Tüm sorunlar örtüldü (mü?)

TBMM'ye dört kadın milletvekilinin türbanla girmesi sorunu da halloldu. Allah'a şükür artık gündemin daha az önemli konularına dönebiliriz. Mesela işsizlik, sosyal adaletsizlik, ekonomik sorunlar, hayat pahalılığı, laiklik, sosyal patlamalar, etnik sorunlar, demokratikleşme paketi, aile içi şiddet, kadın hakları ihlalleri, çocuk yaştaki işçi sorunları, komşu ülkelerle sorunlarımız gibi bir sürü daha az önemli vır zıvır var sırada.

En önemli konu türbanlı milletvekilleri ile tüm sorunların üstü de örtüldü mü? Kamu personelimiz türban taktı ama bürokrasi ve mevzuat hazretlerinin yarattığı sıkıntılar giderildi mi?

İnsanların giyim kuşamı ile ilgili hiçbir zaman hiçbir derdim, sıkıntım olmadı. Başını örtmek isteyen örter. Açmak isteyenin açabilme hakkı olduğu gibi. Ancak bunu tüm sorunların başı gibi gören zihniyete soruyorum. Şimdi ne olacak? Her şey halloldu mu?

Kadının giyimi kuşamı kadını ilgilendirir ama bu konu erkeklerin baş meselesi olduğundan beri farklı boyutlara taşındı durdu.

Şafak Payev'in de TBMM konuşmasında belirttiği ve beni de kahreden "türbanımı taktım artık kirlenmeyeceğim" tarzı söylemlere dikkatinizi bir kez daha çekmek isterim. Benim başım açık kirli miyim? Bu nasıl bir yaklaşım ve söylemdir. Toplumu açık açık bölmeye yönelik en kötü kamplaşmanın dile gelmiş halidir bu. "Başı açık kirli, başı kapalı temiz" Bu mudur? Bu kadar basit, bu kadar şekilci midir bu toplum?

Bir zamanlar ne zaman insanın kafasının içindekileri görmeye daha fazla önem vereceğimizi, düşünce özgürlüğü toplumuna geçebileceğimizi var sayardım. Bu umudum giderek yok oldu, Sanırım hiçbir zaman türbanın altındakine geçiş yapamayacağız. Kafanın içindekini saç görünürken bile önemsemediğimiz için artık üzerine bir de türban geçirdiğimiz için hiç görmek istemeyeceğiz.

TBMM'de kadın milletvekillerinin bir arada olması, farklı fikirleri de olsa kürsüden dile getirmesi güzeldi. Kadın milletvekillerinin bir çoğunun suskun kaldığını sadece meclis oturumlarına katılıp oylamada yer alması yani etkisiz eleman gibi hareket etmesinden her zaman büyük üzüntü duydum. Tabii son derece etkili, görüş ve düşüncelerini savunan, sık sık yasa önerisi sunanlara en derin saygıyı da besledim.

TBMM'de daha fazla kadın, daha fazla temsilci bu toplumu daha da ileri götürecek inancındayım. O günleri yani Atatürk Türkiye'sinin ilk yıllarındaki meclis profilini görmeyi arzuladım. Umarım bu tabloya ilk genel seçimlerde ulaşırız. Hatta Mart ayındaki yerel seçimlerde kadın meclis üyeleri ve belediye başkanları görürüz.