Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul İl Örgütünün 2. Olağan Kongresi Kadıköy'deki Cafer Ağa Spor Salonu'nda yapılıyor. Abdullah Öcalan'ın resimlerinin bulunduğu pankart ve flamalar açıldığı kongreye BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP milletvekilleri Sırrı SÜreyya Önder, Sebahat Tuncel, Hasip Kaplan da katılıyor. Kongrede Cizre ve Diyarbakır'da yol kesme ve kimlik kontrolü yapmalarıyla gündeme gelen YDG-H'nin pankartlarının da asıldığı görüldü.
BAŞBAKAN SOMUT ADIM ATMAK ZORUNDA
Kongre öncesi gazetecilerin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Uludereli aileler ile yaptığı görüşmeyle ilgili sorularını yanıtlayan Demirtaş, şunları söyledi:
"Roboskili aileler uzun süredir başbakan ile görüşmek istiyorlardı. Bunun için birkaç kez Ankara'ya da geldiler. Fakat görüşme gerçekleşmemişti. Sayın Başbakan'ın Şırnak'a gelişi vesilesiyle bu görüşmenin gerçekleşebileceği iletilince biz de yardımcı olduk. Roboskili aileler katliam gerçekleştiğinde siyasi mevkide 1. derecede sorumlu makamda olan başbakan ile yüz yüze görüşüp taleplerini ve beklentilerini ilettiler. Görüşmenin gerçekleşmiş olmasından dolayı aileler memnunlar. Görüşmenin iyi geçtiğini ifade ediyorlar. Ama şimdi artık sayın başbakanın ve hükümetin Roboski katliamının aydınlatılması, sorumluların ortaya çıkarılması, özür dilenmesi ve gereğinin yapılması konusunda somut bir adım atmak durumundadır. Aileler bu beklenti içerisinde doğal olarak. O emri kimin verdiğini adil bir yargılama belirler. Kendisi öyle diyorsa yargının önünü açsınlar. Vur emrini kimin verdiğini biliyor demektir."
Açıklamanın ardından salona giren Demirtaş ve BDP'li vekiller alkış ve sloganlarla karşılandı.
Kongrede konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “ Bugüne kadar Suriye, Irak,Yunanistan, Bulgaristan komşunuzdu. Şimdi Kürdistan komşunuz olacak diye niye kıyamet koparıyorsunuz?" dedi.
Seçim öncesi konuşma yapan BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder de şunları söyledi:
“Önümüzde yerel seçimler var. Bu deneyimi yerel seçimlere taşıyacağız. Hep birlikte yoldaşlarımızla beraber. Başkaları ne yapıyor. Hükümetin bütün adayları artık hükümsüzdür. Bu halkın en birincil taleplerinde meydanda görmedik. Bir kentin belediye başkanını düşünün ki bu kenti yönetemiyor. Ağzını açmış başka tarafa bakıyor. Diğerlerine bakıyoruz ne yapıyorlar. Bu kente dair söyleyecek sözleri var mı? Bu kente dair Gezi direnişinden bir şey çıkarmışlar mı?
Baktığımız zaman gördüğümüz şu; Meğer onlar da sermaye sahiplerine bakıyormuş. Koçlara, Sabancılara bakıyorlar. Bu direniş bu anlayışı gömmüştür haberleri yok. Uzatmaları oynuyorlar. Kendi kendilerine araştırma yayınlayıp kendilerini birinci çıkarıyorlar. İddia ediyorum ve öneriyorum. Bu gezi ruhu dolayısıyla halkların demokratik kongresi devrimci tutumuyla net bir şekilde ağırlığını koyarsa önümüzdeki yıl bizim HDK'li belediye başkanımız olacaktır."
