HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, IŞİD'e karşı Kobani'ye destek
amacıyla yapılan gösterilerle ilgili açıklama yaptı.
Demirtaş yapılan eylem çağrısının nedenini şöyle açıkladı:
"Cuma günü 'Mürşitpınar Sınır Kapısı düşmek üzere' diye telefon geldi, IŞİD'in eline geçebilir dediler. Bu ne demektir? Birazdan katliamlar başlayacak, tecavüz, kafa kesme haberlerini göreceğiz. Bu durumda her siyasi partinin yapması gereken onurlu tutumu sergiledik. Halkımızı eyleme çağırdık. Kobane'nin yanında olun dedik. Birazdan yaşanacaklar tahmin ettiğimiz gibi gelişecekse artık biz bölgedeki gelişmeleri ele alamayız dedik.
Kritik hamleyi yaptık, halkımızı göreve, eyleme çağırdık. Bizi o noktaya getiren süreç işte tam olarak budur. Ve insanlar sokağa çıkmaya başladılar. Hiçbir yerde şiddet kullanılmadı. Hopa'da da hareketlilik vardı, İstanbul'da da. Ama hiçbir yerde şiddet kullanılmadı.
Biz şiddet kullanılması çağrısı yapmadık. Silaha, şiddete davet etmedik. Çağrımız insani bir çağrı. Ve binlerce kez teşekkür ediyoruz halkımıza ki duyarlı davrandılar. Gece sabaha kadar bütün dünyayı ayağa kaldıran eylem ve etkinliklerle Avrupa'dan ABD'ye Kobane'nin sesi duyuldu. Birkaç saat içerisinde Kobane'deki gidişat kısmen değişti ve Mürşitpınar Sınır Kapısı'nı ele geçiremediler. Ertesi gün yürüyüşler devam etti ve Varto'dan bir ölüm haberi aldık."
"Görkemli halk duruşunu başka yerlere çekmeye çalıştılar"
"O saate kadar ciddi bir şiddet eylemi olmamıştı. Batman'da sivil kişilerin silahla göstericilere ateş ettiği haberi geldi ve film koptu. Ardından hükümetten şiddeti tırmandıran açıklamalar duymaya başladık. Provokatörler bazı yerde devreye girerek şiddet eylemini yönlendiren kişiler oldular. Yağma olayları, bazı öldürme olayları, büst yakma, bayrak yakma etrafında, Kobane'deki görkemli halk duruşunu başka bir yere çekmeye çalıştılar."
"Hükümetten tahrik edici açıklamalar geldi"
"Şiddeti büyüten, tahrik edenleri bulmak hükümetin görevidir. Erdoğan 'Kobani düştü, düşecek' diyerek insanların öfkesinin katlanmasına yol açtı. Beklediğimiz Kobani'nin düşmeyeceğini, yanında olduğu mesajını vermesiydi. Halkın duymak istediği oydu.
Şiddet olayları başladığında ülkenin bakanları misliyle cevap vereceklerini açıklıyordu. Biz taleplerini anladık, şiddet kullanmayı demek yerine misliyle cevap vereceğiz diyerek, şiddetin normal olduğunu bir bakanın ağzından duyduk. HDP silah kullanın, şiddet kullanın demedi. Biz sınıra gidip oradan hükümetle el ele vermeye hazırız dedik.
"Silahlandırılmış sivil kişileri bizden sormasınlar"
"Silanlandırılmış sivil kişilerin toplum içerisine nasıl girdiklerini nasıl yönlendirildiklerini HDP'den sormasınlar. HDP siyasal bir parti, DBP siyasal bir partidir. Kullandıkları yöntemler budur. Hükümet merak ediyorsa bütün bunları araştırıp bulması kolaydır."
"Çözüm süreci ayrı, Kobane ayrı denmesi öfkeye neden oldu"
"Çözüm süreci ayrı, Kobane ayrı denmesi, iki yıldır adım bekleyen yurttaşlarımızda bir öfkeye neden oldu. Kobane tecavüzle, katliamla karşı karşıya olsun. Ama siz burada süreç bozulmasın diye susun demek hatalı bir politikadır. Çıkıp HDP suçludur, HDP'nin çağrısı vesilesiyle HDP'yi suçlayalım demek, çözümü gerçekleştirmez. Çözümü sağlamaz.
Ortadoğu’nun bu kadar kaotik ortamında neredeyse son 30 yıldır yaşanan bütün bu iç savaşlar, çatışmalar ve bunun Türkiye’ye yansımalarını basit bir HDP suçlamasıyla, HDP karalamasıyla tarif edip dosyayı kapatanlar hata yapmış olurlar. Bu kadar yüzeysel bir yaklaşımla HDP'nin çağrısının sonucuydu deyip dosyayı kapatanlar olup bitenlerden hiçbir şey anlamamış demektir."
