Uluslararası üne sahip, dört kıta, 30 ülke ve 100’den fazla kentte, 120 farklı performans sergileyen yerleştirme sanatçısı 43 yaşındaki Nezaket Ekici, tüm dünyada Uşak’ın gururu oldu. Sanat eleştirmenleri ve sanatseverler tarafından 'Performans sanatının Madonnası' diye tanımlanyan Ekici, yerli ve yabancı birçok sanat dergisine kapak oldu. Çok sayıda röportaj verdi, çalışmalarını 'Personal Map To Be Continued' adlı kitabıyla da ölümsüzleştirdi.
Uşak’ın Karahallı İlçesi’ne bağlı Kırkyaren Köyü’nde doğan öğretmen Ziya Ekici ve ev kadını Dudu Ekici’nin kızı Nezaket Ekici, 3 yaşındayken ailesiyle Almanya’ya yerleşti. Almanya’daki farklı üniversitelerde sanat tarihi, resim ve heykel eğitimi alan yüksek lisans diploması sahibi Nezaket Ekinci, 2001- 2004 yılları arasında Prof. Dr. Marina Abramoviç’le performans sanatı üzerine çalışarak bu alanda da yüksek lisans sahibi oldu. 2004 yılında felsefe doktoru Andreas Dammertz’le evlenen Ekici sanatıyla ilgili şunları anlattı:
"Sergilediğim performanslarımda Türk- Alman kimliği, din, toplumsal cinsiyet, sanat tarihi ve mimarlık gibi konulara odaklanıyorum. Performans, enstalasyon ve videolarım Almanya ve Türkiye’nin iki kültürlü doğasından esinlenerek yaptığım çalışmalar. Bazı performanslarımda annemin bileziklerini takar, Kırkyarenli kadınların giydiği yöresel kıyafetlere benzer kıyafet giyerim. Hareket, mekan, malzeme, beden, eylem ve etkileşim konularıyla ilgileniyorum. Fikirler, düşünceler, tasarımlar işlerimin temelini oluşturuyor. Gündelik hayat, sosyal ve kültürel atmosferden aldığım fikirleri performans ve enstalasyon olarak ortaya koymaktayım. Kısacası bedenimi bir anlatım aracı olarak kullanıyorum. Dört kıta, 30 ülke ve 100’den fazla kentte 120 farklı performans sergiledim. Yaşamımı Almanya’nın Berlin ve Stutgart şehirlerinde sürdürüyorum."
PERFORMANS SANATI NEDİR?
1960’lı yıllarda ortaya çıkan, izleyicinin önünde canlı olarak icra edilen bir sanat biçimi. Sahne ve gösteri sanatlarıyla ortak yönler taşısa da dans, müzik, tiyatro, sirk, cimnastik gibi etkinliklerden farklı olarak görsel sanatların içinden çıkmış öncü bir akım olarak kabul ediliyor. Tiyatro performanslarından farklı, olaylar illüzyon olarak değil, olduğu şekliyle sergileniyor.