Youtube biraz eski de olsa, gene de yaygınlaşması Ak Parti döneminde olmuştur. Facebook ve Twitter ise tamamen Ak Parti döneminde yaygınlaşmıştır.
Bakmayın siz bazı “gerici” entel-dantellerin “Face de neymiş?... Twitter mı?... O da ne?...” züppeliklerine. Bu tür sosyal paylaşım siteleri günlük hayatımıza girmiş ve âdetâ vücudumuzun bir parçası gibi olmuştur.
Bu paylaşım siteleri kategorileşmeyi ortadan kaldırmış; herkesi eşitlemiştir. Sıradan bir vatandaş, bu ortamlarda doğrudan Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, profesörler ile muhatap olabiliyor ve doğrudan görüş iletme rahatlığıyla hareket edebiliyor.
Sosyal ortamların sağladığı imkanlardan, herkes gibi iktidar da faydalanıyor. Biraz acemice ama gene de faydalanıyor. İktidar partisi Genel Merkezde, il ve ilçelerde çok zeki internet ortamı kullanıcı ekipler kursun ve imkânları kendi lehine çevirsin.
Twitter’da görüyoruz. Bazı bakanlar ve milletvekilleri twitter’ı çok kullanıyor ama paylaştıkları cümleler resmi gazete ağzı. Twitter ve face book’ta paylaştığın bilgi ya çok önemlibir bilgiolacak veya çok zekice kurulmuş ve mutlaka içinde zekâ parıltısı olan bir cümle olacak. Ancak o zaman dikkat çeker o cümle. Yoksa, “Falanca yerde açılış yaptık.”; “Filanca yerde toplantıdayız”; “Şu kadar ağaç diktik” gibi hiçbir zekâ parıltısı taşımayan ve yeni bir bilgi olmayan cümleler, kimsenin dikkatini çekmez.
Muhalefetin ve paralel yapının internet diline bakın... Onlar, çaresizliğin sürüklediği son çırpınışla, sansasyonel şantaj kayıtlarını kullanarak ve son zekâ kırıntılarını kullanarak prim yapmaya çalışıyorlar. Bugün yarın onların da pili biter, teslim bayraklarını çekerler.
Bir gün paralellerin ses kaydı yayınlayarak yaptıkları şantajın dönemi de geçer. Zaten şimdiden “Yalancı Çoban” pozisyonuna düştüler. Yarın öbürgün şantajın feriştahını yapsalar, vatandaş şerbetlendiğinden, yutmaz!... Şimdi bile yutmuyorlar...
Şantajcıların oyununu bozan da gene sosyal medyadır. Şayet sosyal medya kirli propagandaya karşı kullanılmasaydı, şantajcıların etkisi şüphesiz daha fazla ve etkili olurdu.
Durduk yerde twitter ve facebook’u kapatmayı telaffuz etmek, politik olarak yeni bir cephe açmaktır ve bu sosyal siteleri yoğun olarak kullanan insanları, özellikle genç nüfusu tedirgin etmektir. İnşallah Sayın Başbakan, o cümleyi anlık bir öfke ile veya zuhûlen söylemiştir. Yoksa pire için yorgan yakılmayacağını Sayın Başbakan da bilir.