"Çözüm sürecinin yarattığı beklentiyi unutmamalı"
"Her şeyden önce iki yıla yakın bir süredir, Sayın Öcalan’ın çağrısıyla Türkiye’de başlayan demokratik barış ve çözüm süreci var. Haklı olarak Türkiye halkları, Kürtler başta olmak üzere 81 vilayette yaşayan insanlar bu çözüm sürecini barışa kısa sürede ulaşabilmek adına cani gönülden desteklediler ve adım atılmasını istediler. İnsanlar, oyalamayla, zamana yaymayla geçiştirilmesine zaten tepki duyuyorlardı. Çözüm sürecinin yarattığı beklentili ruh halini unutmamak lazım."
"Hükümet Suriye'deki halklar arasında ayrım yaptı"
"İkincisi Suriye’deki iç savaşın neredeyse 3. yılı bitti artık, yaşandığı günden bu yana hükümetin Suriye yaklaşımını eleştirdik, öneriler yaptık ve Türkiye’de kırılmalara yol açtığını ifade ettik. Bu politikanın Kürtleri ve Alevileri dışladığını, doğru olmadığını söyledik. Bütün etnik ve mezhebi inançların desteklenmesi gerektiğini yüzlerce defa belirttik. Fakat hükümet, orada yaşayan halkları partisine göre, siyasi düşüncesine göre ayırarak yardım etti. PYD’li Kürt, olmayan Kürt, Esad’dan yana olan Şii, olmayan Şii, ılımlı muhalefetten olan Arap, olmayan Arap diye… Türkiye’ye yansımaları oldu, toplumda kırılmalar yaşandı."
"Suriye iç meselemiz ise Kobani evimizin içinin meselesidir"
"Sayın Erdoğan defaten yaptığı açıklamalarda “Suriye bizim iç meselemiz” dedi. "Biz Suriye'de olup bitenleri dışımızda bir olay gibi değerlendiremeyiz" dedi. Bugünün Başbakanı Sayın Davutoğlu, Dışişleri Bakanıyken “Suriye’de yaşananlara kayıtsız kalamayız, iç meselemiz” dedi. Ama mesele Kobane olunca, “Başka bir ülkede yaşanan meseleyi niye bizim iç meselemiz haline getiriyorsunuz” dendi. Suriye iç meselemizse, Kobani'de yaşananlar bizim evimizin içinin meselesidir. İşte bu ayrımcı söylemler, kırılmalara yol açtı."
"ÖSO'ya hangi hukukla silah gönderildiyse, Kobane'ye de gönderilsin"
"ÖSO’ya iddia odur ki, 2000 TIR’dan fazla silah gönderildi. Bunların bir kısmı El Kaide, El Nusra eline geçtiği ve bugün IŞİD’in kullandığı silahların bir kısmının Türkiye’den geldiği tartışma yarattı. Bu da toplumda bir kırılma yarattı. Kobane’ye gelince bir insani yardım TIR’ının gitmesi için onlarca görüşme yapmak zorunda kalındı. ÖSO’ya gönderilen 2 bin TIR hangi hukukla gönderildiyse, Kobane’ye de aynı hukukla gönderilmesini istedik."
"Musul'u dört saatte IŞİD'e bıraktılar"
"Irak'ta kurulup Suriye'de gelişen IŞİD barbarlığı, dört saat içinde Musul'u işgal etti. Musul'da daha önceden IŞİD gelip el konsun diye konulduğu anlaşılan tanklara füzelere el koydu. Yüz yıldır çözülememiş Musul sorunu, 4 saatte IŞİD'e teslim edilerek çözülmek istendi. Şengal'de on binlerce Ezidiyi katletti, binlerce Ezidi Kürt kadını kaçırarak köle pazarlarında sattı, tecavüz etti. O görüntülerle medyaya poz verdiler. On binlerce Ezidi kardeşimiz dünyanın dört bir yanına savruldu."
"Aynı tecavüz çetesi, Mahmur'a Kerkük'e yürüdü. Bütün bunlar yaşanırken ciddi bir yardım, destek görmedi Kürtler, Süryaniler, Aleviler, Şiiler, Türkmenler. Bunların hepsi kırılma yarattı."
"IŞİD’e karşı açık bir tavır halklarımız görmedi. Bütün bu emperyalist oyunlar, IŞİD tetikçiliği altında sahnelenirken halklarımız yalnız olduğunu hissetti. Arkalarında güçlü devletlerin, Türkiye devletinin olmadığını hissetti. Bu kırılmayı yaratan biz değiliz."
"Kobane'de görkemli bir direniş sergileniyor"
"Bu tecavüz çetesi Kobane sınırlarına dayandı. 25 gündür evimizin içine girmeye çalışıyorlar. Dünyanın gözü önünde, bizlerin çıplak gözle izleyeceği şekilde, Kobane'ye girip oradaki insanların kellesini kesip, kadınlara tecavüz edip, köle pazarlarında satma çağrısı yapıyorlar. Kürtlerin kadınları bize helaldir diye fetva çıkartıyorlar. 25 gündür Kobane'de halkımız bu tecavüz çetesine karşı görkemli bir direniş sergiliyor."
