CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın Başbakanlık da yaptığını, Abisinin Başbakan yaptığı Davutoğlu'nun Başbakanlık yapamadığını söyleyerek, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık koltuklarının şu anda boş olduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Parlamentonun, özellikle yürütme organının arka bahçesi haline gelmesi bizim kabul edeceğimiz bir uygulama değildir. Parlamento denetim yetkisini kullanmalıdır. Bize göre iki temel öğe vardır. Parlamenter sistem ve bağımsız yargı. Bugün geldiğimiz noktada parlamenter sistem ile sorunu olan bir iktidar var. Parlamenter sistemi kaldıracağım diyor. Eğer yargı bir ülkede bağımsız ve tarafsızsa orada demokrasi var demektir. Yargının siyasi otoritenin arka bahçesine dönüşmesi en büyük darbeyi demokrasiye vurur.
"HSYK üyelerine, kamu görevlilerine sesleniyorum..."
Yeni seçilen HSYK üyelerine sesleniyorum: Yargıya güven duyulmasını sağlayacak olan sizlersiniz. Ben Ergenekon davası yargıçlarına 'çocuklarınıza ileride benim babam yargıçtı diyecek bir mirası bile bırakmadınız' demiştim. Parlamenter sisteme sahip çıkmak milli egemenliğe sahip çıkmak demektir.
TBMM'de denetim yetkisini kullanan tek parti var, o da CHP’dir. İktidarın ezici bir gücü var. CHP’nin muhalefeti karşısında arada bir kaba güç gösterisi yapmaya kalkıyor. Bu bizim gücümüzü gösterir.
Bütün kamu görevlilerine sesleniyorum, hükümete yakın memur sendikalarına sesleniyorum... AKP’ye gözü kapalı oy verdiniz, sizin hakkınızı biz savunduk. Eğer kim seni görevden alırsa, bağımsız yargı seni haklı görüyorsa, oturup kalkıp CHP’ye teşekkür edeceksin.
"Özgürlük güvenceniz CHP'dir"
Özelleştirmelerin hukuka uygun şekilde yapılması gerekiyor. Bir yasa getirdiler, özelleştirmelerle ilgili mahkemenin verdiği kararların uygulanmaması yönünde. Hani bu milletin anasına küfür eden birisi vardı ya onu korumak için getirdiler bunu.
'Özgürlüğün teminatı benim' diyor Ahmet Bey. Yeni Ahmet Bey. Peki vatandaşın hangi internet sitesine girdiğini neden merak ediyorsun. İnsanların hangi internet sitesine girdiğini takip ederek vatandaşları fişleyecek. Sevgili yurttaşlarım, senin özgürlük güvencen CHP’dir. Bunun için de Anayasa Mahkemesi’ne gittik ve AYM bizi haklı buldu ve iptal etti.
"İktidar Ortadoğu'yu Türkiye'ye ithal etmeye çalışıyor"
Ortadoğu’da yaşananları biliyoruz. Kan gövdeyi götürüyor. 2002’de iktidarı devraldıklarında bunların hiçbiri yok. Şimdi kan gölüne dönen Ortadoğu’yu Türkiye’ye ithal etmeye çalışan bir iktidar var.
Kobani’de insanlar öldürülüyor. Siviller, masum insanlar sürülüyor. Biz oturduk konuştuk çözüm üretelim dedik. Kobani ile ilgili özel bir görüş aldık ve paylaştık.
Diyorlar ki Kobani’de siviller kalmadı, biz oraya neden gidelim. Dünyadan haberi olmayanların görüşüdür o. BM Suriye temsilcisi şöyle dedi 4 gün önce: 'IŞİD’in eline geçerse Kobani, Srebrenica katliamına benzer bir katliam yaşanabilir. Kadınların ve çocukların gözümüzün önünde öldürülmesine sessiz kalırsak Türkiye büyük itibar kaybına uğrar. İnsan hakları ihlallerine sesimizi çıkarmak zorundayız. Eğer IŞİD Kobani’yi alırsa 400 KM’lik sınırda Türkiye bir terör örgütüyle komşu olacaktır. PKK’nın Kuzey Irak’ta neler yaptığını biliyoruz. Şimdi 400 kilometre karelik yeni bir hat açılacak. Bunu başta engelleyemezseniz, sonra da engelleyemezsiniz.
