İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde düzenlenen panelde dünyada ve Türkiye’de HIV/AIDS’in durumu ve korunma yolları tartışıldı.
Panelde, Türkiye’nin sağlık sistemine dahil edilen hastaların tedavisinde başarılı ancak tanı koymada yeterli noktada bulunmadığı ifade edildi. 1 Aralık Dünya AIDS Günü nedeni ile İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde “Dünyada ve Türkiye’de HIV/AIDS’in Durumu ve Korunma Yolları” başlıklı paneli düzenlendi.
Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Melikşah Ertem’in moderatörlüğünde düzenlenen panele İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi’nden Dr. Metin Kızılelma “Türkiye’de HIV/AIDS Gerçeği ve Kontrol Çalışmaları”, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Gökengin “Dünyada HIV/AIDS ve Hastalıktan Korunma Stratejileri”, Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği adına Uzman Dr. Sabri Atalay “AIDS’te Danışmanlık İlkeleri” başlıklı bir konuşmaları ile katıldı. Türk Tıp Öğrencileri Birliği TURKMSIC desteği ile düzenlenen panel sonunda konuşmacılara teşekkür belgesini Prof. Dr. Ertem takdim etti.
TOPLUMU ETKİLİYOR
Dünya genelinde 35 milyon HIV/AIDS hastası bulunduğunu ve bunları 3,2 milyonunu çocukların oluşturduğunu belirten Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Melikşah Ertem açılış konuşmasında, “Vakaların çoğunluğu gelişmemiş ülkelerde bulunuyor. Öyle bir hastalık ki sadece kişiyi değil, ailesini, toplumu, toplumun ekonomik ve kültürel yapısını etkiliyor. Her geçen gün geliştirilen ilaçlar ile hastalığı tamamen tedavi etmek mümkün olmasa da hastaları daha uzun yıllar yaşatmak mümkün oluyor” açıklamasında bulundu.
TANIDA GERİ TEDAVİDE BAŞARILIYIZ
Dünya genelinde her yıl 1,5 milyona yakın insanın HIV nedeni ile hayatını kaybettiğini belirten Prof. Dr. Deniz Gökengin, Avrupa ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin nüfus içinde hastalıkla ilgili tüm olguların görülme hızının yüksek olduğunu söyledi. Türkiye’de kişilerin hastalığın ileri düzeye gelmesinin ardından tedavi için başvurduğunu ifade eden Gökengin, bunun da hastaların bir kısmının kaybedilmesine neden olduğunu söyledi.
Türkiye’nin hastaları sağlık sistemine dahil ettikten sonra tedavide başarılı olduğu bilgisini paylaşan Gökengin, “Sisteme dahil edilen hastaların yüzde 63,4’ü 24’üncü haftada, yüzde 82’si de olgu aşamasında tedavi ediliyor. Bizim sorunumuz hastanın tanı alması ve sağlık sistemine dahil edilmesinde” dedi. Hastaların, hastalığın farkında olmaması ya da damgalanma korkusu nedeni ile tanıda gecikmeler olduğunu ve bu nedenle sağlık çalışanlarına önemli görevler düştüğünü belirten Prof. Dr. Deniz Gökengin, hastalığın göstergeleri konusunda hekimlerin bilinçli olması ve yönlendirmede bulunması gerektiğini söyledi.
KAPSAM GENİŞLETİLMELİ
Türkiye’de 2014 Ağustos ayından itibaren 10 binin üzerinde HIV/AIDS hastalığı taşıyan hasta olduğu bilgisini paylaşan İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi’nden Dr Metin Kızılelma, 2003 yılı ile 2014 yılı arasında bildirimi yapılan HIV pozitif hasta sayısında önemli bir yükselme olduğu bilgisini kaydetti. 2015 yılında toplam 427 bin 991 kişiye HIV testi yapıldığını, 828 testin pozitif çıktığını ve bunların da 227’sinin doğrulandığını belirten Kızılelma, tarama yapılması için hedef grupların belirlenmesi, test uygulanmasında yaygınlık ve kolaylık sağlanması, gizlilik ilkeleri kapsamında test yapılan kişinin partnerinin de bilgilendirilmesi gibi konularda titizlikle çalışılması gerektiğini söyledi.
Dünyadan HIV/AIDS tanısı bulunan 22 milyon kişinin tedaviye ulaşma şansının bulunmadığını belirten Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği’nden Uz.Dr. Sabri Atalay ise Türkiye’de danışmanlık hizmetinin gönüllülük esasına dayalı olarak verildiğini, yeterli kaynak ve eğitim olanaklarına sahip olunmadığını söyledi. Hekim adaylarına danışmanlık ilkelerinin detaylarını sunarak HIV/AIDS danışmanlığın ne denli önemli olduğunu belirtti.