Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Muğla'nın Milas ilçesindeki seçim bürosu törenle açıldı.
HALKLARIN Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Cumhurbaşkanlığı adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile MHP ve CHP'nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'na arasında fark görmediklerini belirterek, "Biri diğerinin aynası ve uzantısı. Aynı çizgide buluşmuş olanlar, farklı isimler ve farklı yerlerde durarak, sürece katılmış ve dahil olmuş oluyorlar. İki cumhurbaşkanı adayı üzerinden yürütülen siyasette bu halkın özlediği değişimi vaat etmiyor. İki kötüden birine mahkum değiliz, mecbur değiliz" dedi.
Akkent'te bulunan seçim bürosunun açılışına HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın yanısıra, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Muğla İl Başkanı Ahmet Beler, HDP Muğla İl Eş Başkanı Adalet Aydın, Parti Meclisi Üyesi Ayşe Erdem ve partililer katıldı.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasının içerisindeyiz. Bu kampanyayla sadece cumhurbaşkanı seçmeyeceğiz. Türkiye halkları geleceğini seçecek, kendi kaderini tayin edecek. Bütün Türkiye halklarını kendi kaderini tayin etmesi açısından ve bütün ezilenlerin kendi yolunu, geleceğini kazanması açısından bu cumhurbaşkanlığı kampanyası ve bizim Selahattin Demirtaş'ın adaylığı etrafında yürüteceğimiz çalışma çok tarihsel bir yer tutuyor. Sadece cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde görmüyoruz bu tarihsel eşiği. Yıllarca sürdürdüğümüz özgürlük yürüyüşünün geldiği çok önemli bir eşiğe ulaşmış durumdayız" dedi.
ZORBALIK İÇİN BİR SİYASET KURGULUYORLAR
Cumhurbaşkanlığı seçimleri arifesinde artık mücadeleyi ve çizdikleri yolu özgürlük ve demokratik eşiğine taşımak istediklerini ifade eden Yüksekdağ, "Bu zamana kadar biriktirdiğimiz değerleri artık Türkiye toplumunu ve Türkiye siyasetini yeniden kuracak bir güce dönüştürmek istiyoruz. Statükoyu ve statükoyu temsil eden güçler her gün daha fazla durdukları o donuk zemine sarılıyorlar ve kazık çaktıkları o mevzilerden kopmayacaklarını, uzaklaşmayacaklarını iddia ediyorlar ve bunun üzerinden siyaset geliştiriyorlar. Halk için, devlet için, ezilenler için değil koltuk için, rant için, çıkar için, otoriterlik ve zorbalık için bir siyaset kurguluyorlar. Bakın AK Parti hükümetinin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adayı olarak murat ettiği ve istediği şey budur. Cumhurbaşkanı olup Çankaya'ya çıktıktan sonra bu zamana kadar kurduğu baskı ve zorbalık düzenine bir milli şef edasıyla bakıp, sürdürmek ve pekiştirmek istiyor. Cumhurbaşkanının görevi yetkisi ne olsun diye halka sormuyor. Kendisinin ve siyasi iktidarın zaten peşinen bir cevapları var. Onların siyaseti halka sormadan söylemek ve halka dikte etmek üzerine kurulu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de işte böyle bir sonucu ulaşmak istiyorlar" dedi.
"BİRİ DİĞERİNİN AYNASI VE UZANTISI"
MHP ve CHP'nin çatı adayı olarak çıkarılan Ekmeleddin İhsanoğlu ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında bir fark görmediklerini belirten Yüksekdağ, "Biri diğerinin aynası ve uzantısı. Aynı çizgide buluşmuş olanlar, farklı isimler ve farklı yerlerde durarak, sürece katılmış ve dahil olmuş oluyorlar. İki cumhurbaşkanı adayı üzerinden yürütülen siyasette bu halkın özlediği değişimi vaat etmiyor. İki kötüden birine mahkum değiliz, mecbur değiliz. Değişim denilen şey ve irade Halkların Demokratik Partisinin içerisinden, halkların mücadelesinin içerisinden çıkmış, cumhurbaşkanı adayımız olmuş olan Selahattin Demirtaş ve onun üzerinde durduğu siyasi programdır, siyasi çizgidir" diye konuştu.
"GÖZYAŞLARIYLA KİMSEYİ KANDIRAMAZSINIZ"
Konuşmasının son bölümünde dünyanın gündeminde olan İsrail'in Gazze operasyonu ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Yüksekdağ, "Başbakan günlerden beri Gazze'ye yapılan saldırıyı kınayarak, İsrail'i lanetliyor. Biz de lanetliyoruz ama biz aynı zamanda Kobani'yi de görün diyoruz. Kobani'de gözü dönmüş İŞİD'lilerin vahşetini neden görmüyorsunuz. Oralarda yaşanan işkenceleri görmeyeceksiniz, telaffuz etmeyeceksiniz, yokmuş gibi davranıp sadece Gazze için ağlayacaksınız. Bu gözyaşlarıyla kimseyi kandıramazsınız. Biz, inancı ne olursa olsun zulme uğrayan halkların hep yanındayız" dedi.