“Türkiye’de Siyasal Katılım ve Siyasete İlgide Kadın ve Erkekler Arasındaki Farklılıklar” başlıklı çalışma gerçekleştiren İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çiğdem Kentmen Çin, Türkiye’de kadınların nüfusun yarısını oluşturduğunu ancak siyasetten uzak durduğunu söyledi.
Kadınların siyasetle ilgili olmadığı zaman bu alanın erkek egemen bir oyuna dönüştüğünü kaydeden Doç. Dr. Çin, kadınların yaşadıkları zorlukların duyulamadığını ve anlaşılmadığını belirtti.
Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Başarılı Genç Biliminsanı ödülü alan Doç. Dr. Çin, “Kadınların siyasal katılımı arttıkça kürtaj, kadına şiddet, ekonomik ve sosyal cinsiyet eşitsizliği, aile ve çocuk bakımı gibi kadınları doğrudan ilgilendiren konular daha fazla ülke gündemine girmektedir. Hatta kadınların siyasete katılımı arttıkça ülkelerin dış politikalarında yumuşama olduğu, daha az silahlandıkları ve daha az silahlı çatışmalara girdikleri bile gözlenmiştir” dedi.
‘Kadın Temsilci Az, İlgi de Az!’
Türkiye’de 52,5 milyon seçmenden 27 milyona yakınının kadın, 26 milyonun da erkek olduğunu aktaran Doç. Dr. Çin, kadınların hangi oranda sandığa gittiği konusunda kesin bilginin bulunmadığını ifade etti. Kadınların sandığa gitmesinin önünde ailevi sorumlulukları ve meclis gündeminde kadın sorunlarının yoğun olarak ele alınmamasının yattığını belirten Doç. Dr. Çin, siyasette kadın temsilcilerin sayıca az olmasının kadınların siyasete ilgilerini azalttığını söyledi.
‘Gelişmiş Bir Demokrasi İçin; Siyasette Kadın’
2008 yılında yapılan Avrupa Değerler Anketi’ne göre Türkiye’de kadınların yüzde 38’inin siyasetle hiç ilgilenmediklerini belirttiğine işaret eden Doç. Dr. Çin, “Kadınların yüzde 75’i asla seçim dışı demokratik yollardan birine başvurmayacaklarını belirtmiş. Bu oran erkeklerde yüzde 64’te kalıyor. Bu rakamlar kadınların çatışmacı ve hatta şiddet içerebilecek siyasi aktivitelerden uzak durmayı seçtiklerini gösteriyor. Kadınlar geleneksel olarak ya evde ya da çocuk bakıcılığı, öğretmenlik, hemşirelik, sekreterlik gibi ekonomik getirisi az ve sosyal yeteneklerini beslemeyen mesleklerde çalışmaktadır. Üstelik kadınların eğitim seviyeleri Türkiye’de erkeklere oranla çok daha düşüktür. Kabul gördükleri iş alanları ve eğitim seviyeleri kadınları toplum önünde konuşma, propaganda/broşür hazırlama ve toplantı yönetme gibi sosyal becerilerini geliştirmelerine engeldir. Eğitim seviyesi arttıkça kadınların siyasete ilgisizliği de azalmaktadır. Gelişmiş ve yerine oturmuş bir demokrasiye sahip olmak istiyorsak önceliklerimizden biri olmalıdır.” diye konuştu.