"BİZ KADINLAR ÖZGÜR OLACAĞIZ"
BDP milletvekili Sebahat Tuncel ise hamile kadınlarla ilgili son günlerde ortaya atılan tartışmalara değindi. Tuncel "Biz kadınlar özgür olacağız. Gecede gündüzde sokakta özgür dolaşacağız. Hem başörtülü, hem başörtüsüz, hem çıplak, hem hamile, ne olursak olalım asla bize kimse karar veremez. Kadınların nerede, nasıl yürüyeceğine, nerede ne giyeceğine, kimle nasıl konuşacağına erkekler karar veremez. İktidarlar karar veremez" şeklinde konuştu.
"KÜRDİSTAN KOMŞUNUZ OLACAK DİYE NİYE KIYAMET KOPARIYORSUNUZ?"
Tuncel'den sonra kürsüye çıkan ve “Bütün ezilenlerin devrimlerini selamladık yanında olduk" diyen Demirtaş, şöyle dedi:
“Şimdi tam da Türkiye'nin burnunun dibinde sınırların ötesi diyeceğim ama halklar arasında sınır da yok. Türkiye'nin de birkaç metre ilerisinde görkemli halk devrimi yaşanıyor. Bu devrime Türkiye'de kendine ilericiyim diyen, demokratım diyen çevrelerin bir kısmı hala duyarsız kalabiliyor. Sosyal demokratım diyen orada yaşanan devrimi hala anlamlandıramıyor.
Ne hazindir ki ne acıdır ki PYD lideri Türkiye'ye gelip siyasi diplomatik görüşme gerçekleştiriyor. Buna en çok kim karşı çıkıyor biliyor musunuz? Sosyal demokratım diyen Aleviyim, Kürdüm diyen ana muhalefet lideri çıkıyor. En çok kendisini yalanlıyor. Şimdi inanın ki kutuplarda Eskimolar küçük bir devrim yapsa CHP'liler ayakta alkışlayacak. Ama sırf bu devrimi Kürtler yapıyor diye Kürt düşmanlığı nedeniyle bu devrime karşı son derece saygısız tutum içerisinde. Onlar kimseye saldırmış değil. Türkiye'ye düşman değil. Sınırlarını tehdit etmiyor. Güvenliğini tehdit etmiyor. Türkiye neden oraya düşmanlık beslesin. Öbür milliyetçi muhalefet de askeri müdahale yapalım savaş başlatalım diye yaygara koparıyor. İnsan milliyetçi de olabilir. Saygı duyabiliriz. Ama iş faşizm boyutlarına varırsa kusura bakmasınlar buna saygı duymayız. Faşizme ırkçılığa da hassasiyet diyerek onun hassasiyetlerini de dikkate almayız. Şimdi Suriye'nin dibinde Hatay'ın hemen ötesinde Türk halkı yaşıyor olsaydı ve Türk halkı kendi geçici yönetimini ilan ediyor olsaydı Türk devletinin tavrı bu mu olurdu? Kürtlere kardeşim, canım ciğerim diyorsunuz. Sınırların ötesinde Kürt halkı zulme karşı direniyor. Kendi yönetimini oluşturmaya çalışıyor.
En başta bunu siz tehlike olarak görüp saldırmaya çalışıyorsunuz. AKP'sinden, CHP, MHP'sine kadar. Herkes tehdit olarak görüyor. Gece gündüz mikrofonu ele alan hakaret tehdit yağdırıyor. Aslında bunlar boş palavralar. Kim ki Ankara'dan mikrofonun önüne geçip oradaki Kürtlere tehdit sallıyorsa işkembeden sallıyor. Bunu bilelim bir kere. Sallamaya devam edin. Meydan boş siz atıp tutun. Atı alan Üsküdar'ı geçmiş. Rojawa'da halk iktidarını kurmuş. Geçici yönetimini kurmuş. Şimdi siz oradan bağırıp çağırmakla yıkabilir misiniz? Bağırıp çağırmak yerine zihniyetini değiştirmek zorundasınız. Bugüne kadar Suriye, Irak,Yunanistan, Bulgaristan komşunuzdu şimdi Kürdistan komşunuz olacak diye niye kıyamet koparıyorsunuz?"