"İnsani amaçlarla gidelim diyoruz"
Eğer tedbir almazsak, orada ileride yaşanacaklar Türkiye’ye de sıçrayacaktır. IŞİD’in orada at koşturması doğru bir şey mi? Önerimizin çok haklı olduğu ortaya çıktı ki Bremen mızıkacıları gibi yukarıdan aşağıya çıktılar ve teklifimizin ne kadar yanlış olduğunu anlatmaya başladılar. Terör ister IŞİD’den ister PKK’dan gelsin teröre karşı direnmemiz gerekiyor. Bizim önerimizde yabancı asker, işgal, tampon bölge, uçuşa yasak bölge yok. Biz insani amaçlarla gidelim diyoruz.
Sayın Devlet Bahçeli bizim önerimize karşı çıkmış. Acaba kendisinin onay verdiği tezkereye bilerek mi onay verdi. Bu ülkeye yabancı asker postalının gelmesine CHP olarak karşıyız. Biz hiçbir zaman buna evet demedik ama Bahçeli sen evet dedin. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünü hep savunduk. Tampon bölgeye hayır dedik. Uçuşa yasak bilgeye karşı çıktık. Sen bunlara evet dedin.
"Ben konuşunca rahatsız oluyor"
AKP ne zaman sıkışsa koltuk değneği her zaman hazırdır. Şimdi diyecekler ki biz ona PKK için evet dedik. Geçin onları. PKK için yabancı askere ihtiyaç mı var. Bizim milliyetçiliğimizden ulusalcılığımızdan şüphemiz yok. Teklifimize ilk tepki Ahmet Bey’den geldi. 'Aklını kendisine saklasın sussun' dedi. Bir kişi böyle konuşuyorsa ergenlik çağındaki bir çocuk düşüncesiyle konuşuyor demektir. Yetişkin akıllı bir insanın dili böyle olmaz. Bizim kültürümüzde akıl akıldan üstündür diye bir söz var. Kim çevreyi dünyayı iyi sorguluyor bunu anlatmaya çalışır bu söz. 'Koyun kurt ile gezerdi fikirler farklı farklı olmasa' der koca Veysel. Bunu söyleyen bir kişinin kafasında demokrasinin 'D’si bile yoktur. Çünkü ben konuşunca rahatsız oluyor. Doğrulardan rahatsız oluyor. Benim konuşma gerekçem zaten senin rahatsız olman için, doğruları bulman için.
Sevgili Peygamberimizin çok güzel bir sözü var bu konuda: İnsanı pişman eden kendi görüşlerindeki ısrarıdır. Akıllıya danışıp onu dinlemeyen pişman olur. Ben düşüncelerimi söylüyorum. Oturup bakarsın. Bunları yapmayın Türkiye zarar görür dedik ama yaptılar ve Reyhanlı’da Cilvegözü’nde vatandaşlarımız öldü.
"Belge mi istiyorsun Davutoğlu, al sana belge"
'IŞİD'e destek vermeyin' dedik Ahmet Bey çıkıp 'Bunu söylemek vatan hainliğidir' dedi. IŞİD’e destek verdiklerini bütün dünya biliyor. Belge mi istiyorsun sen, işte silahları götüren şoförlerin ve savcıların ifadeleri. Belge mi istiyorsun Ahmet Davutoğlu, al sana belge. Cumhuriyet Başsavcılığı Adana. Savcının ifadesi. Terör örgütlerine silah gönderildiğine dair. Başka resmi bir belge de silahları götüren şoförlerin ifadeleri.
