CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Demokrasilerde halkın devleti denetlediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Demokrasilerde devlet halkın denetimine açılır. Halk devleti denetler bizde tam tersi oluyor. Devletin halk üzerinde baskısı var. Devletin halkı denetlediği rejime demokrasi denmez. Böyle rejimlerde ülkenin Başbakanı çıkar 'siz birbirinizi komşunuzu ihbar edin' der. Siz tek parti devleti oluşturdunuz. Başbakanı, bakanları, valisi, savcıları hakimleri aynı konuşur ve tek parti devleti oluşur" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Eskişehir'de genç bir çocuğumuz sopalarla tekmelerle öldürüldü. Öldürüldüğünün ertesi günü bir sözde vali çıkıp, valilikle felan alakası yok. 'Bazı gruplar arkadaşlarına zarar verir ve suçu hükümetin üzerine atarlar'. Kusura bakmayın bu sözler AKP’nin Recep Tayyip Erdoğan’ın valisine ait. Bunu söyleyen bir vali 1 saat bile o koltukta oturamaz. Bir gazeteciye 'adi ve şerefiz' diyen bir vali valilik koltuğunda oturamaz. Ama ne dedi Recep Tayyip Erdoğan, 'Sayın Vali iyi bir arkadaşımızdır' dedi. Bizde güzel bir atasözü var 'Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim' diye" dedi. Parti üyelerine birlik ve beraberlik çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, "Geçmişte yaşadığımız bazı olumsuzluklar partide bölünmelere yol açtı. Hiç kimsenin farklılıklardan dolayı partiyi bırakıp gitmesini istemiyoruz. Herkes bu çatının altında olmalı. Seçimlerde de söyledik CHP varsa herkes için vardır. Geçmişte yaşanan bölünmeler bize güç kaybettirdi. Ankara, İstanbul Büyükşehir Belediyelerini böyle kaybettik. Bizim bölünme lüksümüz yok. Beraber olup birlikte mücadele edeceğiz. 11 yıldır ülkeyi bir parti değil, bir kişi yönetiyor. Demokrasi 11 yılda büyük bir açık verdi. Bunu telafi etmemiz lazım" diye konuştu. Türkiye'de demokrasinin olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Uluslararası kuruluşların bizim için öngördüğü, bizim ülkemizde demokrasinin olmadığı, melez demokrasi, hibrit demokrasinin olduğudur" dedi.
"YİĞİT ADAM OL 'TÜRK' SÖZCÜĞÜNÜ YASAKLIYORUM DE"
Demokratikleşme paketi ile birlikte Andımız'ın kaldırılmış olmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın bu konuda söylediklerine hitaben şöyle konuştu: "Efendim doğruyum dediniz de ne oldu diyor. Gitti yolsuzluk yaptı. Kendisini tanımlıyor aslında. İlköğrenimin ne olduğunu bilmiyor. İlköğrenimde çocuklara birlikte beraber olma öğretilir. Allah aşkına çocuklara doğruyu öğretmek, doğrusun demeyi öğretmek ne zamandan beri formatlama oldu. Asıl yasaklamak istediği şey şu; Türküm. Bir sürü kılıf uyduruyor. Yiğit adam ol. Daha doğrusu adam ol. Ben Türk sözcüğünü yasaklıyorum de mesele bitsin. Senin kimliğini öğrenelim. İstiklal Marşı da okuyoruz. E şimdi biz toplumu mu formatlıyoruz? Halkına yalan söyleyen bir Başbakandan o topluma hayır gelmez. Gencecik çocuklara kalkmış diyorsun ki; kininizi unutmayın diye mesaj veriyorsun. İlköğretimde çocuklara ne diyorlar; doğru çalışkan olacaksın."
