CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, AKP’nin TBMM’ye sevk ettiği yeni yargı paketinin insanlık için yaşam hakkı gibi öncelikli ve vazgeçilmez olan özgürlük hakkını elinden aldığını söyledi.
Yeni düzenleme ile birçok konudaki kazanımların ortadan kaldırıldığını ve 2004 yılındaki mevzuata geri dönüldüğünü vurgulayan Aksünger, “Tıpkı İran’daki ‘Ahlak Polisleri’ gibi, Türkiye de hızla polis devletine doğru gidiyor” uyarısı yaptı.
Aksünger'in düzenlemeye yönelik yaptığı tespitler şöyle:
“‘MAKUL ŞÜPHE’, POLİS DEVLETİNE GÖTÜRÜR”
“Bu madde değişikliği ile daha 8 ay önce kabul edilen 5271 sayılı CMK ‘da tekrar değişiklik yapılıyor. Sekiz ay önceki değişiklik 17 ve 25 Aralık operasyonları nedeniyle yapıldı. Yapılan değişiklik uluslararası normlara göre doğru olmasına rağmen amaçları yolsuzluk soruşturmalarından kendilerini ve yakınlarını kurtarmaktı. Öyle de oldu. Şimdiki değişiklikle ise CMK’da 2004 yılında yapılan değişikliğe geri dönülüyor. Yaşam hakkı her canlı için birinci önceliklidir. Özgürlük ise tıpkı yaşam hakkı gibi tüm insanlık için vazgeçilmez en öncelikli haktır. Ancak yapılan değişiklikle bu hak insanların ellerinden alınacak. Tıpkı İran’daki ‘Ahlak Polisleri’ gibi, Türkiye hızla polis devletine doğru gidiyor.”
“ŞEHİTLER ÜZERİNDEN YANILTMA VAR”
“Bir diğer husus; Başbakan’ın, ‘Makul Şüphe’ ile ilgili gerekçesini Bingöl’deki iki polisin şehit edilmesi olayına bağlaması. Açıklamasında, “Bingöl’de şehit edilen iki kardeşimizin, şehit edenlerle ilgili bilgi geldiği halde, bu savcılık tarafından işleme konmadı, ama suçlayamayız çünkü daha ortada suç yok diyor” diyor.
Yine Başbakan Yardımcısı Bülen Arınç Adıyaman’da yaptığı açıklamada hakim ve savcıyı suçlamıştı. Yani kısaca, ‘eğer Bingöl’de ön dinleme yapılabilseydi, herhangi bir olay olmayacaktı’ deniliyor. Oysa ki mevcut mevzuatta tespit için ön dinleme kararlarını ancak Ankara 4.Ağır Ceza verebiliyor. Talep Bingöl’e yapıldığından, ilgili hakim yetkisi olmadığı için ret kararı verilmiştir. Yetkililer şehitler üzerinden yanıltma yapıyor.”
“ANAYASA AYKIRILIK”
“Şu anda hâkimin yapabileceği soruşturma işlemleri için, savcıların bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkiminden karar almaları gerekiyor. Ancak yeni düzenlemede örgütlü suçlarda savcılara, soruşturmanın yapıldığı yerdeki sulh ceza hâkiminden de karar alabilme imkanı veriliyor. Bunun da ‘Paralel yapı’ ile mücadele soruşturmalarında yargının ve polisin işini kolaylaştıracağı savunuluyor. Böylece telefonla kimin kimi aradığı, ne kadar konuşulduğu, elektronik posta ve internet yoluyla mesajlaşmaların tespit edilmesi için herhangi bir şüphe veya delil şartı aranmayacak. Oysa ki; Anayasa Mahkemesi (AYM), CHP’nin başvurusu üzerine torba yasadaki Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) ‘Millî güvenlik’, ‘kamu düzeninin korunması’ ve ‘suç işlenmesinin önlenmesi’ gibi nedenlerle ve gecikmesinde sakıncalı bulunan hallerde bir internet sitesini 4 saat içinde kapatma yetkisini Anayasaya aykırı görerek iptal etmişti. Böylece, TİB başkanının talimatıyla 4 saatte site kapatma ve internet trafik bilgilerini toplama yetkisi yargı kararıyla kaldırılarak internete müdahale etmesi engellemişti. Yani, sadece Mahkeme kararlarıyla bu işlem yapılabilecekken şimdi mahkemelerden teknik takip kararlarına bile gerek duyulmadan kişilerin geriye dönük iletişim takibi yapılabilecek. Bu durum da Anayasaya aykırıdır.”
“NOTER BELGELERİNİN PAYLAŞILMASI”
“Noterler tarafından yapılan tüm işlemlere dair bilgi ve belgeler mevzuat çerçevesinde yetkili kişi ve kurumlarla paylaşılabilir. Bu şekilde bilgi ve belgelerin saklanması ve paylaşılması 55. Maddedeki evrak ve defterlerin gizliliği hükümlerine aykırılık teşkil etmez” şeklinde değiştiriliyor. Oysa ki; yeni değiştirilen MİT yasasında yapılan değişiklikle bu yetki zaten MİT’e verilmişti. Şimdi yapılan değişiklik MİT’e tanınan bu yetkiyi Emniyet veya diğer İstihbarat Kuruluşlarının da sorgusuz sualsiz kullanmasını sağlanmaktadır ki, bu keyfi bir yetkidir.”
“AVUKAT DEĞİL VATANDAŞ CEZALANDIRILIYOR”
“Yeni getirilen düzenlemede avukatlara yönelik olarak; “Müdafinin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, sulh ceza hâkiminin kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir” hükmü getiriliyor. Oysa ki, avukatlar tüm dünyada özgürlük adına savaşan bir meslek grubudur. Avukatlara getirilen bu kısıtlama vatandaşların özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının ellerinden alınmasıdır. Bu ceza aslında avukatlara değil vatandaşlara getiriliyor.” (ZETE)