'Belgeleri göstermezsen vatana ihanet ediyorsun' demiştin. Sevgili Ahmet Bey kim vatanına ihanet ediyor. 'Biz TIR’larla insani yardım götürüyoruz' dediler. Türkmenler de 'Biz hiçbir şey almadık' diyorlar.
Şimdi ben soruyorum kim vatanına ihanet ediyor sevgili Ahmet Bey. 'Biz insani yardım malzemesi gönderdik' diyorlar. Erdoğan Somali’ye gitti ve insani yardım malzemesi götürdü. Oraya bir sürü insan sanatçı götürdü. Maden insani yardım malzemesi götürüyorsan bu TIRlara neden yasak geliyor. Yayınlanması yasak. Hani insani yardımdı. IŞİD’in elindeki silahlar Recep Tayyip Erdoğan’ın Davutoğlu marifetiyle gönderdiği silahlardır.
Herkes biliyor ama dertleri şu: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bunu öğrenmesin. IŞİD petrol satıyor günde 2 milyon dolarlık. Kime satıyor bunu? Ankara'da İstanbul’da Gaziantep’te IŞİD’e eleman devşiren ofisleri var. Konya Müftüsü şöyle diyor, Ali Akpınar, 4 gün önce: 'Konya’dan 100 kişi gidip IŞİD’e katıldı. Bombalama oldu bunlardan 10-15’i öldü.' Bu militanlar giderken sen bir yerlerden armut mu topluyordun. IŞİD’in hücreleri de var. Toplanıyorlar cenaze namazı kılıyorlar, üniversitede öğrencilere saldırıyorlar. Yurtdışından gelip IŞİD’e katılanlar var. Bunları kendileri anlatıyor zaten. Biden’ın açıklamaları var en son. Özel bir görüşme olduğu için özür diledi. Yalan olduğu için dilemedi. IŞİD’e açıkça bu hükümetin desteği var.
Bize 'Esad’ı destekliyorsunuz' diyorlar, bunların hepsi hikaye. Biz sadece Ortadoğu’da kan akmasın, kadınlar çocuklar mağdur olmasın istiyoruz. Biz sadece ülkemizde değil komşularımızda da barış istiyoruz. Bir iç savaşı körüklemiyoruz.
Benim aklıma ihtiyaç duysaydın, Türkiye bugün ortadoğu bataklığında olmazdı. Benim aklıma ihtiyaç duysaydın, Türkiye terör örgütlerine destek veren bir ülke konumunda olmazdı, bugün Türkiye’nin rolü çok daha farklıydı. Tam tersine kargaşa yaratan yalnız bir ülke konumuna geldik. Benim aklıma ihtiyaç duyup duymaman önemli değil. O senin aklının kapasitesiyle ilgili bir durum. Benim aklımı dinleseydin başka ülkenin iç işlerine karışmazdın. Benim aklımı dinleseydin, Türkiye’de bu kadar insan ölmezdi. Daha 1 hafta önce 33 vatandaşımız öldü.
Davutoğlu, 'Başbakan benim, muhatabınız benim' diyor. Önce sen onu üzerindeki ağabeyine söyle. O diyor onu ben başbakan seçtim" diye.
Biz cumhurbaşkanlığı yemin törenine katılmadık. Ne kadar doğru bir şey yaptığımız ortaya çıkıyor. Çünkü hayatı boyunca yalan söyleyen birisinin orada yalan söylemesine şahit olmak istemedik. Namus ve şeref kavramı çok önemlidir. Tarafsız olacağıma dair namusum ve şerefim üzerine diyor. Şimdi ben sormaz mıyım hangi namustan hangi şereften bahsediyorsun? Bu tepkiyi Davutoğlu'nun göstermesi gerekiyordu, diyemiyor. Ben Ortadoğu bataklığı dediğimde kızmıştı. Sonra Allah'ın hikmeti Erdoğan da ortadoğu bataklığı deyince herhalde bana gösterdiği tepkiyi ona da gösterecek dedim. Gösterdi mi gösteremedi. Gösteremez.