"ADALET VE KALKINMA PARTİSİ'NİN SEÇİM PAKETİDİR"
Demokratikleşme paketine ilişkin Kılıçdaroğlu, "Bizim önümüze konan paket bizim anladığımız anlamda bir demokrasi paketi değildir. Önümüzdeki süreçte seçime gidiyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin seçim paketidir bu. Yargı bağımsız olsun dedik. Yargı siyasi otoritenin elinde. Yargının bağımsızlığını yitirdiğinin en somut örneği Deniz Feneri davasıdır. Kurban paralarını, zekat paralarını yiyenler ödüllendirildi. Sırtı sıvazlandı. Savcılar yargılandı. Hırsızlar beraat etti. Yargının bağımsız olmadığı bir ülkede demokrasi olmaz. Gezi eylemleri olaylarında savcılar dava çatı. İşin garip yanı, AKP İstanbul İl Başkanı, savcılığa müracaat ediyor 'bana gezi davasından bir fotokopi ver' diyor. Avukatın bile alamadığını AKP İl Başkanlığına neye göre teslim ediyorsun. Bu konuda Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu bir şey yaptı mı? Henüz bilmiyoruz. Bekliyoruz. O savcı hakkında neler yapılacak diye" ifadelerine yer verdi.
Seçim barajına ilişkin Kılıçdaroğlu, "Son seçimde aldığımız oyun milletvekilini çıkaramadık. Kim yaptı bunu? Darbeciler yaptı. Kim sahip çıkıyor? Yine darbeciler. Yani demokrasi darbecileri. Yani Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları sahip çıkıyor" diye konuştu.
"DEVLETİN HALK ÜZERİNDE BASKISI VAR"
Demokrasilerde halkın devleti denetlediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Demokrasilerde devlet halkın denetimine açılır. Halk devleti denetler bizde tam tersi oluyor. Devletin halk üzerinde baskısı var. Devletin halkı denetlediği rejime demokrasi denmez. Böyle rejimlerde ülkenin Başbakanı çıkar 'siz birbirinizi komşunuzu ihbar edin' der. Siz tek parti devleti oluşturdunuz. Başbakanı, bakanları, valisi, savcıları hakimleri aynı konuşur ve tek parti devleti oluşur" dedi.
"BU SÖZLER RECEP TAYYİP ERDOĞAN'IN VALİSİNE AİT"
Eskişehir Valisi ve Gazeteci İsmail Saymaz arasında yaşanan diyalogları da sert bir dille eleştiren Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
"Eskişehir'de genç bir çocuğumuz sopalarla tekmelerle öldürüldü.Öldürüldüğünün ertesi günü bir sözde vali çıkıp, valilikle felan alakası yok. "Bazı gruplar arkadaşlarına zarar verir ve suçu hükümetin üzerine atarlar" dedi. Sonra biz gazeteci arkadaşımız kararlılıkla bu olayı takip etti. İsmail Saymaz.Çıkıp bu sözde vali bir söz bile etmedi. Gazeteciye mesaj gönderdi: "Oğlum İsmail yine rahat durmuyorsun. Bir daha bu konuyu işlersen sen adi ve şerefsizsin" diyor. Kusura bakmayın bu sözler AKP’nin Recep Tayyip Erdoğan’ın valisine ait. Bunu söyleyen bir vali 1 saat bile o koltukta oturamaz. Bir gazeteciye 'adi ve şerefiz' diyen bir vali valilik koltuğunda oturamaz. Ama ne dedi Recep Tayyip Erdoğan, "Sayın Vali iyi bir arkadaşımızdır" dedi. Bizde güzel bir atasözü var 'bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim' diye." Kılıçdaroğlu konuşmasının sonunda, önümüzdeki dönemde çok sayıda kişinin CHP’ye katılmasını beklediklerini, kanaat önderlerinin de CHP’ye üye olacağını söyledi.
KILIÇDAROĞLU, ORHAN BİRGİT'E CHP ROZETİ TAKTI
Konuşmasından önce Kılıçdaroğlu, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin kürsüye davet ettiği Orhan Birgit, Uluç Gürkan, Mecit Şekercioğlu ve Aydın Esen ile emekli Tuğgeneral Ömer Faruk Küçük’e CHP rozetlerini taktı.