MOBBİNG HER YERDE
Türk Hava Yolları ortaklık iştiraklerinden TGS’de (Turkish Ground Service) görev yapmış olan Ömer Koray Özbay isimli personelin intiharı bütün yurtta konuşulmaya devam ediyor.
Mobbing ile Mücadele Derneği Genel Başkanı İlhan İşman, “olayın takipçisiyiz ve konu derneğimiz birimlerince titizlikle takip edilmektedir” dedi.
Konunun TBMM’ ne de soru önergesi şeklinde gündeme gelmesi, mobbing kavramını tekrar ülke gündemine taşıdı. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Mobbing İle Mücadele Derneği Genel Başkanı İlhan İşman, olayın takipçisi olduklarını söyledi. İşman: “ Öncelikle Ömer Koray Özbay’a Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz. Ömer Koray Özbay’ın Türk Hava Yolları'nın iştiraki olan yer hizmetleri şirketi Turkish Ground Services'te uzun yıllardır görev yaptığını ve bir veda mektubu bırakarak intihar ettiğini, basın ve sosyal medya paylaşımları vasıtasıyla öğrendik. Haberde THY'de yetkili bir kişinin kendisine yönelik sistematik mobbing uyguladığını ve dayanacak gücü kalmadığını belirten Özbay, veda notunda "Hakkımı helal etmiyorum" diyor ve intihar ediyor. İntiharı öncesinde çektiği bir videoyu ve 4 sayfalık veda mektubunu sosyal medya hesabından paylaşan Özbay'dan daha sonra haber alınamadığını öğreniyoruz. Arkadaşları saatler sonra, Özbay'ın ölüm haberini aldıklarını bildiriyorlar.
Olay gerçekten vahim ve içler acısı. Aslında çalışma yaşamında şiddet ve taciz sonucu intihar eden maalesef ilk kişi de değil, Ömer Koray Özbay. Ülkemizde son yıllarda bu tür olayların artarak yaşandığını üzülerek görüyoruz. Uzman hekimler Ece ve Mustafa, sözleşmeli Saadet öğretmen ve güvenlik birimlerimizin onlarca çalışan da maalesef mobbing nedeniyle mektup bırakarak intihar edenler arasında. Bu duruma kayıtsız kalmak, yok saymak ve olmamış gibi davranmak tam bir insanlık dramıdır. Çünkü mobbing bir insan hakkı ihlalidir. Mobbingin bir işyeri kanseri olduğunu deneyimli birikimli insan kaynağımız olan beşeri sermayemizi, kemirip yok ettiğini her vesile ile dile getiriyoruz” dedi.
Ülkemizde mobbing konusunda akademik anlamda yeterince araştırma yapılmadığını, dernek olarak kendilerinin yaptığı iki araştırmada Bankacılık sektöründe mobbing algısının %62 olduğunu, kamu çalışanları arasında da her üç kişiden birinin mobbing yaşadığı yönünde veriler bulunduğunu söyleyen İşman, çalışma hayatı boyunca, belirli bir dönemde mobbinge maruz kalanların sayısının da %40 olduğunu hatırlattı. Bunun çalışma hayatı boyunca her 100 kişiden 40’ının mobbingi yaşadıkları anlamına geldiğini, en çok mobbinge uğrama yaşının da 29-33 yaş arasında olduğunun altını çizdi. İşman sözlerine şöyle devam etti:
“Ülkemizde maalesef mobbingi tanımlayan, mobbing yapan zorbalara uygulanacak yaptırımları ortaya koyan müstakil bir kanun bulunmuyor. Bu alanda sadece borçlar kanununun 417 maddesi var. “Madde 417’de İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.” deniyor. Çok genel ve muğlak ifadelerin yer aldığı bir kanun maddesi ve yaptırımı açık, net ve kesin olarak belirtilmemiş. Bu nedenle mahkemelerce çerçeve yasalardan yola çıkılarak hüküm veriliyor. Öncelikle mutlaka ve mutlaka hiç zaman geçirilmeden müstakil bir mobbing ile mücadele kanununa ihtiyaç var. Bu konuda önümüzde bir fırsat var. İLO tarafından ortaya çıkarılan ve 20’nin üzerinde ülkenin imzaladığı, 190 Sayılı Çalışma Yaşamında şiddet ve Tacizin Önlenmesi Uluslararası sözleşmesi. Ülkemizde çalışma barışını geliştirmek, onurlu çalışma hakkını gözetmek, deneyimli, birikimli, liyakatli insan kaynağımız olan beşeri sermayemizi doğru kullanmak ve pozitif işyeri ortamlarını çoğaltmak istiyorsak; Türkiye bu uluslararası sözleşmeyi imzalayarak, duruşunu ortaya koymalıdır. Bu vesile ile bir kere daha kamuoyu önünde açık çağrımızı dile getiriyoruz.
