ABD’nin dünya ekonomisinin kalbi olduğunu belirten ekonomistler, Türkiye’nin ABD politikalarına benzer bir yol izlemesi gerektiğini, bunun da faiz oranlarının artmasına ve büyümenin yavaşlamasına neden olacağını vurguladı.
İzmir Ekonomi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Yetkiner, Türkiye ekonomisini bekleyen en büyük tehlikenin ABD Merkez Bankası’nın faizleri artırması ve likiditeyi azaltması olduğunu söyledi. 2013 yılı ikinci yarısında Türkiye Ekonomisini değerlendiren Prof. Dr. Yetkiner, ülkenin ABD’ye uygun bir politika izleyeceğini kaydetti.
ABD’nin dünya ekonomisinin kalbi olduğunu, dünya ekonomilerinin kendilerine bu ülkenin durumunu baz almak zorunda olduğunu belirten Prof. Dr. Yetkiner, ABD Merkez Bankası Başkanı Prof. Ben Prof. Bernanke’nin 2014 yılında para arzını artırma stratejisinden vazgeçebileceklerini açıklamasının dünya piyasaları tam bir türbülans yaşattığını anımsattı.
Prof. Dr. Yetkiner, “Prof. Bernanke’nin açıklamalarının ardından dünya piyasaları tam bir türbülans yaşadı. Prof. Bernanke tekrar açıklama yapıp, ortada henüz kesinleşmiş bir karar olmadığını açıklamak zorunda kaldı. Ancak, ABD dünya ekonomisinin kalbidir. ABD’de likidite artışının azalması/faizlerin artması dünyada serbestçe dolaşan finans kapitalin ABD’ye geri dönmesini teşvik edecektir. Bu durumda Türkiye gibi sermayesi-kıt ülkelerin yapabileceği iki şey vardır. Finans kapitalin çıkışına izin vermek ya da faizleri ABD’ye paralel artırarak sermayeyi ülke içinde tutmaktır” dedi.
Faiz oranları artacak, büyüme yavaşlayacak
Finans kapitalin çıkışına izin verilmesi durumunda kurların artacağını, paranın değer kaybedeceğini, ithalatın pahalılaşacağını ve petrol gibi vazgeçilmesi olanaksız ürünler nedeniyle ülkede enflasyona yol açılacağını bildiren Prof. Dr. Yetkiner, bunun tercih edilebilir bir çözüm olmadığına işaret etti. Prof. Dr. Yetkiner, şunları söyledi:
“Türkiye, faizleri ABD’ye paralel artırarak sermayeyi ülke içinde tutacaktır. Bu durumda, faizler yükselir, tüketim ve yatırımlar azalır. Ekonomik büyüme yavaşlar. Borcunu döndürmek zorunda olan kamu ve özel firmalar daha ağır bir faiz yükünün altına girerler. Zaten Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, geçtiğimiz günlerde faiz koridorunun üst bandını 75 baz puan artırarak bunun sinyallerini piyasalara verdi. Ancak şu andaki görünüm piyasaların Merkez Bankası’nın bu kararından yeterince tatmin olmadığı yönündedir. Bu nedenle döviz kurları hala oynaklığını korumaktadır. O halde 2013 yılının ikinci yarısında faiz oranlarının bir miktar daha artmasını, büyüme hızının yavaşlamasını yaşayacağız. 2014 yılındaki seçimler nedeniyle hükümet harcamalarının artmasını ve hükümet bütçesinin hem harcamalar arttığı için hem de artan borçlanma maliyetleri nedeniyle bir miktar bozulmasını beklemek yanlış olmaz.”