Demokrasi ve cumhuriyet fazilettir, erdemdir, hoş görüdür, tahammüldür...
Demokrasilerde insanlar inandıkları fikirler, görüşler etrafında bir araya gelip örgütlenirler ve toplumsal projelerini bu örgütlenmeler vasıtasıyla topluma mâl ederler. Toplum da kabul ederse, kurumları, birimleri, ülkeyi onlar yönetirler.
Ciddi argümanları bulunmayan, diğer fikirleri ve görüşleri eleştirecek birikimi olmayan ve “öteki”ne tahammül gösteremeyen “kesin inançlı” insanlar, uzlaşma yolunu aramazlar; gerilimi körüklerler.
Gerilimin temeli hakaret ve küfürdür. Küfür ve hakaret aşamasında gelmiş bir insanda şiddetli bir akıl tutulması var demektir.
16 Mart Pazar günü Başbakan’ın İzmir mitinginde söylediği “el hareketi”ni hepimiz duyduk. Aynı anlarda internete bir kadın görüntüsü düştü. Hem de Oda TV’de.
Başbakan bu kadını mı kasdetti bilmiyorum ama manzara şu: Ak Parti’nin seçim otobüsü geçerken bir kadın, Batlılılara ait bir el hareketi çekiyor.
Otobüsün üstünde Binali Yıldırım’ın fotoğrafı da kadına “Ne yapıyorsun zavallı?...” edasıyla gülümsüyor. Sanki kadının el hareketi önceden düşünülmüş de ona verilmiş bir cevap gibi Binali Yıldırım’ın bakışı. Aslında o bakış hareket çeken o kadını eziyor.
Uygar olduğunu, insanî değerlere sahip insanların olduğunu bildiğimiz İzmir’de, böyle bir kadının bu hareketi çekmesi, İzmir’e yakışmamıştır.
Cahit Külebi’nin,
“İzmir’in kızı deniz, denizi kız kokar
Sokakları hem kız, hem deniz kokar”
dediği, sevgi şehri, aşk şehri İzmir’e bu kadın yakışmadı.
O İzmir ki, daha düne kadar Türkiye’nin dünyaya açılan yüzüydü.
O İzmir ki, daha düne kadar Türkiye ticaretinin ikinci büyük şehriydi ve tıpkı bir sesbest bölge gibi, 72 milletten insana gönlünü açardı.
O İzmir ki, barışın, hoşgörünün, tahammülün şehri idi. Şimdi bir kadın çıkmış, erkeklerin bile yapmaktan utandıkları bir küfür hareketi çekiyor.
Hem de bu ülkenin Başbakan’ına!...
Gençlik yıllarımın, sokaklarında meltemler, imbatlar dolaşan İzmir’ine hiç yakışmadı.