Yaşanan son olayda; Özbay’a ilişkin THY'den gelen açıklamada şöyle dendiğini görüyoruz : “İnternet ve sosyal medya mecralarında Ortaklığımız iştiraklerinden TGS’de (Turkish Ground Service) görev yapmış ve 2019 yılı Mart ayında kendi isteğiyle görevinden ayrılmış Ömer Koray ÖZBAY hakkında çıkan iddia ve paylaşımlar, şirketimizin ilgili birimlerince incelenmekte olup, konu titizlikle takip edilmektedir” deniliyor. Biz de bu vesile ile buradan şu soruları soralım. THY ve iştiraki olan şirketlerde çalışma barışının geliştirilmesi, onurlu çalışma hakkının gözetilmesi adına, mobbingin önlenmesine yönelik bir yönerge mevcut mudur? Mobbingi önlemeye dönük bir prosedür var mıdır? Mobbing şikayetlerinin alındığı ve sonuçlandırıldığı bir şikayet izleme mekanizması var mıdır? Şikayet ve soruşturma prosedürleri ve işyeri düzeyinde uyuşmazlık çözüm mekanizmaları var mıdır?
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
İyi yönetim ilkeleri gereği, ki iyi yönetim; en genel anlamda, belirli bir faaliyeti yürütmek için öngörülen usul ve kurallara uygun hareket edilmesini ifade etmekte; yürütülen faaliyet alanına göre farklılıklar gösterse de, tarafsızlık, doğruluk, şeffaflık, hesap verme ve çabukluk gibi yatay olarak tüm idari faaliyetler için geçerli olan iyi yönetim ilkeleri bulunmaktadır. Örneğin THY ve iştiraki olan şirketlerde pozitif çalışma ortamlarını geliştirmeye yönelik bir şirket politikası var mıdır? Şirket olayın titizlikle incelendiğini, takip edildiğini ifade ediyor. Oysa Ömer Koray Özbay video paylaşımında bu süreçte bir çok kez mobbingin önlenmesi konusunda şikayetlerini üst yönetime mail yoluyla ilettiğini dile getiriyor. Ancak hiçbir geri dönüş olmadığını bildiriyor. Varsa, prosedür gereği, bu şikayetler hangi ilgili birime, kime yapılmıştır? Kimler bu konuda kayıtsız kalmıştır? Görmezden gelinmiş midir? Yok, sayılmış mıdır? İşlem yapılmış mıdır? Ya da yapılan bir işlem varsa yeterli düzeyde midir? Bu konuda hizmet kusuru ya da ihmali olan kişi ve birimlere ne tür yaptırımlar uygulanmıştır? Psiko-sosyal destek sağlayan bir birim ya da progaram varmıdır? Bu soru işaretlerinin de giderilmesi gerekiyor. Kendisine mobbing yapan söz konusu kişinin arkasının güçlü olduğu, intihar eden kişiye gözdağı verdiği doğru mudur? Söz konusu mağduriyetleri yaşattığını iddia ettiği kişi ile ilgili herhangi bir işlem yapılmış mıdır? Kamuoyu bu ve benzeri sorularla ilgili açıklama beklemektedir.
İNTİHAR BİR SÜRECİN SONUCU
Bu olay dışında genel olarak söylemek gerekirse; güçlü grup bağlarının bulunmadığı, belirsizlik ve sosyal düzensizliğin hüküm sürdüğü ortamlarda, intiharların arttığını görüyoruz. Çoğu zaman yaşamın anlamının yitirilmesi ve geleceğe dair umutsuzluk, intiharı tek çıkış yolu haline getirebiliyor. İntihar nedenlerinde ilk sırayı alan psikiyatrik bozukluk olan majör depresyona eklenen panik atak, uykusuzluk, dışlanma, yok sayılma, adam yerine konmama, değersizlik hissini artırıyor, intihar riskini yükseltiyor. Elbette intihar bir sürecin sonucu. Bu süreçte neler yaşandı derinlemesine incelenmesi, objektif bir yaklaşımla, intiharın kök nedenlerine inilmesi gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde intiharı önleme programları çerçevesinde yüksek intihar riski taşıyan gruplarda sosyal ve kişiler arası etkinlikler düzenlenerek; yalnızlık, yalıtılmışlık, sevilmeme, hayatın anlamsızlığı gibi duygularla mücadele edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Elbette bu aşamada birçok şeyi konuşabiliriz. Ama sonuçta bir can gitti. En değerli varlığımız olan bir insan. Üzgünüz hem de çok üzgünüz. Amacımız kimseyi töhmet altında bırakmak değil, gerçeklerin gün yüzüne çıkmasına katkı sağlamak, bundan sonra yaşanacak intiharların önüne geçmek adına, derneğimiz misyonu gereği kamuoyu oluşturmaktır. Biz dernek olarak olayı basın ve sosyal medya paylaşımları vasıtasıyla öğrendik. Olayı öğrendiğimiz andan itibaren de araştırmalarımız sürüyor. Olayın takipçisiyiz. Önümüzdeki süreçte bu alanda ülkemizde kurulan ilk dernek olarak; tüzüğümüz, misyonumuz ve vizyonumuz gereği üzerimize düşeni önyargısız ve tarafsız bir biçimde layıkıyla yerine getirme gayreti içinde olacağımızdan şüpheniz olmasın. İddia ve paylaşımlar, derneğimizin ilgili birimlerince incelenmekte olup, konu titizlikle takip edilmektedir.”