğu yaratabilir.
Allah korusun Mobbingin sonu, intihar ya da cinayettır. Her seferinde sadece birkaç taciz mesajıyla geçiştirilecek bir konu değildir
Mobbing. Milli bir meseledir.
Pekiyi neler yapmalıyız bu illetle mücadele için?
Mobbing ile mücadele edebilmek için, öncelikle farkındalık geliştirilmeli, mücadele bilinci oluşturulmalıdır. Kabul etmek gerekir ki bilmediğimiz, farkında olmadığımız bir şeyle mücadele edemeyiz. Ülkemizde mobbingi tanımlayan, mağdurların haklarını, mobbing yapan zorbalara cezai yaptırımları ortaya koyan caydırıcı, müstakil bir Mobbing ile Mücadele Kanunu bulunmamaktadır.
Devlete düşen görev; ülkemiz adına Mobbingi önleyici kapsamlı yasal düzenlemelerin biran önce yapılmasıdır.
İLO “190 sayılı İşyerinde şiddet ve tacizin önlenmesi sözleşmesi” bir kararlılık beyanı olarak ülkemiz tarafından da acilen imzalanmalıdır. Özel olsun kamu olsun; tüm kurum ve kuruluşlarda Psiko-Sosyal destek sistemleri kurgulanmalı, psiko-sosyal risk faktörleri belirlenmeli ve bu riskleri ortadan kaldıracak, pozitif çalışma ortamları oluşturacak, gerekli tedbirler alınmalıdır.
Her kurum ve işletmede Mobbing başvurularını inceleyecek birimler oluşturulmalıdır. Bu alanda çalışan STK’ların desteği de alınarak, mobbing başvurularının etkin bir şekilde denetlenmesi ve sonuçlandırılması sağlanmalıdır. Mobbing uygulayan zorbaların ve kurumların, kamuoyunda deşifre edilmesi caydırıcı olacaktır. Sağlık kurum ve kuruluşlarında mobbing vakaları ile ilgili uzman kadrolar istihdam edilmelidir. Mobbing olgularının takip edilmesi, mobbing farkındalık çalışmalarının yapılması, en alt çalışanlara kadar Mobbing farkındalık eğitimlerinin verilmesi gerekir.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı iki kurum: Mesleki Yeterlilik Kurumu, Mobbing Uzmanlığını meslek olarak tanımlamalı ve niteliklerini belirlemelidir. Yine bakanlığa bağlı Çalışma Genel Müdürlüğü de “Psikolojik Tacizle Mücadele Kurulu”nu etkin bir şekilde çalıştırmalı bu kurul; mobbingi önleyici politikalar üretmeli, eylem planlarını en kısa sürede, caydırıcı olacak bir etkinlik düzeyinde, hayata geçirmelidir. Kurumsal kapasitesini geliştirmeli, çok sayıda alanı sosyal psikoloji olan, psikolog, sosyal çalışmacı ve özellikle mobbing uzmanını bünyesine katmalıdır. Tüm mobbing başvuru sonuçları kurul bünyesinde toplanmalı, bu amaçla veri tabanı oluşturulmalı, gerekli IT altyapısı ve yazılımı yapılmalıdır.
Sektörel Mobbing Raporları çıkarılmalı, yayımlanmalıdır.
Mobbing uyguladığı tespit edilen işyerlerinin istihdam teşvikleri ve diğer işyeri teşviklerinden yararlanması engellenmelidir. Dezavantajlı gruplar; çocuk, engelli ve kadın çalışanlar için ayrıca önlemler alınmalıdır.
Alo 170 mobbing verileri şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkesi gereği kamuoyu ile düzenli ve sürekli olarak paylaşılmalıdır.
Bir an önce müstakil bir Mobbing ile Mücadele Kanunu çıkarılmalıdır.
Zorbalar en ağır cezalara çarptırılmalıdır.
Toplumun mobbing ile ilgili farkındalığı artırılmalı, bilinci oluşturulmalı, hangi statü ve makamda olursa olsun herkesin işyerlerinde mobbing ile mücadele kararlılığı geliştirilmelidir.
Eğer “İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın” demek istiyorsak harekete geçmeliyiz.
Hemen!
Hem de hiç vakit kaybetmeden.
İlhan İŞMAN
Mobbing ile Mücadele Derneği Genel Başkanı