Yazmadığı yazı yüzünden hapse atılan hamile bir kadın... Karısının hapse girmesinden kendini sorumlu tutarak intihar eden bir adam... Ve kadının yıllar sonra kocasının yolundan gitmesi... Hollywood yapımcılarının eline geçse, 10 oscarlık film çıkarılalabilecek bu hikaye yıllar yıllar önce İzmir'de yaşanmıştır.
Türkiye'nin Batıya Açılan Penceresi diye tarif edilen İzmir, demokratik değerlere öteden beri sahip çıkan bir şehir olarak bilinir. Türkiye'nin matbuat tarihinde de İzmir özel bir yere sahiptir. Bugün Cumhuriyet Halk Partisinin kalesi diye anılan İzmir aslında (pek bilinmese de) bu partiye en şiddetli muhalefetin yapıldığı kentlerden birisidir.
Yıl 1946, Türkiye çok partili sisteme geçmiş, muhalefetin partisinin de katıldığı bir seçim yapılmıştır. Ancak duyanların önce şaka sandığı "açık oy gizli sayım" yönteminin uygulandığı ve hilenin alenen yapıldığı seçim olarak Türk siyasi tarihine geçen seçimler sonrası muhalefet tarafının öfkesi manşetlerden taşmış, en şedit tepki de İzmir'den yükselmiştir. Daha sonraki yıllarda adı "Demokrat İzmir" olacak İzmir gazetesinin manşeti "Hayır, Biz Bunları Seçmedik" şeklindedir.
Gazetede bir de yeni meclis için "Nesebi sahih olmayan çocuk" ifadesinin geçtiği bir köşe yazısı kaleme alınır. Sandık anaya, oylar babaya, meclis ise babası belirsiz çocuğa benzetilir. Yani meclise açıkça piç denilmektedir. Yazı CHP yönetiminin büyük tepkisine yol açar. Gazete hakkında hemen soruşturma başlatılır.
Söz konusu yazı iddiaya göre gazetenin sahibi Bülent Üstündağ tarafından yazılmıştır ancak altına imza atılmamıştır. Demokrat Partinin İzmir İl Başkanı Hayri Üstündağ'ın oğlu olan Bülent Bey o sırada vatani görevi yapmaktadır. Kantarın topuzunun kaçtığını düşünen gazete yönetimi yazının aslını imha etmiştir. Ancak artık ok yaydan çıkmıştır. Birileri bu faturayı ödemek zorundadır. Sonuçta savcılık söz konusu yazısından gazetenin künyesinde yazı işleri müdürü olarak görünen Bülent Üstündağ'ın eşi Müçteba hanımı sorumlu tutar.
Hamile olan Müçteba Uğur (Üstündağ) yargılanır ve hapis cezasına çarptırılır. Yazıyla ilgisi bulunmayan hamile karısının cezaevine düşmesinden kendini sorumlu tutan Bülent Üstündağ, yakın çevresine intihar etmek istediğini anlatır. İkna çabaları sonuç vermez, nihayet 10 Kasım 1947 tarihinde Bülent Beyin evinden bir el silah sesi duyulur. Genç adam dediğini yapmış ve yaşamına son vermiştir. Hazin hikayenin sonu daha gelmemiştir. Hamile olduğu halde hapse atılması tepkilere yol açan ve "Türkiye’nin Jan Dark’ı” denilen Müçteba hanım da 10 Kasım 1972 tarihinde intihar eder. Çarpıcı bir film senaryosuna konu olmak için fazlasıyla unsuru içinde barındıran bu hikaye ne ilginçtir ki kamuoyunun hafızasında yer etmiş değildir.