İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yerel seçimlerin ardından kapatılan İl Özel İdare'nin mallarının paylaşımı konusunda yaşanan krize ilişkin sert açıklamalar yaptı.
İl Özel İdare mallarının dağıtımına ilişkin İzmir Valiliği’nde kurulan komisyonun dünkü toplantısını terk eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yaşanan süreci ve tepkilerini bir basın toplantısıyla açıkladı.
Sözlerine 6360 sayılı yasa ile il sınırları ile Büyükşehir ve valilik sınırlar birleştiğini ve sorumluluklarının arttığını hatırlatarak sözlerine başlayan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Artık tüm İzmir’in sınırlarından sorumluyuz. Bağlanan nüfusumuz da 1/6 dolayında artıyor ama yüzölçümü olarak baktığınızda çok daha fazla büyüyoruz. Dolayısıyla 1 milyon 200 bin hektarlık İzmir il sınırlarına dayanmış olduk. Nüfus olarak fazla büyümememize rağmen çok daha fazla araziye, çevreye, tarım alanlarına, ormanlara, ağaçlandırılacak alana geniş coğrafyaya sahip olduk. Buralara hizmet götüreceğiz” dedi.
.Seçimlerden 15-20 gün kadar önce köy tüzel kişiliği ve beldelerin mallarının paylaşımı için komisyon çalışması yapıldığını hatırlatan Başkan Kocaoğlu, “Tam 30 ilçenin köylerinin, beldelerinin gayrimenkulleri değerlendirildi ve ilçe belediyeleri, Büyükşehir Belediyesi ve ilgili kurumlar tarafından paylaştırıldı. Bununla ilgili her ilçenin tutanağı Vali Yardımcısı Başkanlığı’ndaki komisyonda imzalandı. Biz de imzaladık. Henüz o komisyon raporları bize gelmedi. Seçimden sonra 45 gün geçmesine rağmen bize iletilmedi. Dün de komisyonda Vali Yardımcısı Beyefendiye tutanakları sordum. Bana ‘gayrimenkuller hariç problem görünmüyor’ dedi. Sanıyorum Valilik de bekliyor. Bunu da bilginize sunmak istedim” şeklinde konuştu.
Sorular… Sorular…
Önceki gün Valilik’te yapılan toplantıda yaşanan olayları da anlatan Başkan Aziz Kocaoğlu şunları söyledi:
“Valiliğin çağrısıyla İl Özel İdaresi’nin mallarının dağıtımı ile ilgili toplantı yapıldı. Komisyon yine Vali Yardımcısı başkanlığında gerçekleştirildi. İl Müdürleri katıldı. Sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanının katıldığı bir komisyonda değerlendirilecekti. İki gün önce bize bir envanter verdiler. İl Özel İdaresi’nin mallarının listesi verildi.
Liste üzerinde yetiştirebildiğimiz kadar bir çalışma yaptık. Dün de toplantıya gittik. Toplantı başladığında bir sıra vardı. Bu sıra duruyor ama ‘Milli Eğitim’e verdiğimiz mallar’ denilerek başlangıç yapıldı. Ben de ‘bu yöntem doğru değil, neticeye varamayız’ dedim. “Madem ki çalışma yaptınız, hangi malın hangi kuruma verileceğini tespit ettiniz, bize bu çalışmaları verin. Biz de bunları inceleyelim. Zaten büyük oranda mutabık kalacağız. Okul alanları, sağlık tesisleri ve cami alanlarını yani belli kurumlara verilmesi gerekenleri zaten kurumlara verecektik. Uzlaşamadığımız konularda tartışalım ve böylece neticeye varalım’ diye bir teklifimiz oldu. Vali Yardımcısı ‘biz böyle devam edeceğiz, hadi kardeşim devam edin’ dedi. Biz hangi listeye bakacağız, böyle sağlıklı sonuç alınması mümkün değildi. Kaos yaratmaktan başka bir işe yaramazdı. Biz ‘listeyi verin, iki üç gün müsaade edin, çalışıp gelelim. Zaten mutabık kaldıklarımızı geçelim. Mutabık kalmadığımız noktalarda, bu maddede bizim görüşümüz farklıdır’ diyelim.
Zaten biz oylamaya mağlup başlıyoruz. Bunun üzerine Vali Yardımcısı beyefendi ‘oylamaya gidelim’ dedi. O da malumun ilanı oldu. Birkaç İl Müdürü el kaldırdı ‘Kabul edilmiştir toplantıya devam ediyoruz’ denildi. Bu mallar devlet sırrı değil, nereye neyin verileceği görülecektir.
Sanıyorum Vali Yardımcısı’nın bize bilgi vermeye yetkisi yoktu. Yoksa niye verilmesin? Büyükşehir Belediyesi’ni neyin nereye verileceğinin bilgisi neden verilmez? Onun üzerinde çalışması neden engellenir? Bu konuyu da sizlerin takdirine bırakıyorum. Biz toplantıyı terk ettik. Büyükşehir Belediyesi’nin katılan ekibi olarak tutanak tuttuk ve komisyona ‘listelerin tarafımıza verilmesi ve inceledikten sonra toplantıya devam edilmesi”ni bildiren bir yazıyı dün kendilerine ilettik.
