Avukat İsmail Hakkı Küçük, İzmir'de polislere düzenlenen operasyonun bir gazete kupüründen ibaret olduğunu belirterek, "İzmir İstihbarat Şube Müdürü veya istihbarat daire başkanının ekran görüntüsü Star gazetesinde yayınlandı. İkisinden birinin ekranı. Başkası değil. Onlar şu an şüpheli bile değil." dedi.
Gözaltına alınan polislerin avukatlarından İsmail Hakkı Küçük, bu soruşturmada avukat olarak tutuklamayı bırakın, soruşturmanın başından itibaren gözaltı ve yakalamanın dahi aslında gereksiz, yersiz ve hukuksuz olduğunu söyledi. Tüm avukatların değerlendirmesinin bu yönde olduğunu belirten Küçük, polislerin zor şartlarda ifadelerinin alındığına vurgu yaptı.
Küçük, "Savcı beyle de biz aynı dönemde okuduk, aynı fakültede okuduk, aynı dersleri aynı hocalardan dinledik. Hukuku vicdanı bir kenara bırakmış, insanların savunmalarını hiç dinlemeye bile gerek duymadan, usulen dinliyormuş gibi, yazıyormuş gibi yapıp tamamını üç guruba ayırdı şüphelileri, müvekkillerimizi. İlk grup 12 kişiydi. İkinci ve üçüncü grup 10'ar kişi. İfadeleri tamamlandıktan sonra, tamamını tutuklamak için sevk etti. Bütün müdafi avukatlar ve gözaltındaki şu an adliyede bulunan emniyet personeli, yapılan hukuksuzlukları, yanlışlıkları hepsini ayrı ayrı anlattı. Artık hakim dayanamaz oldu. Çünkü içerisi şu an belki de 40 derece vardır. Klimalar kapalı, kapılar da kapalı. Halbuki bu insanlar, savunma hakkı kutsaldır. Savunma yapmaları lazım. Zorunlu ihtiyaç hariç, hiç ara vermemek üzere. Dün gece saat 4'ü 20 geçe ben şubedeydim. Bu insani bir şey değil. Savunma hakkı veriyoruz diye, aslında savunma hakkı tamamen yok ediliyor. Kullanılamaz hale getiriliyor. İnsanlar bazı avukatlar fenalık geçirdi." ifadelerini kullandı.
"SAVCININ BU SORUŞTURMADAN ÇEKİLMESİ LAZIM "
Mahkeme tarafından ilk grup olan 12 kişiden 4'ünün tutuklandığını hatırlatan avukat İsmail Hakkı Küçük, bu tutuklamalara hemen itiraz edeceklerini söyledi. Küçük, süreç boyunca yapılan hukuksuzluğu şöyle aktardı: "Savcının bu soruşturmadan derhal el çektirilmesi lazım. Bu talepte bulunacağız. Çünkü savcılar, yürüttükleri adli soruşturmalarda şüphelilerin hem aleyhine, hem de lehine hepsini dosyaya katmak, bulmak, araştırmak toplamak zorunda. Kendi zorunluluğunu görevini bırakın, önünde çok açık şekilde bulunan evraktan anlaşılan hususları bile görmezden gelmektedir. Örnek söylüyorum; şubede yapılan bir dinleme faaliyetinde bir memur tarafından hazırlanan bilgi notu var. Her bir memurun bir kodu var. Ve çalıştığı masaya göre, yine bir kodu var harflerle. Organizenin ayrı, dinci terör örgütlerinki farklı. Bölücü terör örgütlerinki farklı. Masa masa ayrı kodları var. Benim müvekkilime mesela sorumlu olmadığı başka birimlerin düzenlediği evrak ile ilgili burada bir usulsüzlük var diye suçlama yapılmış. Anlattık. Demek ki ikna olmuş, bıraktı. Üç evrak vardı, ikisi özellikle karartılmış. Müvekkilin sorumlu olduğu kişilerle ilgili dinlenilen numaralar, üzerine kağıt konularak kapatılmış, usulsüz dinlenildiği iddia edilen kısım çizgi atılmış. Sanki benim müvekkilim ondan sorumluymuş gibi. Halbuki o da usulsüz değil. Fakat usulsüz olduklarını iddia ettikleri işlem ile ilgili ne kadar çok kişiyi adliyeye getirirsek, gözaltı yaparsak, mümkünse tutuklarsak o kadar büyük iş yaparız. Büyük algı operasyonu yaparız amacıyla yapılmış. Her tarafından dökülüyor.
Zaten bir gazete kupüründen ibaret. O da suç bir fiil. Diğer müdafi arkadaşlar da dile getirdiler. Bu önleme dinlemesindeki bütün bilgiler, vakıf olunan her türlü bilgi deşifre edilmesi yasak olan bir bilgi. İzmir İstihbarat Şube Müdürü veya istihbarat daire başkanının ekran görüntüsü Star gazetesinde yayınlandı. İkisinden birinin ekranı. Başkası değil. Onlar şu an şüpheli bile değil."