"IŞİD'e karşı sert bir eleştiri bile yapmayanlar..."
"Biz kendi hükümetimizden, vatandaşımız olduğu ülkeden görüşme yapıyoruz, çağrı yapıyoruz. Fakat IŞİD'e karşı sert bir eleştiri bile yapmayanlar 25 yıldır halkımızı gazlıyor, copluyor. İşte bunlar kırılma yaratıyor.
Biz her şeye rağmen hükümetle defalarca temas kurduk. Görüşmeden sonra umudu büyütmeye çalıştık. Diyalog, çözüm zeminini güçlendirmeye çalıştık. Başbakan’a anlatmaya çalıştık. Halktaki kırılmayı, öfke birikimini anlatmaya çalıştık. Durumun kritik olduğunu, çok hassas olduğunu. Başbakan'a aynen şunu söyledik, “Kürtlerin devleti yok diye mi bu kadar sahipsizler?”, sayın Davutoğlu da “Kürtlerin devleti var, biziz" dedi. O zaman lütfen Kürtlerin devleti olduğunuzu pratikte gösterin dedik. Sadece kınamakla yetinip, 180 bin kişiyi de içeri aldık, daha ne yapalım söylemi kırıcıdır dedik.
Kaldı ki çözüm sürecini doğrudan etkileyen bir meseledir. Gelecek yüz yılımızı etkileyecek bir mevzudur. Kobane'ye birlikte yardım edelim, IŞİD'e karşı 40 dünya ülkesiyle koalisyon yapabiliyorsunuz, kendi halkınızla da yapın. Kobane'yi de birlikte kurtaralım, geleceğimizi de birlikte kurtaralım."
"Türkiye Suriyeleşsin diye uğraşanlardan değiliz"
"Ortadoğu kaosunda yönümüzü doğru bir şekilde bulmak istiyorsak el ele vermek zorundayız. Bütün halklar olarak el ele vermek zorundayız. Kürt, Alevi, Arap, Ermeni, bu ülkenin düşmanı değildir. Birbirimize düşman gözüyle bakacak, halklar arası çatışmaya sürükleyecek bir yaklaşımdan herkes hızla uzaklaşmalıdır. Bundan daha tehlikelisi olamaz. Başımıza gelebilecek en büyük felaket halklar arası bir savaşın gerçekleşmesidir. Türkiye Suriyeleşsin diye uğraşanlar var, biz onlardan değiliz. Biz Türkiye gerçek bir demokrasi, barış ve kardeşlik ülkesi olsun diye uğraşanlardanız"
"Şiddet şu saatten itibaren durmalıdır"
"Halen aynı noktada olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Kobane'de halen kritik saatler yaşanıyor. Halklarımız her yerde Kobane'yle dayanışmasını ortaya koymalıdır. Tek bir şiddet eylemine kimse yönlenmemelidir. Protesto hakkını kullanırken şiddet uygulamamalı, herkes bu konuda dikkatli davranmalıdır. Bugün işçiler, memurlar, emekçiler grevleriyle Kobane'ye destek oluyorsa, farklı etnik kimliğe sahip insanlar Kobane'ye desteği ortaya koyuyorsa bu en büyük dayanışmadır.
Arkadaşlarımız sayın Yalçın Akdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdiler. Kobane sahiplenme eylem ve etkinliklerine hiçbir yerde müdahale yapılmamalıdır. Şiddet şu saatten itibaren durmalıdır.
Arkadaşlarımız diyaloğun sorunların çözümü konusunda ortak bir yaklaşım ortaya koymuşlardır. Hükümetin de yaklaşımı budur, hükümetin diyaloğa açık olduğunu biliyoruz. Ancak henüz somut bir program üzerinde uzlaşma sağlanabilmiş değil. Şiddetin sokakta durmasının yolu sadece bizim çağrılarımızdan geçmiyor. Hükümetin yapacağı şeyler çok daha kritik, çok daha önemlidir."
"Öcalan diyalog ve müzakereden yana"
"Dün gece itibariyle sayın Öcalan ile kısa bir mesaj bağlantısı kurma imkanı doğdu. Kendisinin de katlam ve büyük provokasyon tehlikesine karşı diyalog ve müzakereyi hızlandırma yöntemini bütün taraflara telkin ettiğini belirtmek istiyoruz."
"Kobane'de katliam yapılırsa sorumlusu sizler olacaksınız"
Uluslararası topluma biz de seslenmek istiyoruz. Kobane'de katliam yapılırsa sorumlusu sizler olacaksınız. IŞİD'i bu halklara bela eden de sizlersiniz, sorumluluğunuz var. Ne Kobane'de Kürtleri, ne Telaferi, Türkmenleri ne Arapları ne de Türkleri asla bu katliam karşısında yalnız bırakamazsınız. Sorumluluk sizdedir.
Hükümet de bu çağrılarımızın, sorunları çözme irademizin karşılık bulmasıyla adım atmalıdır. Medya mensupları da HDP'ye, göstericilere yönelik hakaret dilini kullanmamalıdır.