İl Özel İdaresi’nin mallarının dağıtılması neden problem olur? İzmirlilerin yerel servetinin ne amaçla problem çıkartılarak, başka kurumlara verilerek dağıtım yapılması kararı nereden veriliyor, ne amaçlanıyor biz bilemiyoruz. Herkesin bilmesi gereken bilgi Büyükşehir Belediyesi’nden neden saklanıyor? Onu da bilemiyoruz.
Ama şunu biliyoruz: Bir el veya birkaç el İzmir’in yerel servetini, Özel İdare mallarını Büyükşehir Belediyesi’ne ve ilçe belediyelerine vermemek üzere koşullanmış vaziyette, bunları diğer kurumlar arasında paylaşmak istiyorlar. İzmir’in bu malların ihtiyacı yoksa İl Özel İdaresi bu malları neden aldı? İhtiyaç varsa bunlar İzmir’in köylerinin ihtiyaçlarının karşılamak üzere kullanılacaksa, kira gelirleri, binalar, araç gereçler, şantiyeler ve araziler kent için kullanılmayacaksa, Özel İdare bunlara neden sahip oldu?Bu farklı bir zihniyettir. Biz bu zihniyetle mücadele edeceğiz.”
Kararı yargı verecek
İzmirlilerin kendisini üçüncü kez belediye başkanı olarak seçtiğini vurgulayan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Biz göreve geldiğimiz günden bu yana bu kentin çevresini, havasını, suyunu korumayı görevimizin parçası olarak değerlendiriyoruz ve bu şekilde de mücadeleye devam ediyoruz. Bu tür olayların hiçbirisine gerek yoktur. Çalışma yapılır. Mutabık kalmadığımız gayrimenkul ve iş makinelerinde ne kadarında mutabık kalmadıysak bunlara belediye şerh düşecek ve yargıya gidecektir. Yargının verdiği karara göre işlem tesis edilecektir. Bu bilgiyi saklamayı, toplantıyı karambole getirmeyi ve belediyeyi toplantıda ‘oylama yapıyorum’ diyerek sonucu bilinen bir oylamayla taciz etmeyi, bu kentin insanına, değerlerine, gayrimenkullerine, sermayesine, servetine yapılan uygunsuz bir davranış olarak değerlendiriyorum. Kim nereden bu kurguyu yapıyorsa, İzmir’den ve İzmirlilerden elini çeksin. Umuyorum bu açıklamamızdan, bu işi yapan kişiler bir ders alırlar. İzmir’in malları umuyorum İzmir’de kalır” dedi.
“Kabristan yeri” örneği verdi
Özel İdare mallarının paylaşımı konusunda değişik yaklaşımların olduğunun altını çizen Başkan Aziz Kocaoğlu şöyle devam etti:
“Bir de şöyle bir yaklaşım var: ‘Efendim mallar İzmir’e kalmayacak mı, nereye gidecek?’ diyorlar. Tabi ki İzmir’de kalacak ama İzmirlilerde kalmayacak. Başka bir yere götürme şansınız yok. Tabi ki Termal Otel’in, Sümerbank arazisinin altına tekerlek koyup götürecek haliniz yok! Ama bu yaklaşım, yanlış yaklaşım. Biz, gayrimenkulleri seve seve diğer kamu kurumlarının hizmetine sunmaya hazırız. Bugüne kadar böyle yaptık.
Ama Ankara’da Milli Emlak’tan kabristan yeri için ile nasıl mücadele verdiğimizi sizlerle daha önce paylaşmıştık. Ben bu konuda İzmir basınının desteklerini bekliyorum. Malların İzmir’de kalmasını istiyoruz.”
“Umarım mesaj alınır”
Büyükşehir Belediyesi’nin 10 yıldır izlediği politika ile hiç gayrimenkul satmadıklarını aksine aldıklarını ifade eden Başkan Kocaoğlu, “Sadece kültür, sanat binası, fuar alanı, yol ve cadde yapmak için değil, belediye hizmet alanları yapmak için, gayrimenkul olarak belediyeyi zenginleştirmek için de gayrimenkuller satın alıyoruz. Bunun en güzel örneği Halkapınar’da SGK’ya ait arazi. O araziye 32.5 milyon TL para vererek aldık. Biz İl Özel İdaresi’nin mallarını da daha zenginleştirmek, geliştirmek üzere çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Malların tabi ki yasal yönden sonuna kadar takipçisi olacağız. Bunu daha önce de paylaştık. Umuyorum mesaj alınır ve hak adalet yerini bulur” diye konuştu.
“Art niyet peşinde değiliz”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, bir basın mensubunun “Tüm bu olan bitende art niyet arıyor musunuz?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Art niyet peşinde değiliz çünkü çözüm getirmiyor. Biz kente hizmet etmek, kentin malını ve değerlerini korumak için buradayız. Seçim atmosferinde, ne kadar dikkat edersek edelim, bir gerilim söz konusu oluyor. Siyasetin doğasında var bu. Biz de 45 gündür verdiğimiz mesajlarımızla tekrar normale dönüp çalışmalarımıza başladık. Uyum içinde çalışıyoruz ve konuya bu pencereden bakıyorum. Gayrimenkullerin değerinden ziyade bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin malıdır. Yerel yönetimlere ait olan bir gayrimenkul yine yerel yönetimlerde kalmalıdır. Bizim talebimiz budur.”