Ege Genç İşadamları Derneği Yönetim Kurulu (EGİAD) Başkanı Seda Kaya, Türkiye ile AB arasında ortaklık koşullarını belirleyen ve 12 Eylül 1963’te imzalanan Ankara Anlaşması’nın 50'nci yıl dönümünde Türkiye-AB ilişkilerinde gelinen noktanın son derece umut kırıcı olduğunu belirtti. Türk halkının 50 yıllık bu bekleyişin daha ne kadar süreceğini merak ettiğini dile getiren Kaya, “Büyük bir heyecanla başlayan müzakere sürecinin şu anda ne durumda olduğunu konunun içinde olan uzmanlar bile tam olarak bilemiyor. Ne iş dünyası ne de toplum düzenli olarak bilgilendirilmediğinden kafalarda büyük soru işaretleri oluşmuş durumda” dedi.
EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Seda Kaya tarafından yapılan açıklamada 50 yıllık bu rüyanın artık gerçeğe dönüşmesi gerektiğini vurguladı. 50 yıldır Türkiye’yi kapısında bekleten AB’nin irili ufaklı birçok ülkeyi bünyesine katarak genişleme sürecine hızla devam ettiğini, çeşitli gerekçelerle tam üyelik sürecinin engellenmesinin kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Kaya, “Geçen sürede Maastricht ve Kopenhag kriterlerini yerine getirmede samimi olarak gayret gösteren ve önemli adımlar atan Türkiye, Gümrük Birliği ile birlikte önemli riskler de üstlenerek tam üyelik hedefi doğrultusunda kararlılığını korurken, AB’nin içindeki bazı ülkelerin yan çizerek imtiyazlı ortaklık gibi Roma Antlaşması başta olmak üzere Birlik müktesebatında yeri olmayan hukuk dışı birtakım statüleri dile getirmesi çifte standart ve samimiyetsizlik göstergesidir. Ankara Anlaşması ve ek protokollerden kaynaklanan haklardan geri adım atılması söz konusu olamaz” dedi.
AB’nin kritik karar mekanizmalarında yer almayan Türkiye’nin, Gümrük Birliği’nin getirdiği yükümlülüklerden dolayı büyük ekonomik kayıplara uğradığına değinen Kaya şöyle devam etti:
“AB sanayi üretim standartları, rekabet ile ilgili kısıtlamalar, çeşitli ülkelerle arka arkaya imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmaları, ithalat kısıtlamaları, tarım ürünleri ile ilgili düzenlemeler, ortak gümrük tarifesine uyum zorunluluğu gibi sorunlar Türkiye ekonomisinin ve dış ticaretini olumsuz etkilemektedir. Adeta davul Türkiye’nin boynunda tokmak AB’nin elindedir. Türkiye’nin tam üyelik hedefini yeniden güçlü bir biçimde vurgulamalı ve somutlaştırmalıyız. AB ve Türkiye’nin karşılıklı olarak birbirlerine sunacakları çok büyük kaynaklar ve potansiyeller bulunmaktadır. Türkiye, uluslararası yatırımlar için iyi bir ekonomik çekim gücü barındırmaktadır. Aynı zamanda büyüme potansiyeli büyük olan bir pazardır. Bulunduğu bölgedeki en büyük sanayi ekonomisi olması, gelişen tarımı, genç ve eğitimli nüfusu Türkiye’yi vazgeçilmez bir ekonomik ve sosyal partner yapmaktadır.”
EGİAD Başkanı Seda Kaya, başta AB Bakanı ve Başmüzakerecimiz Egemen Bağış olmak üzere ilgili kişi ve kurumların tam üyelik süreci ve AB ile ilişkilerdeki gelişmeler konusunda halkı düzenli olarak bilgilendirmesi gerektiğini belirterek, “Bu uzun bekleyiş ve belirsizlik devam ettikçe AB konusuna toplumun desteği azalmakta ve üyelikle ilgili görüşler olumsuz yöne kaymaktadır. Kamuoyu desteğinin ve hükümetin kararlılığının devam etmesi sürecin olumlu sonuçlanması açısından da önemlidir. İlişkilerin Ankara Anlaşması’ndan kaynaklanan haklar ve yükümlülükler çerçevesinde karşılıklı çıkarların gözetilmesi temeline bağlı olarak netleştirilmesini bekliyoruz. AB’ye tam üyelik tüm sorunlarımızı çözecek sihirli bir değnek olmayacaktır. Ancak, dünyanın en büyük ekonomik ve siyasi kutuplarından birini oluşturan AB ile Türkiye’nin bütünleşmesinin bizim için çok önemli siyasi ve ekonomik kazanımlar getireceği de unutulmamalıdır” dedi. Seda Kaya, Ankara Anlaşması’nın 50'nci yıl dönümü dolayısıyla önümüzdeki günlerde uzmanların katılımı ile toplantılar düzenleyeceklerini ve AB-Türkiye ilişkilerinin son durumunun masaya yatırılacağını söyledi.