Futbolda yeni sezon başladı ama adının dışında yeni bir şey yok. En fazla taraftara sahip 4 kulübün borçları toplamda 17 milyar liraya dayanmışken, transfer döneminde yine, aldığı ücretin onda biri kadar bile verimli olmayacak oyunculara milyon avrolar saçıldı.
Bu tabloda ana akım spor medyasının ve maalesef taraftar kitlelerinin de payı var. Kim daha fazla transfer yapacak yarışının körüklendiği bir düzende bütçeye uygun, gerçekçi kadro oluşturma stratejileri yerine öbürünün elindeki kapma hesapsızlıkları tercih edildi. Menajerlik şirketleri bayram yaptı.
Öte yanda adalet isteriz, haksızlığa tahammülümüz kalmadı vs. teranelerini bu sezon daha ikinci haftada işitmeye başladık. Şimdilik şekvacı olan Beşiktaş. Kulübün başkanı TFF’ye gitti. Takımının 3-0’lık galibiyeti koruyamadığı maçın hakeminin kellesini istedi.
Bunu muhtemelen gelecek haftalarda diğer kulüplerin başkanları da yapacaktır. Puan durumuna göre, alınan sonuçlara göre.
Ülkemizin futbol dünyasında bazı kalıp ifadeler var. Yeri gelince “Biz adalet istiyoruz, vicdan istiyoruz.” “Camiamızın sabrı, tahammülü kalmadı.” “Bu hakemlerle lig bitmez.” Yeri gelince, “Bu hakemler bizim sahip çıkalım.” Hakem kardeşlerimiz de insan, elbette hata yapacaklar.” Vesaire vesaire…
Bu artık tadı kaçmış nakaratları tekrar eden pek saygıdeğer başkanlar asıl maksatlarını, bunu saklamaya çalışırken ortaya koyarlar.
Misal, “Biz ayrıcalık değil adalet istiyoruz” denildiğinde, eylemlerin ve söylemlerin esasen iltimas talebi içerdiğini farkında olmadan açık ederler.
Haksızlığa tahammülümüz yok: Ama yalnızca bize karşı yapılan haksızlığa.
Hakem de insandır hata yapar: Ama yalnızca bizim lehimize olursa.
Camiamızın sabrı kalmadı: Bize karşı ayağınızı denk alın. Milyonlarca taraftar arkamızda.
Satır başlarındaki cümleler binlerce kez işittiğiniz kalıplar, karşılarındaki cümleler de kast edilen anlamlarıdır.
Yeni sezon hayırlı olsun!