CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sert ifadeler kullandığı yazılı bir açıklama yayımladı.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu'na "Ey çırak başbakan...", Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ise
"En yüce makamı daha fazla kirletme" diye seslendi.
Açıklamanın tam metni şöyle:
"Türkiye en karanlık günlerini yaşıyor. Sokaklarda tüfekle, tabancayla, satırla, bıçakla savaş yaşanıyor. AKP'nin kimlik ve inanç siyasetiyle böldüğü vatandaşlar birlik ve dayanışma ruhunu maalesef giderek yitiriyor. Hükümet sanki maçta tabela tutar gibi, "Bugün iki grup çatıştı, şu kadar vatandaşımız öldürüldü, biz hiçbir şey yapmadık vallahi" demeyi marifet sayıyor. Ey çırak başbakan, öyle görülüyor ki hükümet etmeyi bilmiyorsun. Onlarca kentte iki grup vatandaş çatışma noktasına geldiyse, neden haberin yok? Ellerindeki silahlar nereden geldi? Kim verdi biliyor musun? İstihbarat teşkilatın, polisin, askerin ne güne duruyor? Neden ölümleri engellemiyorsun?
Belli ki, senin tek bildiğin suçu başkalarına atmak. Muhalefeti karalamak. Bu ülkeyi 12 yıldır senin hükümetin yönetiyor. Biz de, seçmenler de öyle sanıyorduk. Çünkü son olaylar ortaya koydu ki, sen bırak bu ülkeyi, partini bile yönetmekten acizsin...
Sen Kobani'ye yardım nutukları atıyorsun, genel başkan yardımcın çıkıyor, “Kobani'de trajedi falan yok, iki terörist grup çatışıyor" diyor. Madem böyleydi, senin Meclis'ten çıkarttığın tezkereyle Türk askeri hangi teröristin yardımına koşacak söylesene! Yoksa tezkereyi İŞİD'e destek için mi çıkarttın? Sana mı inanalım, yardımcına mı?
Ey çırak başbakan, bir ülkede 38 vatandaş ölmüş, hükümet de seyirci kalmışsa, yaratılan ortamın adı bellidir: Anarşi kol geziyor. Türkiye adeta 12 Eylül öncesine döndü. Zerre kadar aklın varsa bütün bu olanların siyasi faturasını ödeyeceğini bilmelisin. Çankaya'daki abin de kurtaramaz seni.
Abin, iki gündür kendisini ortaya attı. Senin adına bize laf yetiştiriyor. Makamını unuttu, 2 ay önce ettiği yemini çiğnedi. Anayasa'nın 103'üncü Maddesindeki yemini, namusu ve şerefi üzerine etmişti oysa... Bakın ne demişti: “Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim."
Sana söyledim, şimdi abine de söylüyorum. Namusu ve şerefi varsa... Ettiği o yemine uyar. Eğer Cumhurbaşkanı ise... Meydan meydan dolaşıp elindeki devlet imkânlarıyla siyaset yapamaz... Siyaset cazgırlığı o makama yakışmaz. Memleket yanarken, vatandaşının yardımına koşar, iktidar partisinin sözcüsü gibi davranamaz. Hem siyaset hem cumhurbaşkanlığı olmaz.
Baştan söyledik, anlamadı, dinlemedi. Hem parti sözcülüğü hem cumhurbaşkanlığı bir arada olmaz… Anlaşılan o koltuk abine çok büyük geldi. Kendisini hala başbakan sanıyor. O zaman kalksın, insin Çankaya'dan aşağı. Geçsin karşımıza öyle konuşalım. En yüce makama daha fazla zarar vermesin, kirletmesin."