Kalp damar cerrahi uzmanları, Türkiye’de her yıl binlerce kalp kapağı hastası kapak tamiri için sıra beklerken, Sağlık Bakanlığı’nın sadece kendisine bağlı bazı devlet hastanesine kapak tamiri girişimi için ödeme yapmasına tepki gösterdi. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve DEÜ Başhekim Yardımcısı Profesör Doktor Daimi Kaya, ideal kalp kapağının hastaların kendi kapağı olduğunu, dünyada da ameliyatla kapak değiştirme ameliyatları yerine, cerrahi girişim olmadan kapak tamirinin tercih edildiğine dikkat çekti. Tamir imkanı olduğu ve kendi hastaneleri de dahil olmak üzere bazı üniversite hastanelerinde bu konuda özel eğitim almış ekipler bulunduğu halde Sağlık Bakanlığı’nın sadece kendisine bağlı birkaç kuruma bu hakkı vermesinin yüzlerce hastayı mağdur ettiğini belirtti.
KAPAK DEĞİŞTİRME YERİNE TAMİR TERCİH EDİLMELİ
Kapak tamiri yapılan hastaların Coumadin adlı riskleri yüksek ve düzenli takip gerektiren ilacı kullanmaktan kurtulduğunu, hastanın yaşam kalitesi ve ömrünün uzadığını, enfeksiyon riskinin azaldığını kaydeden Prof. Dr. Kaya, “Ülkemizde her yıl binlerce kalp kapağı hastası mağdur durumda. Sağlık Bakanlığı’nın bu zamana kadar gerekçesi donanım ve uzman yetersizliği idi. Ancak, artık kapak tamiri konusunda biz dahil olmak üzere çok sayıda kalp cerrahı yurtdışında özel eğitim aldı. Ancak, Sağlık Bakanlığı’nın sadece kendisine bağlı üçüncü basamak hastanelerinde öderim anlayışı nedeniyle bu uzmanlar, hastalarına bu hizmeti veremiyor” dedi. Türkiye’de kalp kapağı değişiminin yüksek oranlarda yapıldığını, ancak bunun tıbbi gerekçelerle azaltılarak tamire yönelinmesinin önemine dikkat çeken Prof.Dr. Daimi Kaya, şöyle konuştu: “Bunu yapmaya yetkili, bu konuda eğitim almış ve ekibi olan bir üniversite hastaneleri var iken, niçin bu tıbbi tedavi sosyal güvenlik kurumu tarafından ödenmez? Sağlık Bakanlığı hastanelerinde yapılmasın demiyoruz, onlar da 3’üncü basamak, eğitim veren hastaneler. Üniversitede yapılmasın demek ne demek? Yani onu nasıl oturtacağız? Bu cihazlara, yöntemlere verilen para ülkenin parasıdır.
‘Sağlık Bakanlığı’nda verilirse öderim de, üniversite hastanesinde yapılırsa ödemem’ ne demek? Anlayamıyoruz. Biz de, Almanya’ya kapak takma ve kapak tamiri eğitimi almaya gittik, tecrübemizi arttırdık. Yapamıyoruz şu anda. Bu konuda yetkili, bu konuda zaman ayırabilecek, ekip kurmuş, hastası olan üniversite hastanesiyiz. Mitral yetmezliği var, ameliyat olma şansı yok hastanın. Ankara’ya mı gönderelim? Hasta Ankara’ya mı İstanbul’a mı gitsin? Bir hasta gitti, iki hasta gitti, peki diğerleri? Olacak gibi değil. Çok sayıda hasta var. Bu tedavi ya ödenir SGK tarafından ya da ödenmez. Ödenecekse tıbbi bir gereklilik ileri sürülebilir. Hasta sayısı, bu konuda eğitimli olup olunmadığı, tıbbi kriterler gibi kriterler öne sürülebilir. Nitekim aort kapağında bu var. Her hastane yapmaz. Ama bir üniversite hastanesi tıbbi kriterleri yerine getirdikten sonra SGK’nın ‘Ben sizde yapılırsa ödemem, sadece şu devlet hastanesinde öderim’ demesini biz anlayamıyoruz.” BİZ DE
EĞİTİMİNİ ALDIK AMA KURUM ÖDEME YAPMADIĞI İÇİN YAPAMIYORUZ
Prof.Dr. Daimi Kaya, ameliyat olamayacak ya da bir ameliyatı kaldıramayacak durumdaki hastalara kasıktan girip kapaklarına mandal takma veya kapak anulusunu küçültme, kapak alanını küçültücü bir takım cihazlarla yöntemi uyguladıklarını dile getirdi. Bu konuda eğitimli olmak gerektiğini anlatan Kaya, sözlerini şöyle tamamladı: "Kasık damarından giriyoruz mitral kapak dediğimiz kapağa ulaşıyoruz, o kapağı ameliyat olmaksızın, kapakları birbirine yaklaştırarak, oralara mandal koyarak kan kaçırmasına engel olmaya çalışıyoruz. Biz bu teknolojiye ulaşmışız, eğitimini almışız ama ödeme kurumu bize ödemediği için hastalarımızı tedavi edemiyoruz. Üniversite geri kalır mı? Üniversite geri kalırsa, nasıl bir denge kuracağız? Bunu biz hangi modern anlayışın içine sokacağız?”